T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Yol kullanıcısı grupları arasında diğerlerine göre daha korunmasız ve hassas bir yapı gösterenler genel olarak trafik güvenliği çalışmalarında “Vulnerable Road Users (VRU)” olarak adlandırılmaktadır. Bu yol kullanıcılarının bir kısmı karayolunu kullanma biçiminin herhangi bir trafik kazasının meydana gelmesi durumunda kendilerine daha fazla zarar vermesi (yaya ve bisikletliler gibi), bazıları bedeni yapıları nedeniyle trafik kurallarına diğerlerine oranla daha zor uyum gösterebilmeleri (çocuklar, sakatlar ve yaşlılar gibi), bazıları ise trafik kazalarında oransal olarak diğer yol kullanıcılarına kıyasla daha fazla can kaybı riski taşımaları (motosikletliler, bisikletliler gibi) nedeniyle incinebilir yol kullanıcıları olarak adlandırılmaktadır.
Belirli yol kullanıcılarının “İncinebilir Yol Kullanıcıları” olarak bir nevi pozitif ayrımcılığa tabi tutulmasının nedeni, bu insanların yol yapısı ve araç içi güvenlik sistemleri gibi ilave korumalarının bulunmaması nedeniyle trafik kazalarında kolaylıkla hayatlarını kaybetme risklerinden kaynaklanmaktadır. Bu gruplarda yer alan yol kullanıcılarına yönelik ilave tedbirlerin alınması trafik kazalarında ölümlerin azaltılmasına katkı sunacaktır.
Grafik: 2010-2019 Yılları Trafik Kazalarında Kaza Yerinde Gerçekleşen Ölümlerin Dağılımı
2010 yılında kaza yerinde gerçekleşen ölümlerin %44,7’si yolcu, %39’u sürücü, %16,3’ü yayalardan oluşurken, 2019 yılına gelindiğinde sürücü ölümleri %45,6’ya yükselmiş, yolcu ölümleri %39,2’ye, yaya ölümleri ise %15,3’e gerilemiştir.
2019 yılında trafikte yayalara dikkat çekmek için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 74’üncü maddesinde yapılan değişiklikle; “sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar” hükmü getirilmiş, bu düzenlemeden hareketle İçişleri Bakanlığı 2019 yılını “Yaya Öncelikli Trafik Yılı” olarak ilan etmiş, 81 il genelinde eş zamanlı “Öncelik Hayatın, Öncelik Yayanın” sloganıyla etkinlikler düzenlenmiştir.
Grafik: Trafikteki Yaya Can Kayıpları (2015-2019)
Trafik Kaza ve Denetim İstatistikleri Raporu’na göre 2017 yılında, trafik kazalarında ölen kadın ve erkeklerin büyük bölümünün 25-64 yaş grubunda yer alan yetişkin bireylerden oluştuğu görülmektedir. İkinci sırayı da 65 yaş ve üzeri kadın ve erkekler oluşturmuştur. Kadınlarda üçüncü sırayı 0-9 yaş grubu alırken, erkeklerde 21-24 yaş grubu almıştır.
2018 yılında, trafik kazası sonucu ölenlerin yaş ve cinsiyet dağılımına bakıldığında da bir önceki yılda olduğu gibi trafik kazalarında ölen kadınların ve erkeklerin büyük bölümünün 25-64 yaş grubunda yer alan yetişkin bireylerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Diğer yaş ve cinsiyet dağılımları da önceki yıldaki dağılımla benzerdir.
Karayolu Trafik Kaza İstatistikleri’ne göre ise, Ülkemiz karayolu ağında 2019 yılında gerçekleşen trafik kazalarında ölen kişilerin %42,7’sinin sürücü, %34,1’inin yolcu, %23,2’sinin ise yaya olduğu, trafik kazalarında ölenler ve yaralananların cinsiyetlerine göre incelenmesinde ise ölenlerin %76,2’sinin erkek, %23,8’inin kadın, yaralananların ise %67,2’sinin erkek, %32,8’inin kadın olduğu görülmektedir.
Trafik kazalarında kümülatif olarak yoğunluk gösteren yol kullanıcıları ele alındığında özellikle mercek altına alınarak can kaybı ve ciddi oranda yaralanmalarının önlenmesi amacıyla aşağıdaki grupların incelenerek trafik kazalarından korunmalarının önemli olduğu değerlendirilmektedir;
Belirtilen gruplarla ilgili olarak özel odak oluşturularak önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınmasının uygun olacağı değerlendirilerek detaylı olarak ele alınmıştır.
Genç sürücülerin sürüş yeteneklerinin henüz tam oturmamış olmasının yanı sıra, yaşları gereği kolayca risk alabildikleri değerlendirilmektedir. Genç sürücüler arasındaki hız yapma alışkanlığının yanı sıra alkol etkisinde araç kullanma ve cep telefonu kullanma gibi dikkati dağıtan nedenlerin etkisinde kazalara karıştıkları değerlendirilmektedir. Ayrıca ekonomik imkanları sınırlı olan genç sürücülerin, güvenlik tertibatları yeterli seviyede olmayan araçları kullanmalarının da can kayıplarında etkili olduğu değerlendirilmektedir.
Bu nedenle yol kullanıcılarına yönelik verilecek trafik eğitimlerinin okul öncesinden başlayarak yükseköğrenim dahil örgün ve yaygın eğitimi kapsayacak şekilde verilmesi, kampanyalı etkinliklerin devamlı surette yapılması, motorlu taşıt sürücüsü kurslarında verilen eğitim programlarının belirli periyotlarla gözden geçirilerek güncellenmesi ve bu suretle yeni sürücülerin maruz kalacağı can kayıplarının azaltılabileceği değerlendirilmektedir.
03-14 yaş arasındaki çocukların sokak ve cadde üzerinde herhangi bir trafik ortamında kontrolsüz olarak bulunmaları ve araç sürücüleri ile karşılaşmaları neticesinde trafik güvenliği açısından vahim sonuçların ortaya çıkması muhtemeldir. Hususi ve ticari araçlarda, yaş, boy ve kilo bakımından yetişkinlerden farklı olan bu yaş grubundaki çocukların, yetişkinler için üretilmiş olan koruma sistemlerini kullanmaları mümkün değildir. Araçlarda çocuk koruma sistemlerinin kullanılmaması ve bu yaş grubunda kemik gelişiminin tamamlanamamış olması nedeniyle can kayıpları ve ciddi yaralanmalarda artış yaşanmaktadır.
Çocukların yalnız başına sokağa çıkmaları, okula yürüyerek gitmeleri ve sokaklarda istedikleri gibi bisiklet kullanmaları bu yaş grubu çocukların psikolojik gelişimine ciddi katkı sunmaktadır.
Ayrıca, fiziki aktiviteye dayalı oyunları arkadaşlarıyla birlikte oynamak ve bisiklete binmek gibi çocuklara özgü faaliyetlerin çocukların fiziki ve psikolojik gelişimlerinde önemli payı bulunmaktadır. Ancak, çocuklar açısından trafik güvenliği yeterince sağlanamamış olan sokaklar bu pozitif unsurlara engel olmaktadır.
Güvensiz yollardan en fazla etkilenen diğer bir yol kullanıcısı grubu yaşlı insanlardır. Hareket kısıtlılığı olan, yaşlılığın dışında başka sağlık problemleri de olan belli bir yaşın üzerindeki yol kullanıcıları için trafik güvenliği tedbirleri önem arz etmektedir.
TÜİK verilerine göre, ülkemizde yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2014 yılında 6 milyon 192 bin 962 kişi iken son beş yılda %21,9 artarak 2019 yılında 7 milyon 550 bin 727 kişi olmuştur. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2014 yılında %8,0 iken, 2019 yılında %9,1’e yükselmiş ve yaşlı nüfusun 2019 yılında %44,2’sini erkek nüfus, %55,8’ini kadın nüfus oluşturmuştur.
Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2023 yılında %10,2, 2030 yılında %12,9, 2040 yılında %16,3, 2060 yılında %22,6 ve 2080 yılında %25,6 olacağı öngörülmektedir.58
Duyu yetenekleri ve reflekslerinin zayıflamış olması, kemiklerinin ve diğer bedeni kabiliyetlerinin gençler kadar güçlü olmaması ile yaşa bağlı sağlık sorunları nedeniyle yaşlı yol kullanıcılarının kırılganlıkları üst seviyededir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hazırlanan 2019 yılı Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni’ne göre ise 65 yaş üzerinde olan bireylerin %20’sinde görme, %14,5’inde işitme, %30,2’sinde yürüme, %38,5’inde merdiven inme ve çıkma, %20,4’ünde öğrenme ve %12,7’sinde hatırlama zorluklarının olduğu görülmektedir.59
Ayrıca, belirli bir yaştan sonra araç kullanmaya devam etmek isteyen sürücülerin de mevcut sürücü kaideleri dışında ilave şartlarla sürücülüğe devam edip edemeyeceklerinin tespite ihtiyacı bulunmaktadır.
Dünyada değişen engellilik tanımı ve sınıflandırma sistemlerine bağlı olarak Türkiye’de de engellilerin profiline ilişkin veri toplama kriterleri değişim göstermektedir. Engelli bireylerin sayısının idari kayıtlar üzerinden tespiti ülkemiz ve özellikle engellilere yönelik politika geliştiren kurumlar açısından büyük önem arz etmekte olup, bu amaçla oluşturulan Ulusal Engelli Veri Sistemine kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısı 2019 itibariyla 1.422.691’i erkek, 1.099.242’si kadın olmak üzere 2.521.933’dir. Ağır engeli olan kişi sayısı ise 737.367’dir.60
Engelli bireylerin trafik güvenliğinden faydalanamamaları sonucunda engelli bireyler ikametlerine bağlı kalmakta, sosyal açıdan izole bir hayat yaşayarak başkalarının yardımıyla hayatlarını devam ettirebilmektedirler.
Engelli bireylerin hakları Engellilerin Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi kapsamında olup, Türkiye söz konusu sözleşmeyi 2009/15137 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla onaylamıştır.
Engellilerin trafik ortamında güvenli bir şekilde hareket etme kabiliyetlerini engelleyen unsurların başında güvenli ve ulaşılabilir olmayan ulaşım sistemleri, zayıf altyapı dizaynı, yürüyüş yollarının engelliler ve diğer yol kullanıcıları ile ortaklaşa kullanılması oluşturmaktadır.
Bazı sürücülerin trafikte riskli hareketleri alışkanlık haline getirmeleri nedeniyle trafik kazalarına kusurlu olarak karışma ihtimalleri diğer sürücülere göre daha fazladır. Tehlikeli ve dikkatsiz sürücüleri, yeteneksiz sürücüleri, sürücü belgesi olmayan sürücüleri, aşırı hız yapan sürücüleri, alkol/uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma alışkanlığı olan sürücüleri kapsayan bu yüksek riskli sürücü grubunun, oransal olarak az olmalarına karşılık trafik kazalarının oluşmasında ve diğer yol kullanıcılarının riske edilmesinde önemli bir payları bulunmaktadır.
Hedef odaklı denetimlerle kampanyaları yüksek riskli sürücülerin güvenli trafik ortamına uyumlarını sağlayacak en önemli unsurlardır. Akıllı Hız Adaptörleri veya Alkol Kilitleri gibi teknolojiye dayalı çözüm yolları da bu tür yüksek riskli sürücüleri engellemenin en etkin yolları arasındadır.
Yürüme olarak kat edilen mesafe kısa olmasına karşılık en yaygın seyahat modu olarak kabul edilmektedir. Ancak güvensiz trafik ortamlarında yayalar, yürüme destekleriyle (baston, yürüteç gibi) yürüyebilenler ile tekerlekli sandalye kullananlar en korunmasız yol kullanıcılarını oluşturmaktadır. Yaya kazaları sonucunda her yaştan insanlar yaralanmakta veya hayatlarını kaybetmektedir.
Yürümenin insanların sağlığına çok ciddi katkıları bulunmakta olup, ulaşım modlarının en aktif, en çevreci ve en ucuz olanını oluşturmaktadır. Yürüme olarak seyahat etme alışkanlığı geliştikçe, yaya güvenliği ön plana çıkmaktadır. Trafik güvenliğinin algılanan boyutu insanların yürümeye karar verip vermemesi konusunda etkili olmaktadır. Bu nedenle araçların güvenli hızda hareket etmesi, sokak tasarımının yürümeye ve bisiklet sürmeye uygun hale getirilmesi yaya güvenliği için kilit önem taşımaktadır.
Yürüme olarak seyahatte olduğu gibi bisiklete binmenin de topluma çok ciddi katkıları bulunmaktadır. Şehirlerde bisiklete binme yönündeki talep günden güne artmakta olup son dönemde sokaklarda kullanımı artan motorlu bisikletler sayesinde ulaşım kolaylığı artmış bulunmaktadır.
Bisikletlilerin güvenliğini artırmanın başlıca
iki yolu vardır; Araçlarla bisikletlerin karşılaşmasının mümkün olduğu yol kesimlerinde araçların reel hızının bisikletlilere çarpması durumunda zarar vermeyecek seviyeye düşürülmesi veya bisikletlilerin, yayaların ve araçların kullandığı yolların birbirinden fiziki engellerle ayrılmasıdır. Birçok toplumda, bisiklet kullanan sporcuların, ailelerin ve okula bisikletiyle giden çocukların daha fazla nasıl güvenliklerinin sağlanabileceğine ilişkin çözüm önerileri geliştirilmektedir.
Motosiklet kullanımı, en yüksek riske sahip olan ulaşım modlarından birisidir. Yapılan araştırmalara göre, motosiklet kullanmak araç kullanmaya göre 21 kat daha tehlikelidir. Yine araştırmalara göre motosiklet kazalarında yaralananların %85’i ve ölenlerin %93’ü erkeklerden oluşmaktadır.
Daha fazla motosiklet denetimi, artan çalışmaları, yol dizayn standartlarının yükseltilmesi ve yüksek riskli yolların bakım ve onarımlarının sıklıkla yapılması, kişisel koruyucu ekipmanların giyilmesi ve motosikletlerde Kilitleme Önleyici Fren Sistemi (ABS) bulunması, motosiklet güvenliğini artırmada faydalı olan önlemlerdir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından incinebilir yol kullanıcılarının korunması bakımından bazı basit, ucuz ve etkili güvenlik tedbirlerinin bu yol kullanıcıları tarafından kendi güvenlikleri için alınması önerilmektedir. Tedbir olarak;61
YOL KULLANICILARI
STRATEJİK AMAÇ: İncinebilir Yol Kullanıcılarının Korunması İçin Gerekli Tedbirlerin Alınması ve Can Kayıplarının Önlenmesi
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1. Motorlu araçların sayısında meydana gelen artış karşısında şehir alanlarında incinebilir yol kullanıcılarına yönelik yüksek düzeyde güvenlik sağlanması, şehir hayatının içinde olan insanlara mutlu olacakları bir yaşam alanının sağlanması ve şehiriçinde araç trafiğinin azaltılması çalışmaları şehiriçi trafik güvenliğinin önemli bir başlığı haline gelmiştir. Bu amaçla;
i. İnsanların günlük hayatta ihtiyaçlarını ve temel faaliyetlerini yürüyerek halledebilecekleri ve araç gereksinimi duymadan hayatlarına devam edebilecekleri, çok acil durumlarda araca binmek zorunda kalacakları bir şehirleşme yapısının sağlanması,
ii. Bu kapsamda değerlendirilemeyen faaliyetlerin bir merkezde toplanması ve bu merkez ile yaşam alanları arasında seri, çevreci, ucuz, güvenli ve konforlu toplu taşımacılık ağının kurulması,
iii. Toplu taşımacılığın tercih edilmesi için özendirici, bireysel araçların ise tercih edilmemesi için tedbirler alınması,
2. İlk tedbirlerin alınması ve gerekli şehircilik düzenlemeleriyle şehir alanlarında yaşayan insanların; yürüyerek, bisikletle veya toplu taşımayla hareket etmelerini sağladıktan sonra, aynı zamanda düşünülmesi gereken ikinci husus yürümeye ve bisiklete yönlendirilen vatandaşların incinebilir yol kullanıcıları olarak trafik kazaları sonucu hayatlarını kaybetmelerini veya ciddi derecede yaralanmalarını önlemektir. Bu amaçla şunlar yapılmalıdır;
i. Motorlu araçlar tarafından kullanılan yollardan uzak, motorlu araçların kullandığı yollarla kesişmeyecek ve kullanıcılar tarafından tercih edilecek şekilde yaya ve bisiklet güzergahlarının belirlenmesi,
ii. Yürüyerek veya bisikletle seyahat eden vatandaşların bulunduğu yerlerde kullanılmak zorunda kalınan araçların azami hızlarının, muhtemel bir çarpma durumunda yayalara ve bisikletlilere zarar vermeyecek şekilde düşük olarak belirlenmesi,
3. Alınan tedbirlere rağmen trafik kazası sonucu incinebilir yol kullanıcılarının zarar görmelerinin önlenmesi için;
i. Kullanım amaçlarına uygun olarak ayrı yolların yapılması ve bu yolların yerleşim alanlarında nerelere kadar gidebileceğinin, katılım ve çıkışlarının sınırlandırılması,
ii. Hafif araçların ağır araçlardan, hızlı araçların yavaş araçlardan ve dönüş yapan araçların düz giden araçlardan, belediye otobüsü gibi sık sık duraklarda cebe yanaşmak, duraklamak ve kalkış yapmak zorunda olan araçların fiziki olarak ayrılmalarının sağlanması,
iii. Yolların kendini ifade eden yollar olarak dizaynı ile yol kullanıcıları tarafından anlaşılmalarının kolaylaştırılması,
iv. Koruyucu ekipmanların yüksek oranda kullanılmalarının sağlanması ve risk azaltıcı şekilde sürüş tekniğinin öğretilmesi,
4. Mevcutta yürürlükte bulunan trafik kurallarının incinebilir yol kullanıcılarının güvenliği başta olmak üzere, trafik güvenliğinin sağlanmasına uygunlukları bakımından değerlendirmesinin yapılarak, incinebilir yol kullanıcılarının güvenliğinin artırılmasına yönelik gerekli değişikliklerin yapılması. (Örnek; tek yönlü trafiğin kullandığı yollarda ve sokaklarda, bisikletlilerin akan trafiğin tersine hareket etmesi uygulamasının bisikletlilerin araçları, araçların da bisikletlileri daha kolay fark etmesine imkân vermesi nedeniyle trafik güvenliği bakımından tercih edilen bir uygulama haline gelmesi gibi),
5 İncinebilir yol kullanıcılarının korunması için alınan aktif ve pasif tedbirler konusundaki gelişmelerin takip edilerek, gelişmelere bağlı olarak yasal düzenlemelerin yapılması,
6. Yeterli altyapının, yaya geçidi ve bisiklet yollarının bulunmaması, kaldırım genişliğinin yetersiz olması, kaldırımların çocuklar ve yaşlılar tarafından çıkılamayacak kadar yüksek veya araçların tamponlarını yayalardan uzak tutamayacak kadar alçak olması, yaya yolları ve kaldırımlar üzerinde seyyar satıcıların bulunması veya mağaza ve dükkânların mallarının satışını dışarıda yapmaları dolayısıyla yayalara yeterli yürüme alanı kalmaması gibi nedenlerden dolayı yayaların araçlara ayrılan yol kesimini kullanmak zorunda kalmaları gibi durumların yerinde tetkik edilerek kaza olmasını beklemeden gerekli tedbirlerin alınması ve tedbirler doğrultusunda düzeltici işlemlerin yapılması,
7. Yürüme ve bisiklete binmenin tüm ulaşım modlarına entegre edilerek, vatandaşlar tarafından tercih edilmesi için gerekli tedbirlerin alınması ve desteklenmesi,
8. Şehiriçi alanlardaki ikametlerin bulunduğu bölgelerde; okul, çocuk parkı, ibadethane, alışveriş merkezi, spor, tiyatro ve sinema salonu, konser alanı, piknik alanı, düğün salonu, çay bahçesi gibi faaliyet alanları ile bisikletlilerin yoğun olduğu bölgelerde azami hız sınırının 30 km/s olarak belirlenmesi,
9. Şehiriçi yol kesimlerinde yayaların ve bisikletlilerin kullanımına ve güvenliğine yönelik olarak yapılan altyapı düzenlemelerinin vatandaşlara sayısal (km) olarak duyurulması suretiyle yaya ve bisiklet kullanımının özendirilmesi,
10. Şehiriçi alanlarında güvenlik, incinebilirlik ve sürdürülebilirlik prensipleri çerçevesinde; yol kullanıcıları arasında hiyerarşik önceliğin belirlenmesi ve bu hiyerarşide yayaların ilk sırada yer alarak yayaları sırasıyla bisikletliler ile toplu taşımanın takip etmesinin sağlanması,
11. Şehiriçi ulaşımda yayaların ve bisikletlilerin kullanacağı güzergahların en kısa, en güvenli güzergahlar olması ile yayaların ve bisikletlilerin kullanımına uygun altyapı ve çevresel düzenlemelerin yapılması,
12. Şehiriçi güzergahların planlanmasında yayalar ve bisikletliler için güzergah kısaldıkça güvenliğinin arttığının, uzadıkça da güvenliğinin alt seviyede kaldığının unutulmaması,
13. Şehiriçi trafiği sakinleştirmeye yönelik tedbirlerle ilgili olarak; dönel kavşak, şerit ve yol daraltma, yol üstü düzenlemeleri (çiçek adaları, renkli kaldırım çıkıntıları, zikzaklar vb), hız kesiciler ile diğer alan paylaşımı yöntemleri gibi yöntemlerin örnekleriyle birlikte yer aldığı ve azami hızın 30 km/s olarak belirlediği yol kesimleriyle ilgili iyi uygulama kılavuzlarının hazırlanarak belediyelere ve alt birimlere dağıtılması,
14. Bisiklet kullananların görünürlüklerinin artırılması için bisiklet ışıklandırma ve reflektif malzemelerin kullanımına ilişkin standartların belirlenmesi ve uygulamaya geçirilmesi,
15. 2021 ve 2030 yılları arasında trafik kazası ölümlerinin ve ciddi yaralanmaların %50 oranında azaltılması hedefine ilave olarak; yaya ve bisikletli gibi incinebilir yol kullanıcılarının ölüm oranlarının da bu zaman diliminde %50 oranında azaltılması için özel bir hedefin belirlenmesi,
16. Araç üretici ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi amacıyla; araçlarla ilgili reklamlarda araç güvenlik değerlendirmelerine yer vermelerinin sağlanması,
17. Ağır araçlar olarak adlandırılan büyük araçların yapısından kaynaklı olarak, sürücünün göremeyeceği bir kör nokta meydana gelmekte ve araçlarla mukayese edildiğinde, fiziki olarak daha küçük olan yaya ve bisiklet kullanıcılarının söz konusu kör noktalarda görülmesi daha da zor olmaktadır,
Bu nedenle, ağır araçların yayalar ve bisikletliler için risk oluşturmalarının önlenmesine yönelik 2007/38/EC sayılı AB direktifi çerçevesinde; aynalarının artırılması, kabin yapılarının sürücünün görüşünde kör nokta bırakmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi, kamera sistemlerinin, aktif ikaz sistemlerinin, yayalar ile bisikletlilerin korunması amacıyla uygun yükseklikte koruyucu tertibatın takılması,
18. Hız düşürme teknolojilerinin bir parçası olarak araçlarda Akıllı Hız Yardımı Sistemi bulundurulması uygulamasının desteklenmesi,
19. Yayalar başta olmak üzere incinebilir yol kullanıcılarının korunması amacıyla geliştirilen “Ön Cam Hava Yastığı” uygulamasının yaygınlaştırılması için gerekli destekte bulunulması,
20. Yaya ve bisikletlilerin taraf olduğu trafik kazalarının tamamının kayıtlara girmesi için gerekli tedbirlerin alınması, özellikle sağlık kuruluşlarına intikal eden travma vakalarının trafik kazası kaynaklı olabileceğine ilişkin sağlık personelinin bilinçlendirilmesi ve kayda girmelerinin sağlanması,
21. Trafik kolluğu birimlerinde standart ve derinlemesine kaza incelemelerinin yapılmasını teminen; kaza inceleme standartlarının tespit edilmesi, kaza inceleme ekiplerine ihtiyaçları olan bilgilerin ilgili kurumlar tarafından sağlanması ve incinebilir yol kullanıcılarının hayatını kaybettiği kazalarla ilgili tipolojilerin belirlenerek alınacak tedbirlerde değerlendirilmesi,
22. Çocukların ve öğrencilerin okul ve oyun parkı gibi noktalara güvenli olarak yürüyerek veya bisikletle gidebilmeleri için “Güvenli Okul Yolu”, “Güvenli Park Yolu” gibi projeler başlatılarak çocukların ve öğrencilerin bu noktalara en güvenli şekilde ulaşımının temin edilmesi için projeleri geliştirmek,
23. Bu projeler kapsamında; yaya geçitlerinin yatay ve düşey işaretler ile farklı renk ve mottolarla belirlenmesi, trafikteki araç yoğunluğunun başka güzergahlara alınması, fiziki engelleyicilerin yerleştirilmesi, hız sınırının minimuma düşürülmesi, araç trafiğinin azaltılması veya engellenmesi, yeterli sokak aydınlatmalarının sağlanması, görüşü engelleyecek yapıların ortadan kaldırılması gibi tedbirlerin kombine olarak hayata geçirilmesi.
Sosyal Medyada Takip Edin