T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresi ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun ilgili kişinin haklarını düzenleyen 11 inci maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
Yol kullanıcıları, karayolunun kullanımı konusunda tercihler yaparak yolu nasıl kullanacaklarına karar vermektedir. Yani yol kullanıcısı olan araç sürücüsünün aracı yavaş sürmek tercihleri arasında olmasına rağmen hız sınırının üzerinde aracını kullanması veya yaya olan yol kullanıcısının kendisine kırmızı ışık yandığı halde yolu karşıdan karşıya geçmeye çalışması güvensiz yol kullanıcısı tercihleri olarak adlandırılmaktadır. Aynı şekilde araç kullanırken gelen telefonun cevaplanması, cevapsız çağrının müsait olunca geri aranması veya yorgun olduğunu bile bile direksiyonun başına geçerek tatile çıkılması da yol kullanıcılarının tercihleridir.
Araç sürme konusunda, sürücüler genel olarak kendilerinde kabahat görmemekte ve tüm kabahati başka yol kullanıcılarına yüklemeyi tercih etmektedir. Hâlbuki, tüm yol kullanıcılarının trafik kurallarına uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Strateji Belgesinin yürürlükte olacağı 2021-2030 yılları arasındaki dönemde, şu ana kadar yapılan çalışmalar sonucu belli bir noktaya getirilmiş olan yol kullanıcısı davranışlarının trafik kurallarına uyum noktasında pekiştirilmesi gerekmektedir.
Yol kullanıcılarının trafik kurallarına uymalarının sağlanması bakımından en etkin müdahale yöntemi trafik denetimleridir. Yol kullanıcısı davranışlarında kurallara uyum yönünde değişiklik sağlanabilmesi için “Algılanan Yakalanma Risk” olarak ifade edilen, yol kullanıcısının kural ihlali yaptığında yakalanacağına ilişkin anlayışın güçlendirilmesi ve ihlal tespitinin hemen peşinden yaptırımın tatbiki gerekmektedir.
İnsan psikolojik yapısı gereği, kendisinin kaza yapmayacağını düşünmekte ve sanki kazanın hep başkalarının başına gelen bir olay olduğuna inanmaktadır. Bu durumda, insanı trafik kazasından uzak tutmak için kurallara uyum sağlamasını temin etmenin en etkin yolu olarak, kaza daha meydana gelmeden kazaya neden olması muhtemel davranışın ortadan kaldırılması gelmektedir. Denetimlerin yol kullanıcılarının bilinçlendirilmesine yönelik kampanya ve eğitimlerle desteklenmesi, “Algılanan Yakalanma Risk” duygusunu güçlendirmektedir.
Trafik denetimlerinin teknolojik gelişmelerle desteklenmesi ile aşırı hız, alkollü araç kullanma, emniyet kemerinin takılmaması, dikkat dağıtan davranışlar ve yorgunluk gibi kaza nedenlerinin denetimi daha kolaylaşmıştır.
Tüm yol kullanıcılarının sorumluluk bilinci ile davranması ve diğer yol kullanıcılarını da düşünmesi gerekmektedir
Trafik kazalarının önlenmesi bakımından doğru yol kullanıcı davranışlarının desteklenmesi kilit öneme sahiptir. Bu nedenle, insanların trafik denetimlerine saygılı olduğu, trafik kurallarına uygun davrandıkları ayrıca trafik kurallarının denetiminin yapılmasını talep ettikleri bir trafik kültürünün yaratılması gerekmektedir.
Güvenli trafik sistemi kapsamında insanların hata yapabileceklerinin göz önünde bulundurularak karayolu ağı sisteminin altyapısının güçlendirilmesi, araçlardaki güvenlik tedbirlerinin yeterli seviyeye yükseltilmesi, güvenli olmayan aşırı hızı engelleyecek düzenlemelerin yapılmasının yanı sıra, insanların trafik kurallarına uymalarının sağlanması için davranışlarının yönlendirilmesi ve eğitilmelerine ihtiyaç bulunmaktadır.
Yol kullanıcılarının tüm trafik kurallarına uygun davranmaları, araç kullanırken dikkatli ve duyarlı davranmaları, güvenli hızda araçlarını kullanmaları, araç kullanırken telefondan uzak durmaları ve emniyet kemeri kullanmaları durumunda karayollarındaki ölüm ve ciddi yaralanmaların sayısında ciddi bir azalma sağlanacaktır.
Yol kullanıcılarının yanlış seçimleri, başta engelliler, yaşlılar ve çocuklar olmak üzere incinebilir yol kullanıcılarını da menfi anlamda etkilemektedir. Karayolları üzerindeki araçların aşırı hız yapması, bisiklet ve motorlu bisikletlilerin yürüyüş yolu üzerinde aşırı hız yapmaları ve agresif olarak kullanılmaları nedeniyle bu grupta olan insanlar trafikte seyahat etmekten korkmakta ve bir çeşit sosyal izolasyona uğramaktadırlar.
Tüm vatandaşlarımızın ortak bir talebi olarak yol kullanıcılarının trafik kurallarına uygun davranışlar göstermeleri, çevreye ve diğer yol kullanıcılarına saygılı davranmaları ve sonuç olarak toplumsal bir trafik güvenliği bilincinin sağlandığı, trafik kazaları neticesi ölüm ve ciddi yaralanmaların normal olarak kabul edilmediği bir trafik kültürünün oluşturulması önem taşımaktadır.
Yol kullanıcılarının yanlış davranışları ölüm ve yaralanmaların ana nedeni olmaya devam etmektedir
Motorlu araç veya motosiklet kullanma bilgi, yetenek ve sürekli dikkat gerektiren eylemlerdir. Karayolu kullanıcılarının büyük bir oranı kurallara uyup ve doğru tercihler yapmaktayken, bazı yol kullanıcıları zaman zaman limitleri zorlayan davranışlar yapmakta veya yanlış tercihlerde bulunmaktadır.
Bu yanlış tercih veya zorlama davranışının dışa yansıması bazen kalabalık bir kavşağa aşırı süratli olarak girme şeklinde bazen de okul taşıtı veya bisikletin çok yakınından geçme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bazen de birkaç saniye de olsa telefona gelen mesajı okuma veya yanındaki yolcunun anlattığı olaya odaklanma dolayısıyla oluşan birkaç saniyelik dikkat dağınıklıklarının çok vahim sonuçları ortaya çıkmaktadır.
Yanlış yol kullanıcısı davranışları olarak adlandırılan hız yapma, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma, emniyet kemeri veya çocuk koruma tertibatı kullanmama, yorgun veya uykusuzken araç kullanma, sürücü belgesi olmadan araç kullanma davranışlarının tamamı trafik kazaları sonucunda insanların zarar görmelerine neden olmaktadır.
Trafik kazalarında ölüme neden olan faktörler arasında ön sıralarda aşırı hız, alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanma gibi kusurlar yer almaktadır. Reçeteyle kullanılan bazı sıradan ilaçların da sürücünün uykusunu getirmesi veya dikkatini toplamasına engel olması gibi yan etkilerinin olduğu bilinmektedir.
Alkol ve uyuşturucunun birlikte kullanılması durumunda ise sürücünün tüm dikkati dağılmakta ve araç kullanma yeteneği üzerindeki etkileri katlanmaktadır. Mevcut durumda kullanılmakta olan uyuşturucu test kitleri, sürücülerin uyuşturucu kullanımının tespitinde etkili olmakla birlikte, uygulama noktalarında veya yol kenarı denetim ceplerinde yapılan denetimlerde kullanılabilmesi ve ön test işlemlerinin yürütülmesinin zaman alması gibi nedenlerle pratik kullanım açısından yaşanan sorunlar arasındadır.
Öte yandan, sürücülerin geneli içerisinde aslında çok az bir grubu oluşturan bazı sürücüler, istikrarlı olarak risk alma davranışı gerçekleştirmekte, ısrarla trafik kurallarını ihlal etmektedir. Her ne kadar sayıları az olsa da bu tür sürücülerin ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarına karışma oranları oldukça yüksektir. Bu sürücüler arasında; sürücü belgesiz araç kullananlar, alkol alarak araç kullanma alışkanlığı olanlar, hızlı araç kullanma alışkanlığı olanlar, yasadışı sokak yarışı yapanlar ve drift atan sürücüler bulunmaktadır. Bu sürücü grupları için bilinen denetleme yöntemleri etkisiz kalabilmektedir.
Trafik güvenliği konusundaki sosyal kabulün ve davranışın gözden geçirilmesi gerekmektedir
Dünya çapında, yürütülen trafik kuralları konusunda toplumun bilinçlendirilmesine yönelik kampanya ve tanıtım faaliyetlerinin hızla mücadele, uyuşturucu ve alkol etkisinde araç kullanma, araç güvenliği ve yaya güvenliği üzerine odaklandığı görülmektedir.
Strateji Belgesinin kapsadığı önümüzdeki on yıllık süreçte de trafik güvenliği bilincinin yaratılması amacıyla kampanya faaliyetlerine devam edilmesi gerekmektedir.
Kampanyaların amacı, yol kullanıcılarında davranış değişikliğinin sağlanması ve diğer yol kullanıcılarını düşünen davranışların ortaya çıkarılmasıdır. Bu kampanyalar sayesinde karayolu altyapısının önemi, araç güvenliğinin önemi ve hız yönetimi gibi trafik güvenliği alanlarına kamuoyunun dikkati çekilmektedir.
Sürücü kurslarında eğitimlerin verilmesine ve en iyi eğitim sonucunda sürücü belgesi verilmesi uygulamasına devam edilmekle birlikte, verilen eğitimlerin ve sürücü belgesinin geçerlilik sürelerinin ve şartlarının zaman zaman gözden geçirilmesi, alanda ortaya çıkan yeni durumlara ve kaza oluş biçimlerine göre eğitimlerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. İlave olarak, sürücü belgesi olmaksızın araç kullananların da sürücü belgesi almaya gayret göstermesi gerekmektedir.
Sürücü eğitimi ve sürücü belgesine ilişkin şartlar, yol kullanımımızı etkileyen ana unsurlar arasındadır. Sürücü belgesi verilmesi sürecinde sürücü yeteneklerinin geliştirilmesi konusunda daha fazla gayret göstermek gerekmektedir. Özel projeler veya programlar ile bisiklet sürücülerinin, motosiklet sürücülerinin ve genç araç sürücülerinin yeteneklerinin güçlendirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, ziyaret, ticaret veya turizm maksadıyla ülkemize gelen insanların ülkemiz trafiğine uyum sağlamaları için de özel programların veya projelerin yürütülmesi gerekmektedir. Misafir Sürücü Programı türü programlar ile bir yandan ülkemizin tanıtımı yapılırken diğer yandan da geçici olarak ülkemize gelen misafirlerin trafik güvenliğine katkısı temin edilecektir.
Riskli yol kullanıcısı davranışlarını hedef alan “Hedef Odaklı Denetimler” aksatılmadan yürütülmelidir
Riskli yol kullanıcısı davranışlarının ortadan kaldırılması ve trafik güvenliğinin sağlanması bakımından trafik denetimleri önemini muhafaza etmektedir. 2011-2020 yıllarını kapsayan Karayolu Trafik Güvenliği Stratejisi ve Eylem Planı’nın uygulanması esnasında trafik kolluğu tarafından çok önemli gelişmeler sağlanarak trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla önemli başarılara imza atılmıştır. Özellikle 2017 yılında uygulamaya konulan Trafik Güvenliği Uygulama Politika Belgesi ile de hedef odaklı denetimlere yeni bir boyut getirilmiş ve sonuç olarak trafik kazalarının 2011-2020 yılları arasında %50 azaltılması hedefini gerçekleştiren az sayıdaki birkaç ülke arasında Türkiye de yer almıştır.
Aynı şekilde bu strateji döneminde de trafik kazalarına neden olduğu anlaşılan başlıca ihlal çeşitleri olan; aşırı hız, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma, yorgun veya uykusuz araç kullanma, cep telefonu kullanma, emniyet kemeri veya çocuk koruma sistemlerinin kullanılmaması gibi ihlaller konusunda da artan oranda denetimler yapılacaktır.
2021-2030 Trafik Güvenliği Strateji Belgesi ile yol altyapısının iyileştirilmesi, teknolojik yöntemlerle trafik denetimi ve diğer trafik kolluğu denetimlerinin özellikle kazaların fazlaca meydana geldiği “riskli yol kesimlerine odaklanması” sağlanacaktır.
Toplumda trafik denetimlerinin artırılması yönünde bir talep bulunmaktadır. Denetleyiciler de, toplumun tamamının sağlık ve güvenliği amacıyla yürütülen tüm denetleme faaliyetlerinin anlayışla karşılanmasını ve mümkün olan oranda desteklenmesini talep etmektedirler.
Trafik denetimlerinin nihai amacı insanların can ve mal emniyetlerinin sağlanmasıdır. Bu açıdan bakıldığında, toplumun talepleri ve ihlal davranışlarındaki azalma çerçevesinde bazı denetim yöntemlerinin ve cezaların önemini kaybetmesi, bazılarının ise artış göstermesi normal karşılanmalıdır. Özellikle ciddi yaralanmalar ve ölümlere neden olan riskli davranışların ortadan kaldırılması için “idari yaptırımların çeşitlendirilmesi” de takip edilen bir yöntemdir.
Son dönemde geliştirilen yaklaşım çerçevesinde, sadece kural ihlali yapan yol kullanıcıları üzerine odaklanmak yerine, ihlal davranışının altında yatan nedenlerle ilgili de çalışmalar yapılacaktır. Özellikle mükerrer ihlal gerçekleştiren sürücülerin incelenmesi olmak üzere, sorunun kökenine inen çalışmalar yapılacaktır. Bu çalışmalar arasında yeni yöntemler ve lokal bazda riskli sürücülerin büyüteç altına alınması gibi sorunun özüne dokunan mücadele stratejileri bulunacaktır.
“Güvenli Sistem Yaklaşımı” trafik güvenliği yaklaşımındaki bazı önyargıların değişikliğini gerektirmektedir. Trafik güvenliğine ilişkin geleneksel yaklaşımın odağındaki “insan unsuru” aktif bir öznedir. İnsanın aktif özne olarak kabul edilmesinin doğal sonucu olarak da tüm olumsuzlukların kaynağı insan olarak kabul edilir. Sonuç olarak da, insanların kaza yapmaları önlenirse, trafik güvenliği sorunun kökten çözüleceği var sayılarak stratejiler geliştirilmektedir. Tüm faaliyetler, eğitim ve kampanyalar ile denetimler sürücü, yaya veya yolcu olarak trafikte bulunan insan unsurunda davranış değişikliği oluşturmayı hedeflemektedir.
Güvenli Sistem Yaklaşımı ise trafikteki insan unsurunun merkezi özelliğini ortadan kaldırmamış, aksine insan unsurunun aktif ve pasif özne olarak dengeli ve hassas bir konuma getirmiştir. 155
Trafik kolluğu denetimleriyle diğer trafik güvenliği yöntemlerinin ekonomik maliyet açısından karşılaştırmaları yapıldığında, yoğun olarak yapılan trafik kolluğu denetimlerinin diğer yöntemlerden daha tasarruflu olduğu değerlendirilmektedir. Fayda-Maliyet Analizi adı altında yapılan araştırmalarda elde edilen sonuçlar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Trafik Güvenliği Tedbiri |
Fayda/Maliyet |
Karayolu altyapı güvenliği denetimi |
1.1 |
Yol dizaynı ve yol kenarı ekipmanlarının geliştirilmesi |
1.9 |
Özellikle kış başta olmak üzere yol bakımının yapılması |
2.5 |
Yeni hız sınırları başta olmak üzere trafiğin kontrolü |
2.2 |
Yeni motorlu araçlar güvenlik standartları |
1.3 |
Sürücü eğitimi, kamu bilgilendirme kampanyaları ve eğitim faaliyetleri |
3.0 |
Trafik kolluğu denetiminin artırılması |
3.3 |
Tüm yol güvenliği tedbirleri |
1.8 |
Trafik güvenliğinin ihlali olarak ortaya çıkan davranışlarda insan faktörü; öndeki aracı hatalı olarak geçme biçiminde bazı hallerde aktif süje olarak, bazı hallerde de yorgun veya dikkatsiz olarak araç kullanma, trafik ışıklarına yeterli derecede uygun davranmama (sarıda geçme gibi) pasif süje olarak karşımıza çıkmaktadır. Trafik güvenliğinde insan faktörünün değerlendirilmesinde; sürücülük yapma sıklığı, yaşanan coğrafi bölge, fiziki beceriler ve kişilik özellikleri gibi birçok faktör dikkate alınmakta ve bu faktörlerin trafik kazalarının meydana gelmesinde farklı oranlarda pay sahibi olduğu değerlendirilmektedir.157
Trafikte “Güvensiz İnsan Davranışları” olarak adlandırılan yol kullanıcısı davranışları, bilimin inceleme konuları arasındaki yerini muhafaza etmektedir. Trafik kazalarına neden olan faktörlerin etkisini en aza indirebilmek için yol güvenliği alanında yapılan uygulamalar 4 E ile ifade edilmiştir. Bunlar; Eğitim (Education), Denetim (Enforcement), İlk yardım (Emergency) ve Mühendislik (Engineering) uygulamalarıdır.
Trafik güvenliğinin sağlanmasına farklı yaklaşımlar sonucunda, başka uygulamaların da dâhil edilmesiyle uygulama sayısı artırılarak 7 E’ye çıkarılmıştır. Literatürde tespit edilen tüm E’ler kısaca şu şekilde özetlenebilmektedir;158
Eğitim (Education); Yol kullanıcılarına verilen eğitimler ile temel olarak bilgi ve beceri eksikliği olan kişilere gerekli bilgilerin aktarılması ve becerilerin kazandırılması amaçlanmaktadır.
Denetleme (Enforcement); Trafik denetlemelerinin, kasıtlı olarak yapılan güvensiz davranışlar üzerinde ciddi etkisinin bulunduğu değerlendirilmekte olup, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, klasik denetlemelere ek olarak elektronik denetleme sistemleri de trafik güvenliğinin hizmetine sunulmuştur.
Mühendislik (Engineering); Yatay ve düşey işaretlemeler, aydınlatma teknolojilerinin kullanımı, mühendisilik uygulamaları gibi karayollarının tasarımlarının ve alt yapı kalitesinin iyileştirilmesi, hız sabitleyici, hava yastığı gibi araçların güvenlik ekipmanlarının güçlendirilmesi gibi karayolu ve araçlara yönelik tasarım ve kalite iyileştirilmesi amacıyla yapılan uygulamalardır.
Maruz Kalma (Exposure); Yol kullanıcısı olarak insanın maruz kaldığı veya içinde bulunduğu fiziki ve psikolojik şartların meydana gelen kaza ile bağlantısı olup olmadığını araştırarak trafik kazalarının daha çok hangi şartlar altında meydana geldiğini ve bunların engellenmesiyle trafik kazalarının nasıl önlenebileceğini belirlemeye çalışan uygulamalardır.
Yeterlik ve Uygunluk İncelemesi (Examination of Competence and Fitness); Hastalık, yorgunluk veya dalgınlık gibi faktörlerin trafikte güvenli araç kullanmaya etkileri araştırılarak özellikle yaşlı sürücüler için çeşitli yeterlik ve uygunluk incelemelerinin yapılmasıdır.
Acil Durum Müdahalesi (Emergency Response); Trafik kazası sonucu yaralılara çabuk ulaşılması, olay yerinde mümkün olan tüm tedavi işlemlerinin yapılması ve yaralıların en kısa sürede hastaneye ulaştırılması ekseninde trafik kazasından sonra yapılan müdahaleleri içermektedir.
Değerlendirme (Evaluation); Trafik güvenliğine katkı amacıyla yapılan uygulamaların, trafik güvenliğine gerçekten etkisinin olup olmadığının somut çıktılar vasıtasıyla incelenmesidir.
Mühendislik (Engineering); Yatay ve düşey işaretlemeler, aydınlatma teknolojilerinin kullanımı, mühendisilik uygulamaları gibi karayollarının tasarımlarının ve alt yapı kalitesinin iyileştirilmesi, hız sabitleyici, hava yastığı gibi araçların güvenlik ekipmanlarının güçlendirilmesi gibi karayolu ve araçlara yönelik tasarım ve kalite iyileştirilmesi amacıyla yapılan uygulamalardır.
Maruz Kalma (Exposure); Yol kullanıcısı olarak insanın maruz kaldığı veya içinde bulunduğu fiziki ve psikolojik şartların meydana gelen kaza ile bağlantısı olup olmadığını araştırarak trafik kazalarının daha çok hangi şartlar altında meydana geldiğini ve bunların engellenmesiyle trafik kazalarının nasıl önlenebileceğini belirlemeye çalışan uygulamalardır.
Yeterlik ve Uygunluk İncelemesi (Examination of Competence and Fitness); Hastalık, yorgunluk veya dalgınlık gibi faktörlerin trafikte güvenli araç kullanmaya etkileri araştırılarak özellikle yaşlı sürücüler için çeşitli yeterlik ve uygunluk incelemelerinin yapılmasıdır.
Acil Durum Müdahalesi (Emergency Response); Trafik kazası sonucu yaralılara çabuk ulaşılması, olay yerinde mümkün olan tüm tedavi işlemlerinin yapılması ve yaralıların en kısa sürede hastaneye ulaştırılması ekseninde trafik kazasından sonra yapılan müdahaleleri içermektedir.
Değerlendirme (Evaluation); Trafik güvenliğine katkı amacıyla yapılan uygulamaların, trafik güvenliğine gerçekten etkisinin olup olmadığının somut çıktılar vasıtasıyla incelenmesidir.
Eğitim (Education) |
Denetleme (Enforcement) |
||
Mühendislik (Engineering) |
TRAFİK GÜVENLİĞİ |
Acil Durum Müdahalesi (Emergency Response) |
|
Yeterlik ve Uygunluk İncelemesi (Examination of Competence and Fitness) |
Maruz Kalma (Exposure) |
||
Değerlendirme (Evaluation) |
|||
Bu anlayışa dayalı çalışmalarda, trafik kazalarının nedeni olarak; %80 - 90 oranla yol kullanıcıları (sürücü, yolcu, yaya), %10 - 20 oranında yolun yapısı ve geri kalan %10 civarında da diğer faktörler sorumlu kabul edilmektedir.159
Trafik denetimlerinin etkili olabilmesi için denetim stratejilerinin; problem odaklı, amaç ve hedefleri önceden belirlenmiş, strateji kapsamında yürütülmesi planlanan faaliyetlerin başarı kriterleri çerçevesinde ölçülebilir ve değerlendirilebilir mahiyette olması, stratejik süreçlerin ve çıktılarının üretim bağlamında gözlemlenebilir nitelikte olması gerekmektedir. Trafik denetim stratejilerinin ayrıca, yazılı hale getirilmiş olması ve sonuçlarının adım adım kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir.
Trafik denetim stratejileri, ihlal yapan sürücülerin trafik kurallarını ihlal davranışlarının sonuçları hakkında ne düşündükleri ile doğrudan ilgilidir. Bu sebeple, aslında o ülkedeki, kural ve cezaların yaptırım gücü, trafik kurallarına uyulmamasının objektif ve sübjektif sonuçları, trafik kolluğunun denetim stratejilerini doğrudan etkilemektedir.
Trafik denetim stratejilerinin hazırlanmasında, uygulanmasında ve sürücü davranışları üzerinde tesirde bulunarak trafik güvenliğine katkıda bulunmasında etken olan faktörler aşağıda şematize edilmiştir;
Şekil: Yasal Düzenlemeler, Denetleme ve Trafik Kurallarına Uyma Davranışı
Trafik kural ihlalleri ve bunların sonucunda ortaya çıkan trafik kazalarına neden olan faktörler suç sosyolojisi bakımından incelendiğinde, bireylerin trafik kural ihlalinde bulunduklarında normal davranış dışına çıkarak bir sapma (toplumsal yaşamı düzenlediği varsayılan norm ve kuralların öngördüğü sınırların ihlali) davranışı gösterdikleri kabul edilmektedir.161 Şayet sürücü hatası olarak ortaya çıkan sapma, kasıtsız olarak işlenirse “ihmal”, diğer yol kullanıcılarına tehdit oluşturacak şekilde ve güvenli davranıştan kasıtlı olarak bir sapma ise “ihlal” olarak adlandırılmaktadır.162
Suç alanında yapılan araştırmaların vardığı sonuçlar ile bu alanda kabul edilen genel geçer prensiplerin, trafik kuralları ve bu kurallar karşısında öngörülmüş olan müeyyidelerin önleyiciliği açısından da değerlendirilmesi durumunda trafik idari yaptırım sisteminin insan unsurunun davranışları üzerindeki önleyiciliği hakkında somut sonuçlara varmamıza katkısı olacaktır.163
Trafik kurallarına itaat açısından incelenmesi gereken ve davranış bilimleri ile adalet psikolojisinin inceleme konularından birini oluşturan husus “İhlal Nedeniyle Cezalandırılma Riski”dir.164İşlenen suç nedeniyle cezalandırılma riskinin başlıca unsurları şunlardır;
a. Polis tarafından yakalanma riski,
b. Polis soruşturmasına konu edilme riski,
c. Savcılık/İdari makamlar tarafından soruşturma/araştırma başlatılması riski,
d. Mahkeme sonunda ceza alma riski,
e. Verilecek cezanın niteliği ve etkileri.
Söz konusu unsurları trafik kuralı ihlaline uyarlarsak; trafik kuralı ihlali halinde yakalanma riskinin a, b ve c adımlarını kapsadığı ortaya çıkmaktadır. Trafik işlemlerinin genelinde, görevli personelin müşahedesine veya teknik cihazla yaptığı ölçüme dayalı olarak idari yaptırım/ceza tatbik edilmektedir. Yakalanma riski artıkça ihlal yapılma oranı azalmaktadır. Trafik kural ihlalleri durumunda idari yaptırım uygulanması işleminde, ihlalin tespiti ve infazı anlık olarak gerçekleşmektedir. Bu durumda, ihlalin tespitinin ardından vakit geçirmeksizin cezanın tatbikinin etkisi öğrenme psikolojisi açısından daha yüksektir. Trafik denetimlerinin etkili olabilmesi ve önleyicilik etkisinin varlığından bahsedilebilmesi için de bazı şartların mevcut olması gerekir.
•Algılanan yakalanma risk yüksekse,
•İdari yaptırımlar ağırsa,
•Gerçekleşen yakalanma oranı yüksekse,
•Yakalananların da cezalandırılma oranı yüksekse,
•Hızlı ise trafik kolluğu denetimlerinin önleyicilik etkisi ciddi oranda yüksek demektir.
Burada sözü edilen, yukarıdaki her bir unsurun birleşimi ile ortaya çıkan mekanizmaya “Kanunun Tatbik Zinciri” adı verilmektedir. Bu zincirin en önemli halkası da davranış bilimleri ve adalet psikolojisi alanlarından trafik güvenliği alanına adapte edilen “İhlal Nedeniyle Cezalandırılma Riski”nin karşılığı olarak kabul edilmesi gereken “Algılanan Yakalanma Riski”dir. Bu, trafik suçu işleyen yol kullanıcısının yakalanacağı yönündeki kişisel endişe seviyesidir.
Almanya’da 2009’da yapılan bir çalışma sonuçlarına göre,165trafik cezalarının kendi arasında hiyerarşik bir sıralamaya tabi tutulduğunda aşağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır;
Trafik cezalarının caydırıcılığı açısından, trafik kuralını ihlal etme niyetinde olan kişinin, trafik kuralını ihlal ederek aldığı riskin, onu ihlal edeceği kuraldan elde etmeyi beklediği kazanımdan çok daha fazla bir kayba götürecek kadar büyük, öngörülen cezanın çok ağır olacağını bilmesi gerekir. Bu ise trafik kuralını ihlal etme potansiyeline sahip bir kimsenin;
•Yakalanma riskinin büyüklüğünün,
•İdari yaptırımın (trafik cezasının) sertlik derecesinin,
•İhlal edeceği fiilin muhasebesinin farkında olması gerektiği anlamına gelmektedir.
Trafik kurallarına uyum ve sapma biçiminde ortaya çıkan yol kullanıcısı davranışlarının somut sonuçları şematize edilerek aşağıda gösterilmiş olup, uyma davranışının sağlanmasında ve kuraldan sapma halinde ise ortaya çıkması muhtemel somut sonuçların yol kullanıcılarına anlatılmasında önemli olduğu değerlendirilmektedir;
Şekil: Trafik Kurallarına Uyma ve Sapma Davranışları ile Sonuçları
Trafik denetimlerinin kavramsal çerçevesini; kriminolojinin “Caydırma Kuramı” ve psikolojinin “Öğrenme Kuramı”na dayandıran anlayışa göre; caydırma kuramı ile yasadışı davranışları önlemek için cezanın ya da cezadan kaçınmanın etkisi açıklanırken, psikolojinin sosyal öğrenme kuramı ile de caydırma etkisi ve arkasında yatan psikolojik süreçler açıklanmaya çalışılmaktadır.
Trafik denetimlerinin amacı, tespit edilen hatalı insan davranışlarının düzeltilmesi yoluyla trafik kazası nedenlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Trafik denetimleri neticesinde tespit edilen hatalı davranışlar karşısında uygulanan trafik idari yaptırımının niteliği, yetişkin öğrenme sürecinin bir parçası olan yaptırım unsurudur. Trafik kolluğu denetim stratejilerinin bilimsel esaslara dayalı olarak;
•Yol altyapısı ile yola ilişkin çevresel unsurlarla desteklenmesi,
•Araçların güvenliğinin artırılması,
•Eğitim ve kampanyalar ile trafik kurallarına uyma davranışının yol kullanıcılarına öğretilmesi ve pekiştirilmesi,
•Kazazedelerin can kaybının önlenmesini hedefleyen kaza sonrası çoklu müdahale anlayışlarının geliştirilmesi ile eşgüdümlü olarak yürütülmesi, durumunda beklenen fayda piramidi aşağıda gösterilmiştir;
Şekil: Diğer Trafik Güvenliği Unsurları ile Destekli Trafik kolluğu Denetimlerinin Olumlu Sonuçları
Avrupa Komisyonu’nun 6 Nisan 2004 tarihli “Trafik Güvenliği Alanında Denetim” konulu tavsiye kararında trafik kolluğu denetimleri ve akabinde uygulanan yaptırımların “etkili, orantılı ve caydırıcı” olması gerektiği tavsiye edilmiştir.166
Etkili bir trafik denetiminin altında yatan temel düşünce, hedeflenen ihlal biçiminin hangisi olduğu önemli olmaksızın, “algılanan yakalanma riskini yükseltmek” olmalıdır. Bu amaçla;167
•Trafik kolluğu denetimlerinin yeterince duyurulması,
•Trafik kolluğu denetimlerinin görünürlüğünün yüksek olması,
•Rastgele yapılan uygulamaların yaygınlaştırılarak, polisin her zaman her yerde olduğu düşüncesinin yaratılması,
•Belirli bir tip kural ihlalinin belirli tür kazalara neden olduğu yerlerde hedef odaklı denetimlerin yapılması,
•Denetimden yol kullanıcılarının kaçamaması için gerekli tedbirlerin alınması,
•Denetimlerin sürekli olarak yapılması gerekmektedir.
Trafik denetimlerinin entegre olarak diğer sorumlu kurum ve kuruluşlarla birlikte yürütülmesi ve trafik kolluğu denetimlerinin ilgili diğer tüm kuruluşların da görev alanlarına giren hususlarla ilgili denetimleri aksamadan yerine getirmeleri ile desteklenmesi, trafik güvenliği bağlamında çok önemlidir.
Uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalara dayalı olarak belirlenen öncelikli mücadele alanları sırasıyla; aşırı hız, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde araç kullanılması, cep telefonu kullanımı, kırmızı ışık ihlali, emniyet kemeri takılmaması, çocuk koruma sistemlerinin kullanılmaması ve koruyucu başlık kullanılmamasıdır.168
Trafik kolluğu denetimi, trafik güvenliği yönetiminin ayrılmaz bir parçası olmakla birlikte, tüm trafik güvenliğine ilişkin faydanın trafik kolluğu denetimlerinden beklenmesi bilimsel olarak mümkün değildir. Trafik denetim yöntemleriyle ilgili olarak uluslararası kuruluşlar tarafından ortaya konulan yöntemler incelendiğinde genel olarak; trafik ekipleri tarafından yapılan denetim, elektronik sistemlerle denetim, araç içi cihazlarla denetim ve denetime yardımcı unsurlar olmak üzere 4 çeşit denetleme yönteminin kullanılmakta olduğu görülmektedir.
Trafik kolluğu tarafından yapılan denetim faaliyetlerinin özünü; kural ihlali yapan sürücülerin denetim esnasında tespit edilerek durdurulması ve cezanın tebliğ edilmesi oluşturmaktadır. Trafik kolluğunun fiziki olarak karayolu üzerinde bulunmasının yol kullanıcıları üzerinde ciddi oranda önleyici ve eğitsel etkilerinin bulunduğu gerçeğinden hareketle, trafik kolluğu tarafından yapılan trafik denetim faaliyetleri zaman içerisinde çeşitlenmiştir. Amaçlarına göre denetimler; hedef odaklı trafik denetimi, entegre trafik denetimi ve genel denetim olmak üzere ayrılırken, trafik kolluğunun üniformalı olup olmamasına ve kullandığı araç cinsine göre de; resmi trafik ekipleri ile sabit veya seyir halinde denetim, sivil trafik ekipleriyle sabit veya seyir halinde denetim, hava araçlarıyla denetim gibi çeşitleri mevcuttur.
“Genel Trafik Denetimleri”; yol kullanıcılarına denetlendiklerinin hissettirilerek kurallara uyumlarının sağlanması amacıyla yapılan ve genel olarak araç ve sürücüye ilişkin zorunlu belgeler ile genel trafik kurallarına uyumun yapıldığı denetimlerdir.
Kaza kara noktalarındaki denetimler başta olmak üzere, trafik güvenliğine tehdit oluşturan belli bir ihlal türünün araştırılarak gerekli yaptırımın tatbik edildiği denetim türü “Seçimli Trafik Denetimleri” olup, tehlikeli madde taşıyan araçların denetiminde olduğu gibi seçimli trafik denetiminin trafik kolluğu dışında diğer birimlerin katılımı ile birlikte ve müştereken yapılması durumunda diğer birimlerin de denetime iştiraki söz konusu olduğundan bu tür denetimlere ise “Entegre Trafik Denetimleri” adı verilmektedir.
Trafik denetimlerinde öne çıkan temel hususlardan birisi “Hale Etkisi”169olup, yapılan araştırma raporlarının sonucu özetle;170
•Sabit denetime göre seyir halinde yapılan denetimde hale etkisinin daha uzun süre devam ettirilebildiği,
•Polis denetimlerinin hale etkisinin 1 saat ile 8 hafta arasında değişen sürelerle devam ettirilmesinin mümkün olduğu,
•Uzun süreli hale etkisinden bahsedilebilmesi için denetim faaliyetlerinin görünürlüğünün en az 6 gün boyunca devam etmesi gerektiği, değerlendirilmektedir.
Trafik kolluğu denetimlerinin olumlu yönleri arasında;171
•İhlal yapan sürücüye en kısa sürede dönüş sağlanmış olması,
•Polis memurunun ihlal yapan sürücüye ihlalin niteliği, ceza ve ihlale devam ederse olası sonuçları hakkında bilgi verebilmesine imkân tanıması,
•İhlal yapan sürücünün durdurularak yaptırım uygulandığını gören diğer sürücülerin kurallara uyum yönünde davranış değişikliği göstermeleri, sayılmaktadır.
Trafik kolluğu denetimlerinin olumsuz yönleri arasında ise;172
•İnsan gücüne dayalı olması,
•İnsandan kaynaklanan hatalara açık olması,
•Teknolojik sistemlerle yapılan denetimler kadar ihlal tespit oranının yüksek olmaması, gösterilmektedir.
Elektronik trafik denetleme sistemleri; trafik kural ihlali yapan sürücülere gerekli idari yaptırımın uygulanması suretiyle trafikteki riskli davranışların önlenmesini amaçlayan, trafik denetimlerinde insan gücü sarfiyatını ve insan kaynaklı hataları en aza indiren, trafik ihlali ile ihlali yapan aracın ve sürücüsünün kaydını yapmak suretiyle delil tespiti yapabilen elektronik donanım ve yazılım bileşenlerinden oluşan sistemler bütünüdür. Çeşitli ülkelerde yaklaşık otuz yıldır kullanılmakta olan elektronik denetleme sistemlerinin odaklandığı başlıca iki temel ihlal türü olarak diğer dünya örneklerinde “hız ve kırmızı ışık ihlalleri” önde gelmektedir. Ancak son dönemde, teknolojideki gelişmelere bağlı olarak bu iki temel denetim şekline yenileri de ilave edilmiştir.
Anlık hız denetimi kameranın gördüğü alan ile sınırlıdır. Anlık hız kameralarının hale etkisi de kameranın bulunduğu noktadan önceki 100 metre ve kamerayı geçtikten sonraki yaklaşık 100 metre devam etmekte olup, ortalama hız koridorlarıyla yapılan denetimlere göre anlık hız denetleme sistemlerinin mesafesinin hale etkisi çok daha sınırlıdır.173
Anlık hız ihlal tespit sistemleriyle ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken başka bir husus ise “Kanguru Etkisi” olarak adlandırılan denetimden kurtulduktan sonra ortaya çıkan ihlal davranışıdır. Kanguru etkisi davranışında; sürücü anlık hız denetleme sistemi nedeniyle kaybedeceğini veya kaybettiğini düşündüğü zamanı telafi etme isteğiyle, aşırı hız yapmakta ve bu durum ihlal sisteminin bulunduğu noktanın öncesinde ve sıklıkla da sonrasında yine aşırı hıza dayalı kazaya sebep olmaktadır. Bu nedenle, uluslararası kuruluşların raporlarında, anlık hız sistemleri yerine ortalama hız sistemleri tavsiye edilmektedir.174
Teknolojinin gelişimi çerçevesinde “Araç İçi (in-car) Sistemlerle Trafik Denetimi” de mümkün hale gelmiştir. Bu sistemler, araç sürücüsünün trafik kurallarına uyumunu kolaylaştıran veya artıran teknolojik uygulamalardır.
Araç içi akıllı sistemler arasında; takograflar, alkol kilitleri, akıllı hız yardım (ISA) sistemleri, takip mesafesi uyarı sistemleri, emniyet kemeri uyarı sistemleri, arkadan çarpma uyarı sistemleri ve adapte edilebilir seyir kontrol (ACC) sistemleri gibi sistemler bulunmaktadır. Bu sistemlerin her biri riskli sürücü davranışlarından bir veya birkaçının önlenmesini amaçlamaktadır. Sürücüye yardımcı olarak trafik kazasına karışmasını önleyen bu sistemler, denetimden ziyade sürücüye yardımcı olan sistemlerdir. Bu sistemlerden en yaygın olarak trafik denetimlerinde kullanılanlar takograflar ve alkol kilitleri olup, teknolojik gelişmelere dayalı olarak daha fazla araç içi akıllı sistemler yoluyla trafik denetimlerinin yapılması mümkün olacaktır.
Trafik denetimlerine yardımcı diğer bir alan ise, şahit oldukları kural ihlallerini öngörülen usule göre trafik birimlerine bildirerek, ihlali gerçekleştiren yol kullanıcısına idari yaptırım uygulanmasına ve bu yöntemle trafik kurallarına her zaman ve her yerde uyulmasının sağlanması için algılanan yakalanma risk duygusunun güçlendirilmesine katkısı olan uygulamalardır. Bu uygulamaların başında, bazı ülkelerde toplum destekli polislik yöntemi olarak kabul edilen175 “Fahri Trafik Müfettişi” uygulaması gelirken, son yıllarda ülkemizde genel hizmet polislerine verilen, trafik eğitim sonrasında trafik ihlal tespiti yetkisi de bu kapsamda değerlendirilmektedir. 2017 tarihli Trafik Güvenliği Uygulama Politika Belgesi kapsamında riskli yol kesimlerine ve kazaların yoğunlukla meydana geldiği yol kesimlerine yerleştirilen “Maket/Model Trafik Ekip Otoları” tarafından sürücüler üzerinde oluşturulan etkinin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerekmektedir.
GÜVENLİ SİSTEM YAKLAŞIMI ÇERÇEVESİNDE TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı İçerisinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Trafik Denetimleri Yoluyla Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Trafik kolluğu denetim stratejilerinde stratejinin amaçlarına, hangi denetim yöntemlerine başvurulacağına, hedeflerin nitelik ve niceliklerine yer verilmesi, denetim faaliyetlerinin her birinin başarısının veriler ışığında değerlendirilmesi,
2.Trafik kurallarının, düzenlemelerin, işaretlerin, denetim metotlarının ve cezaların uluslararası standartlara uygun olarak tespit edilmesi,
3.Trafik güvenliğinin güçlendirilmesi amacıyla, trafik kolluğu denetimlerinin öncelikli olarak kazalardaki şiddet oranını ve kazaların sayısını artıran trafik ihlallerine yönelik yapılması,
4.Özellikle aşırı hız, emniyet kemeri, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma konusundaki denetimlerde “sıfır tolerans” yaklaşımına uygun davranılarak; hız, alkol ve emniyet kemeri konularında etkin, sürekli ve yoğun denetimlerin ve denetleme planlarının ısrarlı olarak yapılması,
5.Her ne kadar yol kullanıcısı davranışları üzerindeki etkisi sınırlı olarak ölçülmüş olsa da, masrafı en az denetim yöntemi olarak bilinen periyodik, kısa süreli ve yoğun olarak yapılan şok denetimlerin ihtiyaç duyulduğu zamanlarda yapılması,
6.Etkinlik açısından ikinci sırada yer alan seçici denetim metodunun, kazaların yoğun olarak meydana geldiği yerlerde ve belli bir ihlal davranışına yönelik olarak yapılması,
7.Mevcut denetim faaliyetlerinin görünürlüğünün artırılması ile algılanan yakalanma risk duygusunun güçlendirme yönünde çalışmalar yapılması, yardımcı ekipmanlardan, malzeme ve taktiklerden faydalanılması,
8.Trafik ihlallerinin tespit edilmesi amacıyla daha fazla teknolojinin trafik denetimlerinde kullanılması,
9.Trafik kolluğu tarafından yapılan trafik denetimlerinin başarısı, yol kullanıcılarının davranışlarında anlamlı değişiklik yapabilme kapasitesine bağlı olduğundan, algılanan yakalanma risk duygusunun yükseltilmesi için denetimlerin adım adım artırılmasına odaklanılması,
10.Yol kullanıcısı davranışlarındaki gelişmeler takip edilerek yabancı plakalı araçların denetimi, yabancı sürücü belgelerinin denetimi, yeni tip uyuşturucu maddelerin denetimi ve agresif sürücüler gibi alanlarda özel denetimlerin planlanması,
11.Yol kullanıcıları üzerindeki etkisinin daha fazla olmasından dolayı, trafik kolluğu tarafından yapılan denetimlerde sürücünün durdurularak yaptığı ihlalin belirtilmesi ve yapılan ihlalin olası olumsuz sonuçlarının anlatılması ve idari yaptırımın tatbik edilmesi,
12.Denetimlerle birlikte yol kullanıcılarının davranışlarının bu denetimlerle ne kadar değiştirildiğinin ölçülmesi, denetimlerin birden artırılmasının etkisi sınırlı olacağından, bunun yerine kademeli ve yol kullanıcısı davranışlarını kalıcı olarak değiştirecek şekilde denetimlerin artırılması,
13.Belli bir ihlal türünde davranış değişikliği sağlandıktan sonra diğer bir ihlal türü üzerinde yoğunlaşılmasına yönelik denetim planlarının yapılması,
14.Ülkemizden transit araç geçişine kaynaklık eden komşu ülkeler ile ülkemize çok sayıda turist gönderen ülkelerle ortaklaşa denetim metotlarının geliştirilmesi, kaynak ülkelerdeki hatalı yol kullanıcısı davranışlarının ülkemizde de devam ettirilmemesi için ikili ve çok taraflı işbirliği anlaşmalarının, ortak eğitim ve denetim mekanizmalarının oluşturulması, ülkemizdeki yabancı yol kullanıcılarına ülkemiz trafik kurallarının tanıtımının yapılması, ihlal yapan araç ve sürücü bilgilerinin paylaşımı ile ceza puanları dâhil trafik cezalarının karşılıklı infazına ilişkin düzenlemelerin yapılması,
15.Trafik kolluğu denetimlerinin kamuoyu tarafından geniş seviyede desteklenmesi için bu denetimlerin vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığının uygun vasıtalarla kamuoyuna anlatılması,
16.Coğrafi bölgelerin özelliklerine ve mevsim şartlarına göre tarım bölgeleri için traktör denetimi, kış şartlarının uzun sürdüğü bölgeler için kış lastiği denetimi gibi bölgesel denetleme planlarının yapılması,
17.Trafik güvenliğinin sağlanmasında, bazı ülkelerde örnekleri görülen tek bir polis birimi tarafından asayiş ve trafik görevlerinin birlikte yerine getirilmesinden ziyade, münhasıran oluşturulan uzman trafik kolluğu birimlerinin trafik güvenliğinin sahiplenilmesi, bilgi birikimi ve profesyonelleşme, eğiticilik fonksiyonunun yerine getirilmesi, üst seviyede halkla ilişkiler yeteneği kazanılması gibi olumlu yönleri nedeniyle trafik birimlerinde branşlaşmaya ve uzmanlaşmaya devam edilmesi,
18.Trafik denetimleri sadece polisin görevi olarak görülmeyerek, diğer kurumların görev alanına giren hususların da trafik güvenliğinin bütünlüğü içerisinde ilgili kurumlar tarafından denetlenmesi,
19.Uzun vadeli çalışmalarda araç içi denetim teknolojilerindeki gelişmeler (akıllı hız adaptörü, GPS sistemleri vb.) çerçevesinde trafik kolluğu denetim metotlarının da değişmesi.
Karayolu trafik güvenliği alanında yapılan analiz ve değerlendirmelere göre, trafik güvenliğinin sağlanabilmesi, trafiği oluşturan yol kullanıcısı (insan), araç, yol ve çevre faktörleri üzerinde yapılacak çalışmalara bağlıdır. Vizyon Sıfır ve Güvenli Sistem Yaklaşımı gibi trafik güvenliğini sağlamaya yönelik olarak geliştirilen teorilerde de bu ana eksen etrafında çalışmalar odaklanmaktadır.
Bu bağlamda trafik kurallarının sürücü davranışları üzerinde etkili olabilmesi için herhangi bir yakalanma veya ceza görme ihtimali olmasa bile birey tarafından gönüllü olarak uyulması durumunda etkili olabileceği, değerlendirilmektedir. Bu sebeple, diğer kanun ve kuralların toplum nezdinde kabulünü etkileyen genel şartlar gibi, trafik kurallarının sürücüler başta olmak üzere yol kullanıcıları tarafından gönüllü olarak kabulü için de iki temel şart mevcuttur;176
1.Kural bilinmelidir,
2.Kural uygulanabilir olmalıdır.
Bu iki şartın sağlanamadığı kuralların, uygulamaya geçirilme imkanı bulunmamaktadır.
Trafik kurallarına bu iki temel şartı uygulayacak olursak;
Trafik kuralları öncelikle toplum tarafından bilinmeli, trafik yasaklamaları ile düzenlemelerinin nedenleri, uyulmaması durumunda ne gibi sonuçlarının ortaya çıkacağı toplum tarafından üst seviyede kabul edilmelidir. Kuralın uygulanabilir olması ise, sokaktaki herhangi bir eğitim, bilgi ve kültür seviyesindeki yol kullanıcıları tarafından insani yetenekler ve kapasite çerçevesinde söz konusu kuralın uygulanabilir olmasıdır. Örneğin, herhangi bir şarta bağlı olmaksızın, yol kullanıcısı olarak tüm insanların “yaya” biçiminde trafiğe katılabildiği göz önünde bulundurulduğunda, özellikle yayalar için konulan kuralların uygulanabilirlik seviyesinin toplumun her kesimine hitap edebilir durumda olmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Trafik kurallarının uygulanabilir olmasının koşulları ise;
1.Etkililik; Yol kullanıcısı, kurala uyduğu sürece trafik kazasına karışma ihtimalinin azaldığını bilmelidir. Trafik kurallarının uluslararası olarak her ülkede aynı şekilde uygulanması etkililik açısından artı nitelik getirmektedir.
2.Açıklık; Uyulması istenen trafik kuralı herkesin anlayacağı kadar açık ve anlaşılır olmalıdır. Birey hangi koşullarda bu kuralı ihlal ettiğini de ayırt edebilmelidir.
3.Anlaşılabilirlik; Kurala uyum durumunda, yol kullanıcısının uyum hali, dışarıdan bakan diğer yol kullanıcıları tarafından açıkça anlaşılabilir olmalıdır. Örneğin; dönüş esnasında sinyal veren sürücünün, araç ışıkları diğer yol kullancıları tarafından görülebilmelidir. Görünürlüğün diğer yönü ise, ihlalin de yol kullanıcıları ve denetimden sorumlu olan birimler tarafından da görülmesi sonucunu doğuracaktır.
4.Çekicilik; Trafik kurallarını ihlal etmek, yol kullanıcıları açısından itici, kurallara uymak ise çekici olmalıdır. Yani, yol kullanıcısı trafik kuralını ihlal ettiğinde, diğer yol kullanıcılarına göre avantajlı bir duruma geçmemelidir. Örneğin, kırmızı ışıkta bekleyen sürücüler varken, kırmızı ışıkta durmadan yoluna devam eden sürücü, bekleyenlere göre öne geçme, işe erken varma, trafik sıkışıklığından erken kurtulma gibi avantajlar elde ediyorsa, ışıkta beklememe (kurala uymama) davranışına devam edecektir.
5.Sosyal Kabul; Yukarıda bahsedilen şartlara uygun olarak hayata geçirilen trafik kuralları, zamanla sosyal açıdan kabullenilip sosyal norm haline geleceğinden, kuralların kabulü için başta gösterildiği kadar çabaya ve daha fazla kaynağın harcanmasına ihtiyaç kalmayacaktır.
“Trafik kazalarının önlenebilir mahiyette bir halk sağlığı sorunu olduğu ve Güvenli Sistem Yaklaşımı ile çözümünün mümkün olduğu”178 anlayışından hareketle, sistemi oluşturan ana öğe olan “İNSAN” unsurunun trafik kazası yapmasına neden olan tüm faktörlerin ortadan kaldırılması amacıyla bilimsel mücadele gerekmektedir.
Dünyada trafik kazası neticesi meydana gelen ölümlerinin üçte birinin ana nedeni olan aşırı veya uygun olmayan hız, diğer nedenlere bağlı olarak meydana gelen trafik kazalarının da şiddetini artıran temel etkendir.
Hız probleminin çözümü; yol dizaynı, mühendislik tedbirleri, araç içi teknolojilerin kullanımı ve trafik kolluğu denetimleriyle mümkündür.
Aşırı hızın daha çok genç ve erkek sürücüler tarafından yapıldığı, alkol, yol yapısı, trafik yoğunluğu ve hava şartlarının hız seçiminde etkili olduğu değerlendirilmektedir.
Araç hızındaki her 1 km/s artış; %3 oranında yaralanma riskini ve %4-5 oranında ölüm riskini artırmaktadır. Ortalama hızın %5 azaltılmasının, ölümlü trafik kazalarının %30 azalmasını sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Trafik kazalarının yoğunlaştığı yol kesimlerinde yürütülmesi gereken en yerinde denetim şekli hız denetimleridir. Özellikle kazaların meydana geldiği yol kesimlerinde hız denetimlerinin yapılması toplum tarafından kolay kabul edilmekte ve ayrıca hız denetimleri diğer tüm ihlal çeşitlerinin de engellenmesinde ana etken olmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün analizlerine göre hız denetimlerinde en fazla el kameraları, sabit kameralar ve mobil kameralar kullanılmaktadır.179
Hız denetimleriyle ilgili 1000 kişiye düşen en yüksek ceza yazma oranı, Hollanda, Avusturya ve İsviçre’dedir. 2008 yılında 1000 kişilik nüfusa düşen hız cezası oranı Hollanda’da 558 ve Avusturya’da 456 iken İsviçre’de 2007 yılında 335’dir. Bu ülkelerde elektronik denetleme sistemleriyle özellikle ortalama hız koridorları üzerinden hız cezaları yazılmaktadır. İspanya’da da hız kameralarının sistematik olarak devlet karayolu ağına kurulduğu 2006 yılından sonra hız cezası sayısında artış yaşanmış olup, 2009 yılında 1000 kişilik nüfusa düşen hız cezası sayısı 295 olmuştur.180
Ülkemizde 2019 yılında meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları incelendiğinde %40’ının nedeninin “Hız Kuralının İhlal Edilmesi” olduğu ve kazaların çoğunluğunun “tek araçlı, hıza ve dikkatsizliğe bağlı” yoldan çıkma şeklinde meydana geldiği değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda, ülke genelinde yürütülen Radarla Hız Denetimlerinin yanında denetimlerin etkinliğinin artırılarak hız kaynaklı meydana gelen trafik kazalarının azaltılması için özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
HIZ DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Hız Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Hız denetimi planlamalarında; trafik kolluğu, yol ve çevresinden sorumlu birimlerin uzmanları ile işbirliği/koordinasyon halinde, trafik yoğunluk ve yola ilişkin verilerin incelenmesine dayalı olarak, kazaların oluş şekilleri ve yerlerinin göz önünde bulundurulması,
2.Hız nedeniyle meydana gelen kazalara ilişkin sıcak noktaların tespit edilmesi,
3.Hız denetimlerinin öncelikle; hızdan kaynaklı kazaların sıklıkla meydana geldiği yollar, yerler ve zamanlara odaklanması,
4.Hız denetimlerinde başarılı olunması için, denetimlerin hedeflerine, başarı kriterlerine, çıktılarına ve yöntemlerine yönelik bilgilere denetim planlamalarında yer verilmesi,
5.İkametgâhların ve incinebilir yol kullanıcılarının yoğun olduğu bölgelerde 30 km/s azami hız sınırının konulması ve hız kesici fiziki düzenlemelerin yapılması,
6.Özellikle hıza bağlı kazaların meydana geldiği yol kesimleri başta olmak üzere, kaza yoğun noktalarda trafik kolluğunun denetim yapmasına imkân veren denetim alanlarının yolun yapım, bakım ve onarımından sorumlu kuruluş tarafından yapılması,
7.Anlık hız olarak bilinen noktasal hız ölçüm anlayışının trafik güvenliğine olan katkısı sınırlı olduğundan, bu anlayışın terk edilerek, kazaların yoğun olduğu yerlerde ortalama hız koridorları oluşturularak hız denetimlerinin yapılması,
8.Hızdan kaynaklanan ölüm vakalarının meydana geldiği ve kaza kara noktalarını içeren yol kesimlerinde ortalama hız koridorları oluşturularak hız denetimlerinin yapılması,
9.Ana arterler üzerinde bulunmasa da yaz ve kış turizminin yoğun olduğu ve dönemsel olarak araç trafiğinin artış gösterdiği yol kesimlerinde hıza bağlı kazaların önlenmesi amacıyla ortalama hız koridorları oluşturularak hız denetimlerinin yapılması,
10.Tüm otoyollarda ve devlet karayollarında öncelikle yük ve yolcu taşımacılığın yoğun olarak yapıldığı iller arası ana akslar olmak üzere kaza kara noktalarının bulunduğu şehiriçi ve şehirdışı yollarda ortalama hız koridorları oluşturularak hız denetimlerinin ara verilmeden yapılması,
11.Hız kaynaklı trafik kazalarının yoğunlaştığı noktasal yol kesimlerinde, yolun yapım ve bakımından sorumlu olan kurum veya kuruluş tarafından altyapı iyileştirmelerinin ve koruyucu çevre düzenlemelerinin yapılması ve aynı yerde yol kullanıcısı davranışlarının değiştirilmesi ve hız sınırlarına uyumun sağlanması amacıyla trafik kolluğu tarafından mobil radar ile hız denetimi yapılması,
12.Ekip araçlarına sabitlenen radar cihazlarıyla yapılan hız denetimlerinin görünürlüğünün ve sorumluluk güzergahının tamamında tahmin edilemezlik seviyelerinin artırılması,
13.Trafik polis aracının yol üstüne konumlandırılarak yapılan hız denetim metodunun önleyicilik vasfından faydalanılması, denetim yapılmadan da aracın denetim modunda yol üstünde bulundurulması,
14.Gece yapılan hız denetimleriyle birlikte algılanan ve gerçekleşen yakalanma riskinin yükseltilmesi,
15.Tüm yol ağında, resmi ve sivil polis araçları ile yapılan seyir halindeki hız denetimleri ile sürücüler üzerinde her zaman ve her yerde polis tarafından hız denetimi yapıldığı izleniminin oluşturulması,
16.Güzergâhlarda yapılan hız denetimlerinin medya araçlarıyla duyurulması, denetimin yapılmadığı zamanlarda bile denetim yapılıyor algısı oluşturularak kazaların önlenmesi,
17.Trafik güvenliği bakımından önde gelen ülkelerde örnekleri olan, trafik kolluğu ekip araçlarının konulmasının mümkün olmadığı yol kesimlerinde maket model hız kameraları ile sürücüler üzerinde algılanan yakalanma risk duygusunun artırılması,
18.Maket/model hız kameralarının yerinin değiştirilerek tüm güzergâhtaki araçların hız sınırlarına uymalarının sağlanması,
19.Denetim faaliyetlerinin etkinliğinin uydu/uzay etkileşimli cihazlar ile artırılması,
20.Hız denetimlerinin etkinliği için dijital takograf cihazı kullanımının devreye sokulması,
21.Sürücülerin çalışma ve dinlenme sürelerine (takograflar) ilişkin mevzuatın uygulanmasına yönelik yol kenarı denetimlerinin yapılması için etkinliğinin ve mevcut kapasitenin geliştirilmesi,
22.Algısal tedbirlerle (üç boyutlu yaya geçidi çizimi, tümsek çizimi, zikzaklı şerit çizgileri vb.) düşük maliyetli olarak hız azaltma tedbirlerinin uygulanması,
23.Piyasaya sürümü yapılan tüm yeni araçlarda hız sınırlayıcı sistemlerinin standart ekipman olarak zorunlu hale getirilmesi,
24.İki/üç tekerlekli motorlu araçların hızlarının denetlenebilmesi amacıyla standartlara uygun plaka takma zorunluluklarının denetimi,
25.Hızdan kaynaklı ihlallere bağlı yaptırımın caydırıcı şekilde artırılması,
26.Hız ihlalinde ceza ile birlikte, uyarı mektubu ve zorunlu eğitim gibi alternatiflerin düzenlenmesi,
27.Hız ihlallerinin, ceza ve usul yönünden, itiraza ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde uygulanması, itiraz durumunda mahkeme süreçlerinin kısaltılması ve hızlandırılması,
28.Hız sınırlarına uyulmamasının mükerrer ihlali halinde sürücü belgesinin geçici olarak alınması,
29.Mükerrer olarak hız ihlali yapan sürücüler için ceza puanı sisteminin katlanarak uygulanması,
30.Yol kullanıcılarının hız davranışlarındaki değişimlerinin yılda üç defa değerlendirilmesi/raporlanması,
31.Yeni nesil hız ölçüm cihazı alımı için projeli çalışmaların yapılması.
Diğer trafik kusurları kadar yaygın olmamasına karşılık tehlikelilik vasfı yüksek olan bir ihlal türü de alkol etkisinde araç kullanılmasıdır.
Araştırmalara göre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin toplam trafik kazası ölümlerinin %25’inin alkol kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir.
2015 yılında alkol etkisinde araç kullanma konusunda en aktif ülkeler olan; Estonya’da 1.000 kişilik nüfusa düşen alkol denetimi sayısı 677, Polonya’da 466, Finlandiya’da 279, Avusturya’da 180 ve Slovenya’da ise 156 olmuştur.
En düşük ülkeler olan Romanya ve Litvanya’da 1.000 kişi içinde alkol denetimine tabi tutulma oranı yıllık bazda 100’ün altındadır.181
Alkol denetimlerinde farklı ülkelerde uygulanan metodlar mevcuttur;182
•Kazaya Karışan Tüm Sürücülerin Alkol Testine Tabi Tutulması; Trafik kazasına karışan tüm sürücüler kusur oranları önemli olmaksızın alkol testine tabi tutulmaktadır.
•Seçimli Alkol Denetimi; Akan trafikte şüpheli davranışları müşahede edilen sürücüler durdurularak nefes testine tabi tutulmaları veya müşterilere alkol sunumu yapılan restoran, bar ve diskotek gibi yerlerden çıkan sürücülerin alkol testine tabi tutulması biçiminde alkol denetimleri yapılmaktadır.
•Sondajlama Alkol Denetimi; Uygulama noktasına gelen sürücülerden rastgele durdurulmak suretiyle veya her 5’inci sürücünün, 10’uncu sürücünün vb. durdurulması suretiyle yapılan alkol denetimidir.
•Sistematik Alkol Denetimi; Belli bir coğrafi alan belirlenerek o alandaki tüm sürücülerin durdurulması ve nefes testine tabi tutulmalarıdır. Aynı şekilde, uygulama noktasına gelen tüm sürücülerin durdurularak nefes testine tabi tutulması biçiminde de uygulanmaktadır.
Alkol etkisi altında araç kullanma konusuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan çalışmalarda;183
•Alkol sınırlamalarının kanunlarla yapılmış olması,
•Alkol etkisinde araç kullanmada temel denetim ölçütünün, kandaki alkol miktarı/konsantrasyonu (BAC)184 veya kandaki alkol miktarının muadili nefesteki alkol miktarı/konsantrasyonu (BrAC)185 olarak kabul edilmesi ve tüm trafik güvenliği unsurlarında standartların tek değer üzerinden takibi,
•Genel sürücüler için kandaki alkol miktarı/konsantrasyonu limitinin ≤ 0.05 gr/dl olarak, genç/acemi ve profesyonel sürücüler için kandaki alkol miktarı/konsantrasyonu limitinin ise ≤ 0.02 gr/dl olarak belirlenmesi, tavsiye edilmektedir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 48. Maddesi “Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.” hükmü uyarınca araç sürücüleri alkol kontrolüne tabi tutulmaktadır.
Trafik güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak, sürücülerin trafik kural, yasaklama ve kısıtlamalarına uygun şekilde araç kullanmaya yöneltmek, alkol etkisinde araç kullanım kaynaklı trafik kazalarını önlemek ve kaza sonucunda meydana gelen can ve mal kayıplarını en aza indirmek amacıyla; ülke genelinde yürütülen Alkol Denetimlerinin yanında denetimlerin etkinliğinin artırılması için özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir
Sürücülerin alkol oranlarının Alkolölçer Cihazı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 48’inci Maddesinde belirtilen limitlerin üzerinde tespit edilmesi halinde aynı maddede belirtilen idari yaptırım uygulanmaktadır.
Mevcut durumda sürücülerin alkol oranlarının tespitinde;
Sürücü bilgilerinin girildiği, tarih, saat ve ölçüm sonucu ile cihaza ait seri numarasını ve kalibrasyon durumunu gösterir çıktı verebilen teknik cihazlar kullanılmaktadır.
Trafik birimlerine yeterli sayıda teknolojisi geliştirilmiş alkolölçer cihazı alınmakta ve yoğun olarak denetim faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.
ALKOL DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Alkol Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Trafik kolluğu tarafından yapılan alkol denetimleriyle; alkollü olarak araç kullanan sürücülerin yakalandıkları konusundaki algı seviyesinin yükseltilmesi ile trafiğin denetim altında tutulduğu düşüncesinin pekiştirilmesi,
2.Denetimlerde alkolden kaynaklanan kazaların yoğun olarak meydana geldiği yerlerin hedeflenmesi ve algılanan yakalanma risk duygusunun artırılması,
3.Alkol etkisinde araç sürme davranışıyla mücadele için en etkin yöntem olarak devamlı surette ve sürücüler arasında ayrım yapmadan (rastgele) yoğun olarak nefes testlerinin uygulanması,
4.Alkol etkisinde araç kullanma konusunda yıllık hedeflerin konulduğu denetim planlarının hazırlanması,
5.Kaynakların verimli kullanılması amacıyla alkol denetimlerinde yollardaki alkollü sürücü sayısının daha yüksek olduğu saatlerin, günlerin ve yerlerin seçilmesi,
6.Sondajlama usulü yapılan alkol denetimlerinin yanında, denetim noktasından belli bir denetim süresi boyunca geçen tüm sürücülerin alkol testine tabi tutulması,
7.Alkol denetimlerinin; uzun soluklu, değişmeyen yoğunlukta ve kombine yöntemlerle (eğitimle ve bilgilendirmelerle desteklenerek) yürütülmesi,
8.Alkol denetimlerinin görünürlüğü yüksek olarak ve önceden tespit edilen sabit noktalarda rotasyon (yer değiştirme) usulüyle yapılması ve daha fazla alanda hâkimiyet kurulabilmesi için denetim noktalarındaki uygulamanın iki saatten uzun sürdürülmemesi,
9.Algılanan yakalanma riskinin yükseltilmesi için, trafik denetimi dışında başka amaçlar için oluşturulan denetim noktalarında da alkol denetimlerinin yapılması,
10.Alkol denetimi yapmak için denetim noktası kurulmasına yeteri kadar personel ve ekip sayısının olmadığı durumlarda, alkol denetiminin seyir halindeki araçların durdurulması şeklinde yapılması,
11.22.00-03.00 saatleri arasında önceden tespit edilecek noktalarda trafik dışındaki diğer birimlerin de müşterek katılımı ile etkin denetim planlanmasının yapılması,
12.Alkol denetimlerinin başarılı olması için, denetimlere katılan trafik personeline yönelik eğitimlerin verilmesi ve denetimlerin sonuçlarıyla ilgili geri bildirim amaçlı değerlendirmelerin yapılması,
13.Alkol etkisinde araç kullanan sürücülerin tespit edilme yöntemlerinin (aracın şeritten çıkması, şeritte tutulamaması şeklinde kullanılması, peltek konuşma ve alkol kokusu vb.) trafik kolluğu eğitimlerinde gösterilmesi,
14.Alkol etkisinde araç kullanma sorunuyla tam bir mücadele için tüm kolluk personelinin alkol etkisinde araç kullanmanın zararları ve bu durumda karşılaşılan bir sürücüye karşı hareket tarzı konusunda eğitime tabi tutulması,
15.Alkol denetimlerinin caydırıcı olabilmesi için; sürücü belgesinin geçici süre ile geri alınması veya iptaline ilişkin kombine yaptırımların uygulanmaya devam edilmesi,
16.Alkol etkisi altında araç kullanıldığının tespiti ile cezanın aniliği ve kesinliği prensibinden kaynaklı olarak cezanın önleyici yönünün güçlü tutulması için, sürücü belgesinin hemen geri alınması uygulamasına devam edilmesi,
17.Alkollü olarak araç kullananlara olduğu gibi, kullandıran araç sahiplerine de sorumluluk noktasında idari yaptırım uygulanması,
18.Alkol kilitlerinin kullanımı için yasal düzenleme yapılarak, alkol kilitlerinin teknik gerekliliklerinin standart hale getirilmesi, kısa vadede tüm ticari araçlarda zorunlu olarak kullanılmalarının sağlanması,
19.Alkollü araç kullanan sürücüler için araç içine monteli alkol kilitlerinin kullanılması,
20.Otobüs sürücüleri, filo sürücüleri ile okul servis sürücüleri gibi hassas sürücü grupları için alkol kilitlerinin zorunlu hale getirilmesi,
21.Alkolölçerlerin kalibrasyonu ve bakımı konularına aynı hassasiyetle devam edilmesi,
22.Alkol denetimlerinin etkinliğinin artırılması amacıyla pasif alkol denetim cihazlarının (alkol kilitleri) da devreye sokulması,
23.Sürücü davranışlarının şekillendirilmesi amacıyla; imkânlar ölçüsünde tüm polis denetimlerinde sistematik olarak alkol denetiminin de yapılması,
24.Ölümlü kazalarda, hayatını kaybeden sürücülerin de kanında alkol seviyesinin aksatılmaksızın tespitinin yapılmasına devam edilmesi,
25.Alkol denetim stratejilerinin yanında, alkol sunumu yapılan yerlerde, araçla o yerden ayrılmayı planlayan sürücülere alkollü olarak araç kullanmamaları gerektiğinin hatırlatılması için eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının yapılması,
26.Alkol etkisi altında araç kullanılmasıyla ilgili toplam sürücü sayısının belirli bir kısmıyla ilgili yıllık hedefler konulması ve yılda en az her 5 sürücüden 1 tanesinin kontrol edilmesinin sağlanması,
27.Toplumun tamamının alkollü olarak araç kullanılmasının zararları konusunda bilgilendirilmesi amacıyla ulusal çapta kampanyalar yapılması,
28.Alkol etkisinde araç kullanma suçunu mükerrer olarak işleyen sürücülerin rehabilitasyon programlarına katılmalarının zorunlu hale getirilmesi ve bu programların sıkı sıkıya takip edilmesi,
29.Üçer aylık dilimler halinde, alkollü sürücülere ilişkin yapılan denetimler ve tespitlerle, ölümlü trafik kazalarına karışan alkollü sürücüler hakkında verilerin toplanarak analiz edilmesi.
Uyuşturucu/uyarıcı madde etkisi altında araç kullanmanın tanımı ülkelere göre değişmekle birlikte, genel olarak ülkelerin yasalarında; “kavramada, psiko-motor becerilerinde ya da dürtülerinde ölçülebilen bir azalmaya neden olan ya da bu tür etkileri yaratabilecek herhangi bir maddenin ya da bu tür maddelerin belirli bir orandan fazlasının sürücünün kanında tespit edilmiş olması hali olarak tanımlanmaktadır.”
Trafik denetimlerinde en fazla rastlanan uyuşturucu madde esrar ve en fazla rastlanan psiko-aktif ilaç ise benzodiazepin grubu ilaçlardır. Kazaya karışan sürücüler üzerinde yapılan testlerden, yasadışı uyuşturucuların veya reçeteli söz konusu ilaçların genellikle alkol ile birlikte alımının çok daha yaygın olduğu anlaşılmaktadır.186
Uyuşturucu alımının kanıtı; kan, idrar, tükürük, ter ve hatta saç dahil farklı biyolojik numunelerden tespit edilebilmesine karşılık, yol üstü/kenarı denetimlerinde, kolaylık açısından ağız sıvısı (tükürük) tercih edilmektedir.
Esrar ve opioidler dahil bazı uyuşturucuların performansı düşürme etkileri doza bağımlıyken, amfetaminler gibi diğer ilaçlarda etkileme oranı doza bağımlı olmayıp, kişinin tolerans düzeyi ve alkol ya da diğer uyuşturucularla birlikte alınması durumlarında farklı etkileri ortaya çıkmaktadır.
Ağrı kesiciler (opioidler), yatıştırıcılar (benzodiazepinler), antidepresanlar ve antihistaminler gibi psikoaktif ilaçlar bazen sürücülerin yetenekleri üzerinde önemli derecede etki göstermekte olup, yapılan çalışmalar; sürücülerin, tıbbi nedenlerden ötürü reçete ile ya da çeşitli şekillerde istismar ederek bu ilaçları kullanabildiğini göstermektedir.187
24 Mayıs 2013 tarihinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48’inci maddesinde yapılan değişiklikle; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır. Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir” şeklinde teknik cihazlarla denetim getirilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 48’inci maddesinde, uyuşturucu/uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağına ilişkin yaptırımlar, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97’nci maddesinde ise trafik görevlilerince sürücülerin uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespitine yönelik işlemlerin usul ve esasları düzenlenmiştir.
Bu kapsamda, kanunun uygulanmasına yönelik olarak İçişleri Bakanlığınca toplumsal bir sorun olan uyuşturucu kullanımı ile mücadele edilmesi noktasında, 7/24 esasına göre sürekli sahada olan trafik görevlilerimizin bu sorunla mücadelede ve trafik güvenliğinin sağlanmasının yanısıra sorumluların tespit edilmesinde ilgili birimlere vereceği destek ve katkıdan hareketle, tavır ve davranışlarından uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından şüphe edilen sürücüler üzerinde denetimler gerçekleştirilmektedir.
Denetimlerde yapılan ön testlerde, sonucu pozitif olan araç sürücüleri genel kolluk ekiplerine teslim edilerek en yakın sağlık kuruluşuna gönderilmekte, kan numunesi alınması suretiyle doğrulaması yapılmaktadır.
Psikoaktif madde etkisi altında araç kullanımının önlenmesi ve trafik güvenliğinin sağlanmasını karşılamak amacıyla alınacak olan ağız (oral) sıvıdan psikoaktif (uyuşturucu/uyarıcı/uyutucu) madde ön taraması yapacak olan uyuşturucu test cihazının envantere kazandırılması amacıyla 2013 yılından itibaren çalışmalara başlanılmıştır.
Adli Tıp Kurumunun bulunduğu iller dikkate alınarak Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde uyuşturucu test cihazı ile pilot uygulama yapılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü koordinasyonunda;
Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, ve Üniversitelerden akademik personelin katılımı ile 2015 yılında yapılmaya başlanan toplantılar neticesinde eşik değerler 19.01.2016 tarihinde belirlenmiştir.
2016 yılında teknik şartname hazırlanarak ihale yoluyla 20 adet cihaz ve 6.000 adet kit alımı gerçekleştirilmiş Adli Tıp Kurumunun bulunduğu Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Hatay, İstanbul, İzmir, Malatya ve Trabzon illeri olmak üzere toplam 10 ildeki trafik birimlerine dağıtımı yapılarak denetimlere başlanılmıştır.
2018 yılında 20 adet cihaz ve 5.000 adet kit alımı yapılarak denetimin yapıldığı 10 İle ek olarak Erzurum, Mersin, Kayseri, Konya, Samsun ve Şanlıurfa illerine de cihaz ve kit dağıtımı yapılarak denetimin yapıldığı il sayısı 16’ya çıkarılmıştır. 2019 yılında 3.000 adet kit alımı gerçekleştirilmiş olup dağıtımı yapılarak denetimlere devam edilmektedir.
Tüm illerde uyuşturucu test cihazı ve kitlerle denetimlerinin yaygınlaştırılması çalışmaları yürütülmektedir.
UYUŞTURUCU VE UYARICI MADDE DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Uyuşturucu Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma konusunda yıllık hedeflerin konulduğu denetim planlarının hazırlanması,
2.Yasadışı uyuşturucu/uyarıcı maddeler etkisinde araç kullanımında “Sıfır Tolerans” yaklaşımı çerçevesinde diğer psiko-aktif maddeleri de içerecek şekilde kan/idrar/tükürük testlerinin de yaygın olarak yapılması,
3.İllerimizde Uyuşturucu Test Cihazı ve kitlerinin temin edilmesi, terminal noktalarında otobüs şoförlerine yönelik kontrollerin yaygınlaştırılması,
4.İlaçlardan hangilerinin sürücü davranışları üzerinde menfi etkisinin olduğunun tespiti ve ilaç kutularında belirgin olarak alınması durumunda sürüş yeteneğini etkilediğinin belirtilmesi yönünde çalışmalar yapılması ve ilaç kullanımının sürüş yeteneğine etkisinin denetlenmesi,188
5.Denetimlerin yoğun olarak yapıldığı noktalarda; uyuşturucu testlerinin yapılmasının alkol testleri kadar kolay olmadığı, tükürükten yapılan testlerde tüm uyuşturucu maddelerin tespit edilmesinin mümkün olmadığı ve idrar/kan testleri ile daha net sonuçlar alınabilmesine karşılık, denetim noktalarında bu yöntemlerin kullanılmasının mümkün olmadığının da göz önünde bulundurulması ve bu çerçevede yeni tedbirlerin geliştirilmesi,
6.Uyuşturucu maddelerin kullanımının arttığı değerlendirilen yaz ayları ile konserler, spor müsabakaları ve festivaller gibi aktivitelerin olduğu zamanlar başta olmak üzere; yıl boyunca aksatılmaksızın yeterince ekipman ve test kitlerine sahip denetim noktalarında uyuşturucu denetimlerinin devamlı olarak yapılması,
7.Açık, anlaşılır ve net uyuşturucu düzenlemelerinin yanı sıra, uyuşturucu madde etkisinde araç kullanmayla mücadele eden trafik polislerinin, sürücünün test yaptırmak istememesi durumunda mevcut yetkilerinin genişletilmesi,
8.Uyuşturucu denetimlerinde kullanılan uyuşturucu test cihazı ve kiti kullanılmasına yönelik personele gerekli eğitimlerin verilmesi,
9.Trafik güvenliğinde uyuşturucuyla mücadelede görev alan personele sürekli olarak eğitimler verilmesi ve uyuşturucu test cihazlarının teknolojik gelişmelere göre güncellenmesi,
10.Bu eğitimlerde araçların durdurulmasında görev alan personelin, sürücülerin tavır ve davranışlarından uyuşturucu kullanıp kullanmadıklarını anlayabilecek şekilde eğitime tabi tutulmaları,
11.Uyuşturucu uygulamalarında ölçümü en kolay, en güvenilir, en kısa sürede sonuç veren cihazlar ve son kullanma periyodu uzun olan test kitlerinin tercih edilmesi.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerde emniyet kemeri takılma oranının ön koltukta %90 ve arka koltukta %71 olduğu tahmin edilmektedir. ETSC değerlendirmelerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde emniyet kemeri takma oranı, emniyet kemeri ikaz sisteminin tüm araçlarda zorunlu hale getirildiği 2012 yılında %99 seviyesinde olsaydı, günümüze kadar trafik kazası sonucu 900 can kaybının önlenmiş olacağı değerlendirilmektedir.
EGM Trafik Başkanlığı ve ODTÜ işbirliğinde hazırlanan 2016 tarihli, “Sürücü ve Ön Koltuk Yolcularının Emniyet Kemeri Kullanımı Türkiye Analizi; Takip Çalışması”na göre Türkiye genelinde sürücülerin %50,1’i, ön koltuk yolcularının %40,6’sı emniyet kemeri kullanmaktadır. Şehiriçinde bu oranlar sırasıyla %42,4 ve %31’dir. Aynı oranların şehirdışında sırasıyla %61,5 ve %52,2 olduğu tespit edilmiştir.
Almanya, İsveç, Birleşik Krallık ve Estonya’da ön koltukta emniyet kemeri takılması oranının %98 seviyesinde olduğu, Hırvatistan’da %61, İtalya’da %62, Sırbistan’da %74, Letonya ve Macaristan’da ise %83 olduğu değerlendirilmektedir. Arka koltukta emniyet kemeri takılma oranları konusunda ülkeler arasındaki fark daha fazladır. Almanya ve Çekya’da %98 iken, Hırvatistan’da %1’dir. Sırbistan’da arka koltukta emniyet kemeri takma oranı %7, İtalya’da %15 ve Litvanya’da %33’dür.
Arka koltukta emniyet kemeri kullanma oranı artmasına karşılık, AB ülkelerinde emniyet kemeri denetimleri öncelikli denetimler arasında olmadığından, emniyet kemeri takılmadığından kaynaklı trafik kazası ölümleri yüksek seviyededir.
Bazı ülkelerde, emniyet kemeri takılmamasının küçük bir kusur olduğu, ceza yazılmasına gerek olmadığı, sadece ceza puanı ile ilişkilendirilebileceği biçiminde bir yaklaşım mevcuttur.189
Emniyet kemeri denetimlerinin etkili, eğitim faaliyetleri ile tanıtım kampanyaları ile birlikte yürütülmesi ve iyi tanıtılması gerekmektedir.
Denetimler yılda en az üç defa yoğunlaştırılmış dönemler halinde yapılmalı ve her bir dönem en az iki hafta sürmelidir. Kazaların sıklıkla meydana geldiği yol kesimlerinde, kazanın asıl nedeninin ne olduğu önemli olmaksızın, emniyet kemeri denetimleri diğer denetimlerle kombine halde sıklıkla yapılmalıdır.190 Yapılan bilimsel araştırmalar, emniyet kemeri kullanımının, kaza sonrası araçlar içinde meydana gelen ölümleri %45, ağır yaralanmaları ise %55 oranında azalttığını ortaya koymaktadır.
Uluslararası alanda yapılan bilimsel araştırmalara göre; kazalarda emniyet kemeri takılı olan her 1.000 sürücüden sadece 12’si olay yerinde hayatını kaybederken, takmayanların 62’sinin hayatını kaybettiği ve emniyet kemerinin takılmasıyla ölüm riskinin %45 oranında azaldığı ortaya çıkmıştır.191
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78, Karayolları Trafik Yönetmelğinin 150’inci maddesi ve Ek-1 sayılı cetvelde belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat bulundurulması ve kullanılmasına ilişkin esaslar düzenlenmiştir.
Ayakta da yolcu taşıyan M2 ve M3 kategorisi Sınıf A ve Sınıf I otobüslerdeki (şehiriçi toplu taşıma araçları) sürücü ve yolcular ile ambulanslarda ayakta hizmet veren görevlilerin dışında tüm araçlarda sürücü ve yolcuların emniyet kemeri kullanma zorunluluğu bulunmaktadır. Buna göre, ülke genelinde yürütülen Emniyet Kemeri Denetimlerinin yanında, denetimlerin etkinliğinin artırılması amacıyla sabit ve ihbarlı özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
EMNİYET KEMERİ DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Emniyet Kemeri Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Emniyet kemeri denetim programlarının yaygın olarak yapılması,
2.Periyodik ve yüksek yoğunluklu emniyet kemeri denetimlerinin yapılması,
3.Emniyet kemeri kullanımında; algılanan ve gerçekleşen yakalanma riski duygusunu geliştirmek için Elektronik Denetleme Sistemleri vasıtasıyla denetimlerin yapılması,
4.Emniyet kemeri takılmaması durumunda idari yaptırımların çeşitlendirilerek uygulanması, bu kapsamda bir yıl içerisinde üç defa emniyet kemeri kullanmadığı tespit edilen sürücülerin belgelerinin geçici olarak geri alınması ve her defasında ceza miktarının kademeli olarak artırılması,
5.En kolay ve masrafsız denetim yöntemi olarak denetim noktalarında diğer trafik kurallarının denetimi için durdurulan her araçta usul olarak ön ve arka koltukta emniyet kemerinin kullanımına ilişkin denetimin yapılması,
6.Emniyet kemeri denetimlerinin özel denetim olarak sondajlama usulü ile çok sayıda araç üzerinde yapılması,
7.Emniyet kemeri uygulama denetimlerine katılan personele bu denetimlerin faydaları hakkında önceden eğitimler verilmesi,
8.2004 tarihli Avrupa Konseyi tavsiyesine bağlı olarak, emniyet kemeri kullanımı konusunda uluslararası en iyi uygulama örnekleri çerçevesinde denetimlerle birlikte en az yılda iki defa kampanyalarla destekli olarak derinlemesine 1-4 haftalık etkili ve yoğun emniyet kemeri denetimi yapılması,
9.Emniyet kemeri denetimlerinin yüksek seviyeli tanıtım faaliyetleri ve programlarla desteklenerek, yapılan denetim sonuçlarının halka duyurulması,
10.Araç içi emniyet kemeri uyarı sistemlerinin araçlarda bulunmasının sağlanması ve aracın ön konsoluna yapıştırılan kemer uyarı etiketlerinin, araçtaki insanların dikkatini çekecek şekilde üretilmesi ve aktif promosyon kampanyaları ile halka ulaştırılması,
11.Tüm resmi yazışmalarda bir yıl süreyle ortak bir emniyet kemeri logosu oluşturularak kullanımının sağlanması,
12.Emniyet kemeri kullanımının faydaları ile ilgili zaman zaman vatandaşlara bilgilendirme mesajı gönderilmesi,
13.Sosyal medyada, yazılı ve görsel basında emniyet kemeri kullanımının önemiyle ilgili gerekli bilgilendirmelerin yapılması,
14.Emniyet kemeri kullanımının önemi konusunda ulusal düzeyde bilgilendirme ve kampanyaların yapılması,
15.Güvenlik standartları çerçevesinde çocuk koruma tertibatlarının ve emniyet kemeri kullanım oranlarının farklı yol sınıfları ve yol kullanıcısı kategorilerinde yıllık bazda değerlendirilmesi,
16.Günümüz teknolojisinin ilerlemesi ile yeni üretilen araçlarda, emniyet kemeri takılmadan araçların hareket etmemesi, hareket halindeyken emniyet kemerinin çıkarılması durumunda, aracın kendisini korumaya almasını sağlayacak sistemlerin geliştirilmesi.
Araştırmalara göre; bisiklet, motorlu bisiklet ve motosikletlerde koruyucu başlık kullanımının kaza sonucu ölüm ve ağır yaralanma riskini %45 oranına kadar azaltma etkisi bulunmaktadır.192 Muhtemel trafik kazalarından korunabilmek amacıyla seyahat esnasında mutlaka koruma başlığı ve koruma gözlüğü kullanılmalıdır.
Bisiklet sürücülerinin koruyucu başlık kullanmalarının ise trafik kazalarına bağlı kafa travmalarını %25 oranında azaltma potansiyeli bulunmaktadır.193
Motosiklet ve bisiklet koruyucu başlıklarının güvenlik standartları belirlenmiş olup, özellikle yüksek hızlara ulaşabilen motosikletlerde boyun hasarlarını önleyecek şekilde tasarlanmış olan koruyucu başlıkların kullanılması zorunludur. Standart dışı olarak üretilen ve aksesuar olmaktan başka bir özelliği olmayan koruyucu başlık türlerinin piyasada dolaşımının engellenmesi faydalı görülmektedir.
Bisikletlerde koruyucu başlık kullanılmasının da küçük yaşlardan itibaren bisiklet sürücülerine standart bir uygulama olarak yerleştirilmesi önem arz etmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78, Yönetmeliğin 150’inci maddesi ve Ek-1 sayılı cetvelde belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat bulundurulması ve kullanılmasına ilişkin esaslar düzenlenmiştir.
Buna göre, ülke genelinde yürütülen Motosiklet ve Motorlu Bisiklet Denetimlerinin yanında, denetimlerin etkinliğinin artırılması amacıyla, başta kask kullanımı olmak üzere araç ve sürücülere yönelik özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
MOTOSİKLET, ELEKTRİKLİ BİSİKLET VE BİSİKLETLERDE KORUYUCU BAŞLIK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Koruyucu Başlık (Kask) Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
1.Motosiklet, motorlu bisiklet ve bisikletlerde, standartları mevzuatla belirlenen koruyucu başlık kullanımının istisnasız olarak uygulanmasının ve bisiklet sürücüleri için de uygun olan şekilde bağlanmasının zorunlu hale getirilmesi,
2.Koruyucu başlık kullanma zorunluluğunun sürücü ve varsa yolcuyu da kapsaması,
3.Denetlemelerin tüm yollarda ve tüm motor tiplerinde yapılması,
4.Koruyucu başlığın uygun şekilde bağlanmasının ve başlığın ulusal/uluslararası standartlara uygun olmasının da denetlenmesi,
5.Koruyucu başlık kullanımının elektronik denetleme sistemleriyle de denetime tabi tutulması,
6.Planlı denetimlerde söz konusu araçların yoğun olduğu bölgelerde, mevsimler de dikkate alınarak, yol kullanıcıları üzerine yoğunlaşılması,
7.Motosikletli kuryelerin trafikteki denetimlerinin yanı sıra, bünyelerinde çalıştıkları firmalar nezdinde de denetimlere tabi tutulmaları,
8.Periyodik muayenede motosiklete ait koruyucu başlığın da muayeneye tabi tutulması,
9.Sürücü eğitimlerinde, örgün ve yaygın eğitimler ve kampanyalarında; koruyucu başlık, diz ve dirsek koruma, koruyucu gözlük, eldiven, reflektif yelek giyilmesinin faydalarının anlatılması,
10.Eğitim ve kampanyalarda üretici, dağıtıcı ve perakende satıcılarla ortak projelerin geliştirilmesi, yol kullanıcıları tarafından oluşturulan kulüplerle iletişim halinde bulunularak ortak projelerin gerçekleştirilmesi,
11.Kamu hizmetlerinde kullanılan bu tür araçların ve kullanıcılarının tüm kurallara uygun davranmalarının sağlanması için ilgili kurumların da sorumluluğu paylaşmaları,
12.Motosiklet, motorlu bisiklet ve bisiklet satın alınması esnasında koruyucu başlık ile birlikte satışının da zorunlu hale getirilmesi.
Araç içi çocuk koruma sistemlerinden emniyet kemeri, çocuk koltuğu ve çocuk yükseltici aparatların kullanılmaması kaza sonucu ölüm riskini artırmaktadır. Bu ekipmanların kullanılmaması sonucunda genellikle ön kafa travmaları meydana gelmektedir.
Çocuk koruyucu tertibatları konusuyla ilgili düzenlemelerde;194,195
•Ulusal çocuk koruma tertibatları düzenlemeleri, yaş-ağırlık-boy ölçülerine veya bu faktörlerin kombinasyonuna dayalı olmalıdır.
•Belli bir yaşın altındaki veya boy uzunluğunun altındaki çocukların ön koltuğa oturmaları konusundaki düzenlemeler gözden geçirilmelidir.
•Çocuk koruma tertibatları; araç içinde bulunan belli bir yaş altındaki çocuklar ile belli bir kilo ve boyun altındaki çocuklar için emniyet kemeri ile birlikte veya emniyet kemeri yerine kullanılan koruyucu tertibatlardır. Bilimsel çalışmalar, bebeklerin ve çocukların vücut yapıları ve ağırlıkları dolayısıyla, çarpışmalarda daha fazla riske maruz kaldıklarını göstermektedir. Bu sebeple, bebekler ve çocuklar için ilave koruyucu tedbirler birçok ülkede zorunlu hale getirilmiştir.
•Çocuk koruma tertibatları ile emniyet kemeri kullanımı konusunda yapılacak kamuoyu çalışmalarının ciddi katkısı olacaktır.
•Çocuk koruma sistemlerinin kullanımı trafik kazalarında bebek (4 yaşından küçükler) ölüm oranını %80’e kadar, çocuk (8-12 yaş aralığı) ölüm oranını da%70’e kadar önlemektedir.
•Çocuk koruyucu tertibatlar, büyüklerin emniyet kemerleriyle aynı mekanizma sistemlerini kullanmaktadır.
•Çocuğun yaşına, boyuna ve kilosuna uygun çocuk koruma sisteminin kullanımı gerekmektedir; küçük bebekler için arkaya dönük koltuklar, yaşı büyük çocuklar için ise yüzü öne dönük olan koltuklar uygun olup, yaşı daha büyük olanlar için ise emniyet kemerine ulaşmayı temin edecek yükseltici oturaklar yeterlidir.
•Ön koltuğa yerleştirilen arkaya dönük bebek koltuğunun hava yastığının açılması sonucunda bebeğe zarar vermesinin önlenmesi amacıyla çalışmalar yapılmaktadır.
•Mevcut kullanım şekilleri dolayısıyla hem yetişkin hem de çocuk koruma sistemlerinin kullanımında hatalar yapılmakta ve bu hatalar da söz konusu koruyucu tertibatın koruma özelliğini zayıflatmaktadır.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150’nci maddesinde; çocuk bağlama sistemleri olmayan M1, M1G, N1, N1G, N2 ve N3 sınıfı araçlarda üç yaşın altındaki çocukların taşınamayacağı belirtilerek, 150 cm’den kısa ve 36 kg’ın altındaki çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunluluğu getirilerek, 135 cm’den uzun çocukların çocuk bağlama sistemleri yerine ön koltukta oturmamak şartıyla diğer koltuklardaki emniyet kemerlerini kullanabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Ülke genelinde yürütülen sabit denetimlerde, çocuk bağlama sistemi kullanmadığı tespit edilen araç sürücülerine mevzuatın öngördüğü yaptırımlar uygulanmakta, ayrıca konuya ilişkin olarak özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
ÇOCUK KORUMA TERTİBATLARININ DENETİMİ
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Çocuk Koruma Tertibatı Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
2.Çocuk koruma tertibatlarının emniyet kemeri ile birlikte denetime tabi tutulması,
3.Belli bir yaşın altındaki veya boy uzunluğunun altındaki çocukların ön koltukta seyahatinin engellenmesi,
4.Denetimlerde görevlendirilen polis memurlarının denetimle birlikte sürücü ve diğer yol kullanıcılarına çocuk koruma tertibatlarının faydaları ve bu ekipmanların doğru kullanımı konusunda eğitim vermeleri,
5.Çocuk koltuğu denetimleriyle ilgili iyi uygulamaların tespit edilerek denetleyici pozisyonda olan personelin bilgilendirilmesi.
Araç kullanırken sürücünün dikkatini dağıtan tüm unsurlar trafik güvenliği sorunları arasında giderek artış göstermektedir.
Yeterli veri bulunmamakla birlikte, kazaların %10-30 arasındaki nedeninin dikkati dağıtan unsurlardan meydana geldiği değerlendirilmektedir.
Araştırmalara göre, cep telefonu kullanan sürücülerin, kullanmayanlara göre 4 kat daha fazla kazaya karışma ihtimalleri mevcuttur. Dikkat dağıtan unsurlar arasında cep telefonu giderek artış gösteren bir problem alanıdır.
Yapılan bilimsel araştırmalardan, saatte 110 kilometre hızla giden bir araç sürücüsünün, aniden durması gerektiğinde, tehlikenin algılanması ve fren pedalına basıncaya kadar aracın aldığı mesafenin saniyede;
•Normal durumda 31 metre,
•Kulaklıklı (kitli) cep telefonu ile konuşuyorsa 39 metre,
•Cep telefonunu elinde tutarak konuşuyorsa 45 metre olduğu tespit edilmiştir.
Cep telefonu konusunda trafik denetiminin, yeterince tanıtımı yapılması durumunda, kazaları azaltma potansiyeli oldukça yüksektir. Sürücü dikkatini dağıtan önemli bir etmen olarak kazaların oluşmasında etkili bir risk faktörü olan cep telefonu kullanımının;196
•Sürücünün reaksiyon süresini uzattığı (özellikle frene basma algısını zayıflattığı),
•Şerit takibini zorlaştırdığı,
•Öndeki aracı takip mesafesini kısalttığı, değerlendirilmektedir.
Öte yandan, cep telefonunda mesaj yazılması veya okunması ise çok daha büyük bir risk kaynağı olduğu değerlendirilmektedir.
Ülke genelinde sabit ve seyir halinde gerçekleştirilen tüm denetimlerde cep telefonu kullandığı tespit edilen araç sürücülerine cezai işlem uygulanmakta, ayrıca konuya ilişkin ihbarlı özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
CEP TELEFONU DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Cep Telefonu Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Cep telefonu gibi sürücü dikkatini dağıtan ve çok az bir süreliğine de olsa yola ve yol çevresine odaklanmasını azaltan etkenlerin önlenmesine ilişkin düzenlemelerin yapılması,
2.Eller serbest modu dâhil olmak üzere cep telefonu kullanımının sürüş güvenliğine olabilecek olumsuz etkisinin ortadan kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin yapılması,
3.Elektronik denetleme sistemleri ve hava araçlarıyla ihbarlı ve özel denetimler yapılması,
4.Cep telefonu ve diğer elektronik cihazların sürüş güvenliğine etkisi örneklendirmeli olarak eğitim ve kampanyalarda işlenmesi, toplumsal bilinç oluşturma çalışmalarının yapılması.
Trafik lambaları, farklı istikametlerde hareket eden yol kullanıcılarının herhangi bir olumsuzluk yaşanmaksızın hareketlerinin tanzim edilmesi amacıyla kullanılan sistemler olup, 19’uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren teknik ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde şekillenerek şehiriçi ulaşımının ayrılmaz parçası olmuştur.197
Yaya güvenliği başta olmak üzere, kavşaklarda ve kesişen yol kesimlerinde araç trafiğinin düzenlenmesinde hayati önem taşıyan trafik lambalarının ve özellikle kırmızı ışığa uyumun denetlenmesinin trafik güvenliği açısından ciddi oranda önemi mevcuttur. Trafik güvenliği bakımından gelişme göstermiş bulunan ülkelerde son dönemde kırmızı ışık denetimlerinde kamera sistemlerinin yoğun olarak kullanıldığı gözlenmekte olup, Elektronik Denetleme Sistemleri vasıtasıyla yapılan kırmızı ışık denetimlerinin şehiriçindeki yaralanmalı trafik kazalarının oranının düşürülmesinde %25 ile %30 arasında etkili olduğu tespit edilmiştir.198
Şehiriçinde meydana gelen kazalar incelendiğinde, ekseriyetinin kavşaklarda meydana geldiği görülmektedir. Bu nedenle kavşaklarda ilk geçiş hakkı ve trafik ışık ve işaretlerine uyma zorunluluğu önem arz etmektedir.
Bu kapsamda, ülke genelinde yürütülen Trafik Işık ve İşaret İhlali Denetimlerinin yanında denetimlerin etkinliğinin artırılarak hız kaynaklı meydana gelen kazaların azaltılması için EDS bulunmayan kavşaklarda ihbarlı özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
KIRMIZI IŞIK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Kırmızı Işık Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Yoğun trafik hacmine sahip olan şehiriçi kavşakları ile kazaların yoğunlukla meydana geldiği tüm kavşaklarda; öncelikli olarak kazaların oluş biçimi ve yol kullanıcılarının davranışları çerçevesinde yolun yapım, bakım ve onarımından sorumlu olan birim ve trafik kaza inceleme uzmanları tarafından müştereken değerlendirilmesi sonucu gerekli çözümlerin üretilmesi,
2.Araçların kavşaklarda kontrolsüz karşılaşmasına neden olan kavşak dizaynlarının incelenerek yeniden düzenlenmesi,
3.Farklı istikametlerden hareket eden trafiğin kesiştiği noktalarda sinyalize kavşak yerine, dönel kavşakların yapımına öncelik verilmesi ve uygun kavşaklarda kavşak ortak alanı oluşturulması,
4.Kavşaklardaki yeşil ve kırmızı ışığın yanma süreleri ile kavşak kollarındaki trafiğin hacmi, sağa ve sola dönüşlerde karşıdan gelen araçlarla veya yayayla karşılaşma durumları incelenerek, mevcut trafik ışık ve işaretleri ile levhaların gözden geçirilmesi,
5.Öncelikli denetim alanı olarak, kırmızı ışık ihlali sonucu kazaların yoğunlukla meydana geldiği kavşakların seçilmesi,
6.Kırmızı ışık denetimlerinin, sinyalize kavşaklarda kasıtlı olarak kırmızı ışıkta geçme davranışını ortadan kaldırmak amacıyla ve yol kullanıcı davranışlarında değişiklik sağlamak üzere planlanması ayrıca denetim öncesi ve sonrasında yol kullanıcısı davranışlarının ölçülmesi için çalışmaların yapılması,
7.Kırmızı ışık ihlaliyle en etkin denetim yönteminin ihbarlı (seçimli) denetim yöntemi olduğundan hareketle, kırmızı ışık denetimlerinin özel denetim planlamalarına dâhil edilmesi,
8.İhlal tespit oranının yüksek olması, caydırıcılığı ve hatalara yer vermemesi nedeniyle, elektronik denetleme sistemleri ve hava araçlarıyla (helikopter, drone) denetimlere ağırlık verilmesi,
9.Kırmızı ışık denetimlerinde sabit sistemlerin yanı sıra “Denetimlerin Öngörülemezliği” prensibinin hayata geçirilmesi amacıyla, seyyar olarak kavşaklara yerleştirilebilen kamera kayıt cihazlarının da kullanılması,
10.Seyyar ve sabit kamera kayıt cihazlarıyla aynı renk, tip, ve boyuttaki modellerinin de algılanan yakalanma riskinin yükseltilmesi amacıyla, gerçeğiyle karışık olarak kullanılması,
11.Görünürlüğü yüksek ve kamu bilgilendirme çalışmalarıyla desteklenen denetim stratejilerinin uygulanması.
İnsanların yürüyüş yapmalarının fiziki olarak sağlık durumlarına katkısı olduğu kadar, çevrenin korunması gibi başka birçok alanda olumlu etkisi bulunmakta, ancak yayaların can kaybına neden olan trafik kazaları nedeniyle de sosyo-ekonomik zararlar meydana gelmektedir. Ayrıca günümüzde, daha ekonomik olması, sıkışık trafik durumunda rahat hareket edebilmesi, park sorunu oluşturmaması gibi nedenlerle motosikletler artan oranda kullanılmakta, benzeri nedenlere ilave olarak çevreci olması, fiziki kondisyonu güçlendirmesi ve ücretsiz olması gibi nedenlerle de bisiklet kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
Bu bağlamda, yayalar, bisiklet ve motosiklet kullananların trafik güvenliği bakımından daha fazla risk altında bulundukları değerlendirilmekte olup, bu grup altındaki insanlar genel olarak “İncinebilir Yol Kullanıcıları” olarak adlandırılmaktadır. Yayalar arasında çocukların, yaşlıların ve engellilerin ayrı başlıklar altında değerlendirmeye alınmaları da söz konusudur.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan çalışmalara göre, tüm trafik kazası ölümlerinin %22’sini yayalar oluşturmakta, genel olarak yetişkin erkeklerin yaya kazalarında hayatlarını kaybettiği ve yaya kazalarının da çoğunlukla geceleyin meydana geldiği değerlendirilmektedir. Yaya kazalarının ekonomik düzeyi yüksek olan ülkelerde daha çok şehir bölgelerinde, ekonomik gelir seviyesi düşük olan ülkelerde ise kırsal alanda meydana geldiği belirtilmektedir.199
Tüm karayolu trafik ölümlerinin yarısından fazlası savunmasız yol kullanıcıları olarak tanımlanan ve motorlu araçlar karşısında ciddi hiçbir güvenlik tedbiri bulunmayan yayalar, bisikletliler ve motosikletliler oluşturmaktadır.
Trafik kazasında ölenlerin;
•%26’sını yayalar ve bisiklet sürücüleri,
•%28’ini iki veya üç tekerlekli motorlu araç sürücüleri,
•%29’unu da motorlu araç içinde bulunanlar oluşturmaktadır.200
Dünya yollarında hayatını kaybedenlerin yaklaşık yarısı yayalar, bisikletliler ve motosikletlilerden oluşan “incinebilir yol kullanıcıları” dır.
İncinebilir yol kullanıcıları arasında en fazla risk taşıyanlar motosikletliler olup, bunların riski araç içindeki insanlara göre 20 kat daha fazladır. Bisiklet kullanıcıları ve yayalar ise araç içindeki insanlara oranla 7 ile 9 kat daha fazla risk taşımaktadırlar.201
İncinebilir yol kullanıcılarının korunmasına yönelik olarak yapılan çalışmalarda, özellikle hedef odaklı denetimler yapılması tavsiye edilen alanlar arasında;
•Aşırı ve uygun olmayan hız,
•Alkol veya uyuşturucu/uyarıcı madde etkisinde araç kullanılması,
•Cep telefonu ve dikkati dağıtan diğer etmenler,
•Emniyet kemeri takılmaması,
•Çocuk koruma tertibatlarının kullanılmaması,
•Motosikletlerde koruyucu başlık takılmaması,
•Yorgun ve uykusuz olarak araç kullanılması, bulunmaktadır.
26.10.2018 tarihli ve 30577 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7148 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla, 2918 sayılı Kanun’un 74’üncü maddesinde değişikliğe gidilmiştir. Buna göre, 2918 sayılı Kanunun “Yayalara ilk geçiş hakkı verilmesi” başlıklı 74’üncü maddesi; “Sürücüler, görevli bir kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere bulunan yayalara durarak ilk geçiş hakkını vermek zorundadırlar. Bu madde hükümlerine uymayan sürücüler 488 Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılırlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu doğrultuda, görevli kişi veya ışıklı trafik işareti bulunmayan ancak trafik işareti veya levhalarıyla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışları ile yaya veya okul geçitlerinde trafiğin tanzim ve düzenlenmesi ile yayaların karışmış olduğu trafik kazalarında kusur durumlarının belirlenmesinde yukarıdaki düzenleme göz önünde bulundurulmaktadır. İllerimiz trafik birimlerimizce, yaya ve okul geçitleri ile yayalara geçiş önceliği verilmesi konularında özel periyotlarla denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
YAYALAR VE DİĞER İNCİNEBİLİR YOL KULLANICILARINI KORUMAYA YÖNELİK DENETİMLER
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde, Yaya Öncelikli Trafik Anlayışına Uygun Olarak Yayaları Korumaya Yönelik Etkin, Sürekli ve Yoğun Denetimler ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Sürdürülebilir Şehiriçi Hareketlilik Planları gibi uygulamalar vasıtasıyla incinebilir yol kullanıcılarının güvenliklerinin sağlanması için asgari güvenlik kriterlerinin belirlenmesi,
2.Yol Altyapı Güvenlik Yönetimi direktifi (2008/96/EC)’nin kısmen veya tamamen AB tarafından finanse edilen yollar ile şehirlerdeki ve kırsal alanlardaki tüm anayollar için uygulanmasının sağlanması,
3.Yayaların ve bisikletlilerin yoğun olduğu veya altyapı yatırımları dolayısıyla yayaların ve bisikletlilerin yoğun olması beklenen bölgeler ile ikamet bölgelerindeki azami hızın 30 km/s olarak tespit edilmesi,
4.TEN-T’nin parçası olarak EuroVelo ağının tespit edilmesi,
5.Üretim hızı 25 km/s kadar olan ve pedal çevrilmesi yoluyla azami devamlı üretim gücü 250 W’a kadar çıkabilen pedallı motorlu bisikletlere ilişkin tanımın mevzuatta muhafaza edilmesi,
6.İncinebilir yol kullanıcısı olarak kabul edilen tüm iki tekerlekli araç ve bisiklet sürücülerinin güvenliğinin artırılması için yeterli kaynağın ayrılması,
7.Daha yüksek oranda güvenlik sağlanabilmesi amacıyla bisikletler için tasarlanan koruyucu başlıkların özelliklerinin geliştirilmesi,
8.Bisiklet kullanımından uzaklaşmaya neden olan koruyucu başlığın takılması için kullanıcıların teşvik edilmesi,
9.Yaya ve bisiklet sürücülerinin yoğun olarak bulunduğu şehir alanlarında hedef odaklı hız denetimlerinin yapılması,
10.Trafikte Yaya Önceliğinin araç sürücüleri tarafından benimsenmesi amacıyla, trafik ışığı bulunmayan kavşak giriş ve çıkışları ile yaya ve okul geçitlerinde geçiş önceliğinin yayalara verilmesine yönelik kural ihlallerinin periyodik denetlenerek beraberinde bilgilendirme kampanyalarının yürütülmesi,
11.Vatandaşlar tarafından açılmış ve yaya/araç geçişi için kullanılan illegal tehlikeli geçiş noktalarının fiziki tedbirlerle kapatılması,
12.“Güvenli Trafik Şehri” uygulamasının başlatılması ve takibi,
13.İncinebilir yol kullanıcısı ölüm oranının düşürülmesi için somut hedeflerin belirlenmesi.
Trafik güvenliğini tehdit eden trafik kazaları disiplinler arası bir sorun olup, önlenebilmeleri için yine aynı şekilde disiplinler arası ve iyi koordine edilmiş çabaları gerektirmektedir.
Trafik kazaları sonucu trafik güvenliğinin bozulmasının başlıca üç faktörü mevcuttur. Bunlar; insan, araç ve çevredir. Özellikle insan kaynaklı hatalar nedeniyle çok ciddi sonuçları olan trafik kazaları meydana gelmektedir.
Güvensiz insan davranışları olarak bilinen ve sonucu olumsuz olarak ortaya çıkan insan davranışları, bilimin inceleme konuları arasındaki yerini muhafaza etmektedir. Trafik kural ihlalinde bulunan bireyler suç sosyolojisi bağlamında, bir sapma davranışı göstermekte, normları yok saymakta ve mevzuatla yasaklanan bir yöntemle hedeflediği amaca ulaşmaya çalışmaktadır.202
UNECE tarafından söz konusu tehlikeli sürücü davranışları “Agresif Sürücü Davranışları” kategorisinde değerlendirilmektedir. Agresif sürücü davranışları, “Sabırsızlık, sıkıntı, düşmanlık veya acele nedeniyle bir sürücünün kasıtlı olarak, kendisinin veya diğer sürücülerin hayatını tehlikeye atacak şekilde araç kullanması” olarak tanımlanmaktadır.203
Yakın takip, drift, öndeki aracı hatalı geçme ve trafiği tehlikeye düşüren hareketler gibi agresif sürücü davranışları, sürücüler tarafından yapılan kural ihlalleri arasında önemli bir yer tutmaktadır.
Bazı araştırmalara göre; hareket halinde yapılan denetim yönteminde, resmi polis otosunu gören sürücü sayısı daha fazla olacağından, sürücü davranışlarının kurallara uygun hale getirilmesinde seyir halinde denetim yönteminin daha etkin olduğu belirlenmiştir. Deneysel çalışmalara göre;204
•Polisin görünürlüğünün, sürücülerin %95’inde hızı düşürme davranışı oluşturduğu,
•Sabit veya seyir halinde olduğu önemli olmaksızın, polis otosunu gören sürücünün frene bastığı,
•Hale etkisinin, sabit denetime göre seyir halinde yapılan denetimde daha uzun süre devam ettiği,
•Sürücü davranışlarının algılanan yakalanma riskiyle ilişkili olduğu sonuçlarına varılmıştır.
Araştırma sonuçlarından da anlaşılacağı üzere, uzun bir güzergah boyunca hareket eden sürücülerin davranışlarının kurallara uygun hale getirilmesi istendiğinde seyir halinde denetimin daha etkili olduğu değerlendirilmektedir.
Yakın takip, drift, öndeki aracı hatalı geçme ve benzeri trafiği tehlikeye düşüren hareketlerin denetimi ile genel caydırıcılık veya özel caydırıcılık oluşturulması sağlanabilmektedir. Örneğin, aynı yerde sürekli olarak yüksek görünürlüklü denetimlerin yapılması sürücülerin sadece o özel bölgelerde ihlallerden kaçınmalarını sağlayacaktır.
Yüksek görünürlüklü ve planlanmış trafik polis devriyelerinin radar gibi sistemlerle birlikte kullanılması ise yol kullanıcılarında denetimlerin her an her yerde yapılabileceğine dair algıyı güçlendirmektedir. Denetimlerin ne zaman ve nerede yapılacağına dair tahminde bulunulamaması daha genel bir caydırıcı etki yaratacak ve sürücüleri her nerede olurlarsa olsunlar, her zaman trafik kurallarına uygun araç kullanmak yönünde teşvik edecektir.205
26.10.2018 tarihli ve 30577 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7148 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla, 2918 sayılı Kanun’un 46 ve 67’nci maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, trafikte drift, birbiri ardına şerit değiştirmek (makas) suretiyle trafik güvenliğini tehlikeye düşüren araç ve sürücülerine uygulanan yaptırımlar ağırlaştırılmıştır.
Trafik kurallarına uymayarak trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde olumsuz ve tehlikeli davranışta bulunanlarla etkin olarak mücadele edilmesi, can ve mal emniyeti ile trafik güvenliğinin sağlanabilmesi, vatandaşlarımızın güvenlerinin sarsılmaması ve kamu otoritesinin zaafa uğratılmaması amacıyla basın yayın organları takip edilerek, trafik kurallarını ihlal ederek olumsuz hareketlerle güvenliği tehlikeye düşüren kişiler ve araçların tespitinin yapılarak gerekli işlemlerin yapılması denetleme birimlerine duyurulmuştur.
Bu kapsamda, trafik güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde araç kullandığına yönelik yazılı ve görsel medyada çıkan haberler incelenerek, araştırmalar neticesinde araç/sürücü tespit edilmesi halinde, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili maddelerinden cezai işlem uygulanarak, sürücü ruh sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti için hastaneye sevk edilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179’uncu maddesinin ikinci fıkrasında; (Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya mal varlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır) hükmü uyarınca adli işlem başlatılmaktadır.
AGRESİF SÜRÜCÜ DAVRANIŞLARINA YÖNELİK DENETİMLER
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Agresif Sürücü Davranışlarının Etkin, Sürekli ve Yoğun Denetimi ile Trafik Güvenliğine Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1. Agresif sürücülük kapsamına giren davranışları mükerrer olarak gösteren sürücülerin;
i. Sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması,
ii. Bu sürücülerin psikoteknik muayeneye tabi tutulmaları,
iii. Sürücü kursu eğitiminin yenilenmesi gibi tedbirlerin uygulanması konusunda gerekli çalışmaların yapılması,
2. Agresif sürücü davranışlarının tespiti ve cezalandırılması amacıyla elektronik denetleme sistemlerinin ve diğer teknolojik imkanların, hava araçlarının ve iha/drone sistemlerinin kullanılması,
3. Agresif sürücü davranışı olarak öne çıkan yakın takip, drift, öndeki aracı hatalı geçme ve trafiği tehlikeye düşüren diğer hareketlerin resmi ve sivil trafik ekipleri ile seyir halinde veya sabit olarak denetlenerek idari yaptırımın sürücünün durdurulması suretiyle tatbik edilmesi,
4. Trafik kolluğunun veya diğer denetim yöntemlerinin bulunmadığı yer ve zamanlarda agresif sürücülüğün tespiti amacıyla trafik kural ihlali ihbarlarının artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması,
5. Agresif sürücülüğün tespiti ve cezalandırılması amacıyla araç içi kayıt sistemlerinin kullanımının artırılması.
“Sürücülüğe Yeterlik ve Uygunluk İncelemesi” kategorisi altında ele alınan bu denetim türü hastalık, yorgunluk, uyku veya dalgınlık gibi faktörlerin trafikte güvenli araç kullanmaya etkilerinin başta yaşlı sürücüler ile ticari olarak yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücüler olmak üzere denetim altında tutulmasıdır.
Araştırmalara göre, dikkat dağınıklığı altında araç sürülmesi ve yorgunluk gibi nedenlerin narkotik, psikotropik ilaçlar ile uyuşturucu ve psikoaktif maddeler, yol ortamında görsel dikkat dağınıklığına neden olan cep telefonları ve diğer elektronik cihazlar kadar trafik güvenliği açısından riskli olduğunu ortaya koymaktadır.
Avrupa Trafik Güvenliği Gözlemevi (ERSO) tarafından hazırlanan raporlara göre;206sürücünün yorgun ve uykusuz olmasının başlıca iki nedeni arasında kişinin özel hayatında uyku düzeninin olmaması veya iş yoğunluğundan ve baskısından kaynaklanan uykusuzluk durumu sayılmaktadır. Yorgunluk ve uykusuzluğun, sürücünün dikkatini, aracı kumanda etme yeteneğini, yapmak istediği hareket ile yaptığı hareket arasındaki koordineyi ve ani gelişen durumlara karşı reaksiyonunda aksamalara neden olduğu ve özellikle vardiyalı olarak çalışan sürücülerin, profesyonel sürücülerin, genç sürücülerin ve uyku düzensizliği problemi olan sürücülerin riskinin daha fazla olduğu değerlendirilmektedir.
Aracın yoldan çıkması şeklinde olan kazalarda, sürücünün tek başına olduğu kazalarda, fren izinin olmadığı veya çok kısa olduğu kazalarda sürücünün uykusuz veya yorgun olduğunun değerlendirilmesi gerektiği ve bu tür kazaların genel olarak ölümle sonuçlandığı belirtilmektedir.
Bu nedenle, diğer risk faktörleriyle olduğu kadar yorgunluk ve uykusuzluktan kaynaklanan dikkat dağınıklığı ile de mücadele amacıyla trafik denetimlerinin yerine getirilmesi önerilmektedir.
Araç içi denetim sistemleri olan takograflar ile kamera sistemleri, çalışma sürelerine riayet edilmediğinin ve sürücünün yorgun veya uykusuz olabileceğinin hali hazırda denetiminde kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişimi ile birlikte, sürücü yorgunluğunun anlaşılmasında etkin olacağı değerlendirilen cihazların da adapte edileceği değerlendirilmektedir.
Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücülerin yol kenarı denetim noktalarında durdurularak denetlenmesi yöntemiyle son yıllarda ciddi bir ilerleme kaydedilmiştir.
Araç içi sistemlerle denetimler, yük ve yolcu taşımacılığı firmalarının sürücü yorgunluğu ile mücadele alanında daha fazla gayret göstermeleri, sürücünün aşırı ve uygun olmayacak şekilde çalıştırılmasının aynı zamanda bir iş sağlığı ve güvenliği sorunu olduğunun farkına varmaları, çalışanlar olarak sürücülerin haklarının takipçisi olmaları, bilgilendirme kampanyaları ve trafik kolluğu denetimleri bu alanda yapılabilecek başlıca çalışmalardır.
SÜRÜCÜLERİN YORGUNLUK VE UYKUSUZLUK DENETİMLERİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Sürücülerin Yorgunluk ve Uykusuzluk Denetimlerinin Etkin, Sürekli ve Yoğun olarak Yapılması ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Yük ve yolcu taşımacılığında kullanılan ana güzergâhlar üzerinde tespit edilen noktalarda yük ve yolcu taşımacılığı yapan araçların durdurularak sürücülerin yorgunluk ve uykusuzluk durumlarının incelenmesi,
2.Uzak yoldan geldiği ve uzun süreyle devamlı araç kullandığı değerlendirilen sürücülerin uygun dinlenme alanlarında ve denetim noktalarında kısa süreli mola vermelerinin/dinlendirilmelerinin sağlanması,
3.Yorgunluk denetimlerinin yapılmasına imkân veren teknolojik aletlerin araçlarda zorunlu hale getirilmesi yönünde çalışmaların yapılması.
Tek araçlı kazalarda, genel olarak sürücü dikkatini dağıtan unsurlardan olan cep telefonu kullanımı veya sürücünün sürüşe uygunluğunu etkileyen yorgunluk, alkol kullanımı gibi nedenler veya başlı başına riski artıran unsurlardan olan aşırı hız gibi faktörler rol oynamaktadır.
Tek araçlı kazaların diğer bir boyutunu da yaya kazaları oluşturmakta olup, yayalar konusu aynı zamanda İncinebilir Yol Kullanıcıları başlığı altında da ele alınmıştır.
Ticari faaliyetler kapsamında karayolunun güvenli kullanımı ise, özellikle ticari maksatla yük ve yolcu taşımacılığı başta olmak üzere, hususi ve bireysel amaçlar dışında, ticaret veya başka maksatlarla yük ve yolcu taşımalarının daha detaylı olarak ele alınmasını gerektirmiştir.
Motosikletler, motorlu bisikletler ve bisikletlerin oluşturduğu iki tekerlekli taşıtlar günümüz şartlarında gittikçe daha fazla ilgi görmekte ve motosikletler şehiriçi ve şehirdışı trafiğinde, motorlu bisikletler ile bisikletler ise şehiriçi trafiğinde artan oranda kullanılmaktadır.
Yakıt tasarrufu sağlamaları, çevreci olmaları, insanların tabiata daha yakın olmalarına yardımcı olmaları, özellikle şehiriçi kullanımda park yeri sorunu oluşturmamaları ve trafik sıkışıklığında bile rahatça ilerleyebilmeleri gibi nedenlerle tercih edildikleri değerlendirilmektedir.
Ancak, trafikte sayıları arttıkça bu araç sınıfının risk oluşturma ihtimalinin minimize edilmesi için özel olarak incelemeye tabi tutulmaları da gerekmektedir.
Avrupa Birliği ülkelerindeki kazaların oluş biçimini inceleyen bir araştırmaya göre, başka bir araç kazaya taraf olmaksızın tek bir aracın trafik kazası yapması neticesinde meydana gelen ölüm sayısı tüm trafik kazası sonucu ölüm vakalarının 1/3’ünü oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde son on yılda tek araçlı kazalarda ölenlerin sayısı %43 oranında azalmasına rağmen, söz konusu on yılda toplam can kaybı 95.000 civarındadır.
Tek araçlı ve ölümlü trafik kazalarının %60’dan fazlası yerleşim yeri dışındaki yollarda meydana gelmektedir.
Yerleşim yerleri dışındaki yollarda meydana gelen tek araçlı kazaları önlemenin en etkin yolu “altyapının iyileştirilmesi” ve “yola uygun hız sınırlarının” uygulanmasıdır.
Tek araçlı kazalarda en fazla hayatını kaybedenler sürücü dahil araç içindeki insanlar olup, bu grubu motosiklet kullanıcılarıyla kamyon ve otobüsler takip etmektedir.
Tek araçlı kazalarda tecrübesiz ve genç sürücülerin daha fazla risk altında oldukları değerlendirilmektedir. Genç sürücüler, yolun gerektirdiği manevraları yapmakta zorlanmakta veya yol yapısını yeterince değerlendiremediklerinden dolayı kaza yapmaktadır.
Tek araçlı kazalar genel olarak düz yollarda ve virajlarda meydana gelmektedir. Hollanda’da 2011’de yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre ise;
Tek araçlı kazalarda en büyük etken sürücünün dikkatinin dağılması olup bunu sırasıyla %27 ile aşırı hız, %19 ile alkol ve %17 ile yorgunluk takip etmektedir.
TEK ARAÇLI TRAFİK KAZALARIN ÖNLENMESİ İÇİN YAPILACAK DENETİMLER
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Etkin, Sürekli ve Yoğun Denetimler ile Tek Araçlı Trafik Kazalarının Önlenerek Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Tüm karayollarının güvenli sistem yaklaşımının temel ilkeleri çerçevesinde gözden geçirilmesi ve yeni yapılan yolların da bu yaklaşıma göre dizayn edilmesi,
2.2008/96/EC Sayılı “Karayolu Altyapısı Güvenlik Yönetimi” Konulu AB Direktifi’nin tüm yollarda uygulanması208,
3.Derinlemesine kaza araştırması yapmaya uygun veri tabanlarının oluşturularak araştırma ekiplerinin tam kullanımına sunulması,
4.Tek araçlı kazalar dâhil olmak üzere, ölüm ve ciddi yaralanma ile sonuçlanan tüm trafik kazalarında derinlemesine kaza araştırma çalışmalarının yapılması209,
5.“Kendini İfade Eden ve Uyumu Kolay Yollar ile Affedici Yol Çevresi” yaklaşımı çerçevesinde yolun yapısı ve çevresine ilişkin geliştirilen tedbirlerin tüm yol ağılarına tatbik edilmesi,
6.Yol kenarlarında bulunan, kaldırılması mümkün olan ve yoldan çıkma durumunda araç ile içindekiler için tehlike oluşturması mümkün olan tüm cisimlerin yol kenarlarından uzaklaştırılması, mümkün olmayan cisimlerin etrafının güvenlik bariyeri ile çevrilmesi,
7.Motosiklet kazalarının meydana gelmesine müsait olan yol kesimlerine motosiklet koruyucu uygun bariyerlerin yerleştirilmesi,
8.Belediyelerin sorumluluğunda olan yollar dahil olmak üzere, karayolu işaret ve levhalarının standardize edilmesi ve bu standartlara uygunluğun denetiminin yapılması,
9.Sürücü belgesini yeni almış ya da daha çok şehir içerisinde kısa mesafelerde araç kullanan ve tecrübesiz diye tabir edilen sürücülerin, uzun mesafeli şehirlerarası seyahatlerinde neden oldukları, tek taraflı yoldan çıkma, devrilme, savrulma ve engel cisme çarpma şeklinde kazaların önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması,
10.2009/661/EC sayılı Motorlu Taşıtların Genel Güvenliği İçin Tip-Onay Şartlarına İlişkin AB Regülasyonunun uygulanmasına ilişkin mevzuatta gerekli değişiklikler yapılarak;
i. Kapsama giren tüm yeni üretilen araçlarda Akıllı Hız Yardım Sistemi, Otonom Acil Durum Freni Sistemi ile tüm koltuklarda İleri Emniyet Kemeri İkaz Sistemlerinin zorunlu hale getirilmesi,
ii. Alkol kilitlerinin, ticari amaçla yük ve yolcu taşıyan ve kapsama giren tüm yeni üretilen araçlarda zorunlu hale getirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması,
iii. Kapsama giren tüm yeni üretilen araçlarda “Olay Veri Kayıt Cihazının” zorunlu hale getirilmesi ve bu verilerden kaza araştırmalarında istifade edilmesi.
Karayolu ağından her seviyede faydalanarak ticari faaliyetlerini yürüten tüm iş kolları ve teşekküller ile karayolu ağı üzerinde çalışma, bakım, onarım, inşaat gibi faaliyetler yürüten işletmelerin trafik güvenliğine uygun davranışlar sergilemesi gerekmektedir
Karayolu yapısı ile ilgili veya karayolu vasıtası ile faaliyetlerini sürdüren iş kolları ve teşekküller, bünyelerinde çalışanların ve kamunun trafik güvenliğini sağlamaları konusunda ahlaki ve hukuki sorumluluk taşımaktadır. Bu teşebbüslerin trafik güvenliğini daha ileri seviyelere taşımak için kaynakları ve uzmanlıkları da bulunmaktadır.
İş veya meslek gereği karayolunu kullananların trafik kazalarındaki ölümü, dünyada meydana gelen iş kazası ölümlerinin yaklaşık olarak %30’unu oluşturmakta olup, AB ülkelerinde bu oran daha da yüksektir.210 Bu nedenle, meslek ve sanatları gereği veya çalıştıkları iş kolu gereği karayolunu kullanmak zorunda olanların trafik güvenliği aynı zamanda bir “İş Sağlığı ve Güvenliği” sorununu da oluşturmaktadır.
Bu bağlamda, iş sağlığı ve güvenliği ile iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi konularında inceleme ve araştırma çalışmalarını planlamak, programlamak ve uygulanmasını sağlamak, üretilen ve ithal edilen kişisel koruyucu donanımların piyasa gözetimi ve denetimini yapmak, bu hususlarda usul ve esasları belirlemek, meslekî eğitim görenler, rehabilite edilenler, özel risk grupları ve kamu hizmetlerinde çalışanlar da dahil olmak üzere tüm çalışanların iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı korunmaları amacıyla gerekli çalışmaları yaparak tedbirlerin alınmasını sağlamak görevleri Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı birimleri tarafından yerine getirilmekte211 ve “İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi için tedbir alınmasına katkı sağlamak” hedef olarak belirlenmiştir.212
Trafik güvenliği ciddi bir iş sağlığı ve güvenliği sorunudur
Her gün binlerce insanımız işleri gereği karayollarımız üzerinde hareket halindedir. Bu insanların bir kısmı profesyonel sürücüler olup ülkenin bir noktasından başka bir noktasına yolcu veya yük taşımaktadır. İş veya meslekleri gereği karayollarımızı kullanan insanların bir kısmı da taşımacılık faaliyeti yapmayan ancak, yine iş veya meslekleri gereği müşterilerinin dükkânlarını dolaşan toptancılar, farklı yerlerde takip etmek zorunda olduğu ticari faaliyetlerini kontrol zorunluluğu bulunan ticaret erbabı, tarım alanında çalışanlar ile postacı, ambulans şoförü, itfaiye, polis gibi kamu hizmeti sunan kamu görevlileri gibi meslek grupları da ikinci grupta yer almaktadır. Tüm bu insanlar da diğer meslek kollarında çalışanlar gibi, akşam olduğunda sağ ve salim olarak evlerine ulaşmayı arzulamaktadır.
Ancak sayılan meslek gruplarında çalışanlar, diğer meslek gruplarında çalışanların oranının çok ötesinde bir oranda trafik kazalarına karışmakta veya kendileri ya da kazanın karşı tarafında bulunan insanlar ciddi zararlar görmektedir. Özellikle yük ve yolcu taşıyan araçların hacminin diğer araçlara göre daha büyük olduğu dikkate alındığında, meydana gelen kazada daha çok karşı tarafta bulunanların zarar gördüğü anlaşılmaktadır.
2021-2030 Trafik Güvenliği Strateji Belgesinin önemli ve kritik başlıklarından birisi, işleri veya meslekleri gereği karayolunu zorunlu olarak kullanan meslek gruplarının ve bu grupların karıştığı kazalara taraf olan insanların güvenliğini sağlamaktır. Problemin çözümüne katkısı olabilecek olumlu taraflar ele alındığında, çözümün çok da zor olmadığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki, tedarik zincirinde bulunan firmaların bünyelerinde çalıştırdıkları insanların güvenliklerini sağlamak istemeleri ahlaken ve hukuken doğru olan davranış tarzı olacaktır. Ayrıca, filo tarzında geniş çaplı olarak bünyelerinde motorlu araçları kullanan firmaların alacağı tedbirler, trafik kültürünün olumlu yönde gelişmesine de katkı sağlayacaktır.
Ancak şurası da bilinmektedir ki bazen bilinçsizlikten bazen de masrafları kısma düşüncesiyle bazı firmaların olumsuz bir yaklaşımla personelin trafik güvenliğini ciddiye almadıklarına ve sorumluluklarını yerine getirmediklerine şahit olunmaktadır. İş veya meslekleri gereği araç kullanmak zorunda olanların karıştığı kazaların nedenleri arasında en başta gelenler; yorgunluk, dikkatin dağılması ve araç güvenlik unsurlarındaki eksiklerdir.
Tedarik zincirini oluşturan tüm firmaların trafik güvenliğini sahiplenmesi gerekmektedir
Trafik güvenliğinin iyileştirilmesi, firma çalışanlarına yönelik trafik risklerini azaltacağından, firmalar tarafından desteklenmeli ve çalışma saati düzenlemeleri gibi firmaların alacağı ilave tedbirler ile kolaylaştırılmalıdır. Bu alanda bazı firmaların, bilinçli olarak trafik güvenliğinin sağlanması amacıyla önemli adımlar atmasına karşılık, bazı firmalar tarafından da duyarsızlıkla karşılanmaktadır.
Firmaların ve ticari amaçlı faaliyet göstermese bile motorlu araçlarla faaliyet yerine getiren dernek ve vakıflar gibi organizasyonların, gönüllü çalışma dahi yapıyor olsalar faaliyetlerinden istifade ettikleri personelin trafikteki risklerini azaltacak tedbirler almalı ve personelin trafik güvenliğiyle ilgili stratejiler üretmelidir.
Öte yandan, birçok kamu kurumunda personel servislerini kullanan çalışanlar olduğu gibi şahsi araçlarıyla işyerlerine ulaşım sağlayan bir çok personel de mevcuttur. Bu açıdan ele alındığında, kamu kurumlarının servis araçları ve çalışanlarının trafikte araç kullanmaları dolayısıyla trafik kültürünün geliştirilmesine ciddi katkılarının olacağı değerlendirilmektedir.
Ayrıca taşıma ihalesi yapan kurumlarda da iş akdine tabi olan sürücülerin trafik kurallarına uymaları için ilave şartlar konulabilmesinin yanı sıra, araç güvenliğine ilişkin düzenlemeler de talep edilebilmektedir.
Yük ve yolcu taşımacılığında, müşterinin
talebi piyasayı oluşturmakta ve arzı şekillendirmektedir. Çoğu zaman müşterinin talebi doğrultusunda taşıma faaliyetini yapan işletme zaman baskısına maruz kalmakta ve mal veya hizmeti bir an önce yetiştirme arzusuyla trafik kurallarını gözardı edebilmekte ve neticede trafik güvenliği zarar görmekte, can ve mal kaybına neden olunmaktadır. Bu nedenle, talebin sahibi olan işletmelerin, taşıyıcıyı taşıma güvenliği koşulları konusunda zorlaması her türlü denetimden daha etkilidir. Tedarik zincirinin tamamında güvenliğin aranması durumunda trafik kazaları elimine edilmiş olacaktır.
Ticari taşımacılık faaliyetleri için iş sağlığı ve güvenliği bakımından ihtiyacı karşılayacak düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır
Halihazırda ülkemizde; karayolu taşımalarını ülke ekonomisinin gerektirdiği şekilde düzenlemek, taşımada düzeni ve güvenliği sağlamak, taşımacı, acente ve taşıma işleri komisyoncuları ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği ve benzeri hizmetlerin şartlarını belirlemek, taşıma işlerinde istihdam edilenlerin niteliklerini, haklarını ve sorumluluklarını saptamak, karayolu taşımalarının, diğer taşıma sistemleri ile birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı olarak hizmet vermesini ve mevcut imkânların daha yararlı bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla yürürlüğe konulan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ve bu kanuna istinaden 08.01.2018 tarih ve 30295 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Yönetmeliği, 03.09.2004 tarih ve 25572 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolu Taşımacılık Faaliyetleri Mesleki Yeterlilik Eğitimi Yönetmeliği, 25.02.2004 tarih ve 25384 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Kamu Kurum Ve Kuruluşları Personel Servis Hizmet Yönetmeliği ile 25.10.2017 tarih ve 30221 Resmî Gazetede yayımlanan Okul Servis Araçları Yönetmeliği bulunmaktadır.
Ticari taşımacılık sektöründe kurallara uygun davranışları öne çıkaran, kural ihlallerini de sistemin dışına atan bir yaklaşıma ihtiyaç bulunmaktadır. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 6 ve 7’ nci maddelerinde taşımacının sorumluluğu ve yükümlülükleri ele alınmış olup, yukarıda bahsedilen yasal düzenlemelerde de birçok hüküm ile yolcuların ve çalışanların hakları korunmaya alınmış ve trafik kurallarına uygun olarak taşımacılığın yapılması sağlanmaya çalışılmıştır.
Ayrıca, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile ikincil mevzuatta taşımacılığa ilişkin hususlar düzenlenmiş olmakla birlikte, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda taşımacılık sektörüne ilişkin detaylı düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır.
Güvenli araçlar ve yeni teknoloji trafik kazası riskini azaltmaktadır
Birçok firmanın araç filosunda alım esnasında kredi kullanılması gibi pratik nedenlere bağlı olarak yeni üretim araçlar bulunmaktadır. Bu araçlar ekonomik ömrünü tamamlayana kadar kullanılmaya devam edilmektedir. İhale yoluyla yapılan hizmet alımlarında ise taşımada kullanılması istenen aracın koşullarına, yaşına ve yola uygunluğuna ilişkin şartlar konulabilmektedir.
Filo kiralama veya servis kiralama gibi sözleşmelerde, araçlarda Sürücü Destek Sistemi gibi ilave güvenlik donanımlarının istenmesi, teknolojik inovasyonun gelişimi açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle, teknolojik gelişmelerin trafik güvenliğine adapte edildiği tedbirlerin araçlarda talep edilmesinin trafik güvenliğine önemli katkısı bulunmaktadır.
Firmalar araçlara üretim sonrası ilave edilebilen donanımları talep ederek sektörün gelişmesine katkı sunabilir
Bu teknolojilerin ilk sırasında telematik cihazları ile araç içerisine monte edilen ve iletişim vasıtalarıyla aracın yeri, güzergahı ve hızı gibi bilgileri firmalara sunan cihazlar gelmektedir. Firmalar tarafından talep edildiği oranda sektörün gelişiminin bu taleplere bağlı olduğu gözardı edilmemelidir.
1.Yük Taşımacılığı Yapan Ağır Tonajlı Araçların Denetimi
Ağır tonajlı kamyon, çekici, tanker gibi araçların karıştıkları kazalar incelendiğinde, kazaya karışan söz konusu araçların çoğunun arka işaretlemelerinin yetersiz olduğu, arka koruma çerçevesinin bulunmadığı veya AİTM Yönetmeliğine uygun olmadığı, bu sebeple arkadan çarpmalarda, çarpan aracın öndeki ağır tonajlı aracın altına girmesi ile kaza şiddetinin ve sonucunun ağırlaştığı, bu araçların banket veya şerit üzerinde, zorunlu haller dışında, yeterli uyarıcı işaretlemeleri yapmadan duraklamada bulundukları ve park ettikleri, trafik kazalarının bir kısmının ağır taşıtların uygunsuz şerit kullanımı nedeniyle meydana geldiği değerlendirilmektedir.
Bu nedenle, şehirlerarası karayollarında yük taşımacılığı yapan araçların görünürlüğünü ve güvenliklerini artırmaya yönelik olarak, söz konusu araçlarda bulunması gereken yan ve arka koruma çerçevesi ile arka işaret levhası ve reflektör bulundurulması başta olmak üzere kazalara etken diğer trafik ihlallerini önlemek amacıyla denetimler yapılmaktadır.
Yük taşımacılığı yapan kamyon, çekici, tanker gibi araçların karıştığı kazaların başlıca nedenlerinin arkadan/yandan çarpma, yoldan çıkma ve devrilme/savrulma/takla atma şeklinde meydana geldiği, bu kaza oluş türlerine ise aşırı hızlı araç kullanma, yol şartlarına aracın hızını uydurmama, yorgun ve uykusuz araç kullanma ile sürüş sırasında konsantrasyon eksikliğinin sebep olduğu anlaşılmaktadır.
Denetimlerde özellikle; takograf kayıtları üzerinden sürücülerin başta hız ve araç kullanma süreleri incelenerek kontrol edilmektedir. Diğer taraftan, söz konusu araçların, ağır ve büyük hacimli olmaları, arka ve yan koruma çerçevesinin bulunmaması veya standartlara uygun olmaması nedeniyle, özellikle arkadan/yandan çarpma şeklindeki karıştıkları kazaların ölüm veya ağır yaralanma ile sonuçlandığı gözlenmektedir.
Ülke genelinde yürütülen Yük Taşıyan Araçlar ve Sürücüler üzerinde yapılan denetimlerde; arka koruma çerçevesi, reflektör veya ışık donanımları gibi mevzuatta belirtilen teknik şart ve donanımları sağlaması, bu araç sürücülerinin başta hız olmak üzere, araç kullanma süreleri, yükleme, uygun şeritte sürme ve diğer kurallara uymalarına yönelik genel denetimlerin yanında özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
YÜK TAŞIMACILIĞI YAPAN AĞIR TONAJLI ARAÇLARIN DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Yük Taşımacılığı Yapan Ağır Tonajlı Araçların Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Karayolu Taşıma Yönetmeliğinde ayrıntılı olarak düzenlenen ve pek çok türü olan yetki belgelerinin denetlenebilirliğinin artırılması amacıyla sadeleştirme çalışmasının yapılması,
2.Ağır tonajlı araçların otoyollar başta olmak üzere şehirlerarası karayollarında zorunlu haller dışında emniyet şeridi/banketler, şerit üzerinde duraklama yapması, park etmesi gibi nedenlerden dolayı ölüm ve ağır yaralanma ile sonuçlanan arkadan çarpma şeklinde trafik kazaları meydana geldiğinden, trafik kazalarına neden olan bu ihlallerin önlenmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması,
3.Şehirlerarası karayollarında yük taşımacılığı yapan araçların görünürlüğünü ve güvenliklerini artırmaya yönelik olarak, AİTM yönetmeliğine uygun yan ve arka koruma çerçevesi ile arka işaret levhası ve reflektörler bulundurulmasına yönelik denetimler yapılması,
4.Ağır tonajlı taşıtların 7/24 esasına göre takograf denetimlerinin yapılması yönünde gerekli tedbirlerin alınması.
Yolcu taşımacılığı yapan otobüs firmalarının yanı sıra, sivil toplum örgütleri, dernekler, okul idareleri, tur şirketleri tarafından organize edilen yaz/kış turizmi ile sportif ve kültürel aktivitelere yönelik şehirlerarası yolcu taşımacılığı faaliyetleri trafik güvenliği açısından önem taşımaktadır.
Şehirlerarası yolcu taşıyan araçların karıştıkları kazalar incelendiğinde, sürücülerin gündüz saatlerinde kavşaklara yaklaşırken hızlarını düşürmemeleri, trafik ışık, işaret ve levhalarına uymamaları, şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamaları, takip mesafesini korumamaları gibi ihlaller ile trafikte, hava ve yol koşullarında meydana gelebilecek olumsuzlukları öngörmeden araç kullandıkları, “gece saatlerinde ise ekseriyetle yorgunluk ve uykusuzluğa bağlı olarak kazaların meydana geldiği, sürücü/yolcuların emniyet kemeri kullanmamasına paralel olarak kazaların sonuçlarının da ağır olduğu, ekseriyetle kaza sonrası ağır yaralanma ve ölümle sonuçlandığı görülmektedir.”
Ayrıca, otobüs firma yöneticileri ile yapılan toplantılarla firma yönetimleri düzeyinde farkındalık faaliyetleri yapılmakta, Türkiye’nin hemen her noktasına seyahat eden şehirlerarası otobüslere sivil trafik denetim personeli görevlendirmeleri yapılarak, görevliler tarafından “sürücü ve yolcularda emniyet kemeri kullanımı, şoförlerin seyir halinde cep telefonuyla konuşması, kırmızı ışık ihlali, şoförlerin çalışma ve dinlenme sürelerine uyup uymadıkları” hususları denetlenmektedir.
Trafik kazalarının en aza indirilmesi, sürücülerinin trafik kurallarına uyma düzeylerinin daha üst seviyeye çıkarılması ve denetim faaliyetleri yoluyla yol kullanıcıları üzerindeki algılanan yakalanma risk duygusunun artırılması amacıyla, ülke genelinde yürütülen Yolcu Taşımacılığı Yapan Araçlar ve Sürücüler Terminalde Yolcu Taşımacılığı Yapan Araçlar ve Sürücüler üzerinde yapılan denetimlerin yanında şehirlerarası yolcu taşımacılık faaliyetlerinin arttığı dönemlerde özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
Şehirlerarası yolcu taşımacılığında kullanılan otobüslerin karışmış olduğu kazaların önlenmesine yönelik olarak önem arz eden karayolu güzergahlarında 7/24 esasına göre oluşturulan trafik denetim noktalarında yapılan yoğun denetimler ile o güzergahta meydana gelen başta otobüs ve diğer kazaların azaltıldığı görülmüştür.
ŞEHİRLERARASI YOLCU TAŞIMACILIĞI YAPAN OTOBÜSLERİN DENETİMİ
TRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Şehirlerarası Yolcu Taşımacılığı Yapan Otobüslerin Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan otobüslerin, 7/24 esasına göre oluşturulan denetim noktalarının artırılması ve denetimlerin kesintisiz ve kararlı bir şekilde devam ettirilmesi,
2.Terminaller arası ortak altyapı sisteminin kurularak, bilgi kayıt işlemlerinin sürekli güncel tutulması (muayene, sigortalar, şoförlerin tespiti, giriş-çıkış saatleri vs),
3.Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan otobüslerin araç plaka ve sürücü bilgilerinin oluşturulacak ortak bir sistem yoluyla izlenerek denetimlerinin yapılması,
4.Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan otobüslerin çıkış terminallerinde ve ara terminal noktalarında denetimlerinin yapılması,
5.Terminallerde, kart okuyucular vasıtasıyla sürücü kartı denetimlerinin yapılmasının sağlanması,
6.Şehirlerarası otobüslerde sivil personel görevlendirilerek hareket halinde denetim uygulamasının devam ettirilmesi,
7.Sefere çıkacak araçların muayene geçerlilik süresinin seferin tamamlanma süresinden önce biteceği durumlarda veya seferden önce muayenesinin bittiği durumlarda aracın sefere çıkışını engelleyecek tedbirlerin alınması ile ilgili mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılması.
Karayoluyla yapılacak tehlikeli madde taşımacılığı faaliyetlerinin, insan sağlığı ve diğer canlı varlıklar ile çevreye zarar vermeden güvenli, emniyetli ve düzenli bir şekilde yürütülmesi ve bu faaliyetlerde yer alan gönderenlerin, alıcıların, dolduranların, yükleyenlerin, boşaltanların, paketleyenlerin, tank/konteyner/portatif tank işletmecilerinin, taşımacıların ve tehlikeli maddeleri taşıyan her türlü taşıt sürücülerinin sorumluluk ve yükümlülüklerinin denetlenmesi önem arz etmektedir.
24.04.2019 tarih ve 30754 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik kapsamında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yetkili personeli ile trafik kolluğu ve trafik polisinin görev alanı dışında kalan yerlerde rütbeli jandarma personeli tehlikeli madde taşıyan araçların denetimi ile yetkili kılınmıştır.
Denetim yetkisi Yönetmeliğe göre kurs almış personel tarafından yerine getirilmektedir.
3.Tehlikeli Madde Taşıyan Araçların Denetimi (ADR)
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Tehlikeli Madde Taşıyan Araçların (ADR) Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Tehlikeli madde taşıyan araçların denetiminde görevlendirilmek üzere; ilgili kurum ve kuruluşlardaki yeteri kadar personele eğitim verilerek ortak denetimlerin yapılması,
2.Güzergah üzerinde tehlikeli madde taşıyan araçların denetimine uygun denetleme cepleri ve güvenliği artırılmış park alanları oluşturulmasına yönelik çalışmaların yapılması,
3.Ulusal ve uluslararası mevzuata ve usulüne uygun denetimler yapılarak trafik güvenliği açısından tehlikeli madde taşıyan araçların risk olma kapasitelerinin ortadan kaldırılması.
Şehiriçi kamu ve özel kurum ve kuruluşların personel servis taşımacılığı, özel kişilere ait personel servis taşımacılığı, turizm servis taşımacılığı, firmalara ait ücretsiz servis taşımacılığı gibi birçok iş kolunda çalışmakta olan personelin şehiriçi taşımacılığında servis araçları tarafından taşımaları yapılmaktadır.
Söz konusu servis araçlarının faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler belediyeler tarafından yapılmaktadır. Ancak trafik güvenliğini ilgilendiren hususlarla ilgili trafik kolluğunun denetim faaliyetlerinin yerine getirilmesi gerekmektedir.
Şehiriçi ve şehirlerarası karayollarında özel veya kamuya ait işletme, fabrikalara personel, işçi taşıyan araçların trafik kazalarına karışmalarının önlenmesi amacıyla araçların teknik yeterliliklerinin, yetki ve izin belgelerinin kontrolleri yapılmaktadır. Yerleşim yeri içerisinde toplu taşıma araç sürücülerinin, başta seyir halinde cep telefonu kullanımı ile kırmızı ışık ihlali olmak üzere, trafik işaret levhaları ve yer işaretlemeleriyle gösterilen yaya geçitlerinin bulunduğu karayolu kesimlerinde araçlarının hızını düşürmedikleri, yolcu indirme ve bindirme kurallarına uymadıkları, taşıma sınırı üzerinde yolcu almaları nedeniyle, trafik güvenliğini tehlikeye düşürdükleri gözlemlenmektedir.
Söz konusu araç şoförlerinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun sırasıyla; 65/1-a, 78/1-a, 58, 73, 47/1-b, 51 maddelerinin ihlal edilmesi yukarıda yer alan tespitleri doğrular niteliktedir. Bu araç sürücülerinin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesi “kaldırıma çarpma, arkadan çarpma, karşı istikamete geçerek çarpışma, durakta bekleyen veya yaya yolu üzerindeki yayalara çarpma vb.” şekilde trafik kazalarına karıştıkları bilinmektedir.
Bu kapsamda; trafik güvenliğinin sağlanması, trafik kazalarının en aza indirilmesi ve denetim faaliyetleri yoluyla sürücüler üzerindeki algılanan yakalanma risk duygusunun artırılması amacıyla özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
SERVİS ARAÇLARININ DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Servis Araçlarının Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
Teknolojinin ve teknik ilerlemelerin ulaşım sektörüne ve araçların gelişimine çeşitli şekillerde katkısı olmaktadır. Yakın zamana kadar motosiklet ve bisikletin hakim olduğu iki tekerlekli ulaşım araçları grubu, teknolojideki gelişmelere dayalı olarak değişime uğramış ve çeşitlilik göstermiştir. Elektrikli motorların klasik vasıtalara adaptasyonu ve elektrik kaynaklı olarak hareket edebilen yeni vasıtaların üretilmesi ile birlikte karayollarımızda görmeye alışık olduğumuzun dışında yeni “İki Tekerlekli Motorlu Araçlar” olarak da adlandırılan bir sınıfın popülaritesi artmaya başlamıştır.213
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun tanımların bulunduğu 3’üncü maddesinde bu gelişme çerçevesinde 12.07.2013 tarih ve 6495 sayılı kanunla değişiklik yapılarak bisiklet tanımı ile motorlu bisiklet (moped) tanımı güncellenmiştir;
Bu güncellemeler çerçevesinde tanımlama ya göre, azami sürekli anma gücü 0,25 kW’ı geçmeyen, hızlandıkça gücü düşen ve hızı en fazla 25 km/s ulaştıktan sonra veya pedal çevrilmeye ara verildikten hemen sonra gücü tamamen kesilen motorlu bisikletler de “Bisiklet” tanımına dahil edilmiş, aynı şekilde “Motorlu Bisiklet (Moped)” tanımı da güncellenerek azami hızı saatte 45 km’yi içten yanmalı motorlu ise silindir hacmi 50 cm3’ü, elektrik motorlu ise azami sürekli nominal güç çıkışı 4 kW’ı geçmeyen iki veya üç tekerlekli taşıtlar ile aynı özelliklere sahip net ağırlığı 350 kg’ı aşmayan dört tekerlekli motorlu taşıtlar olarak tanımlanmış ve elektrik ile çalışanların net ağırlıklarının hesaplanmasında batarya ağırlıklarının dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır.
Uluslararası literatürde ise yeni bir ulaşım alternatifi oluşturan “Motorlu İki Tekerlekliler”in grubunda insan adale gücüyle hareket eden bisiklet dışında kalan motosikletler, mopedler ve scooter olarak adlandırılan ulaşım vasıtaları ifade edilmektedir. Dünyada henüz söz konusu grupla ilgili oluşturulmuş bir tanım birliği mevcut değildir.
Yakın zamana kadar, iki tekerlekli motorlu araç kullanıcılarının incinebilir yol kullanıcısı olup olmadığına ilişkin tartışmalar süregelmiştir. Bunun altında yatan neden bu gruba giren yol kullanıcılarının da yayalara ve bisikletlilere karşı tehdit oluşturmasıdır. Günümüz literatüründe, Motorlu iki tekerleklilerin dahil edildiği durumlarda genel olarak “Korunmasız Yol Kullanıcıları” ifadesinin kullanıldığı, sadece yayalar ile bisikletliler kastedildiğinde ise “İncinebilir Yol Kullanıcıları” teriminin kullanıldığı görülmektedir. Motosiklet sürücülerinin koruyucu başlık (kask) ve koruyucu kıyafet kullanıyor olmaları bu sürücü grubunu araçlara karşı tam korumalı hale getirmemektedir. Nedeni ise, bu grubun korunması için araç kaportası ve emniyet kemeri gibi araç içindekilerin sahip olduğu koruma tertibatlarının motosikletlerde bulunmaması, buna karşılık kullandıkları motosikletlerin çok yüksek hızlarda hareket etme kapasitesinin bulunması dolayısıyla hayatlarının daha büyük risk altına girmesidir.
İki tekerlekli motorlu araçlar için tip onayı çalışmalarına ilişkin süreç devam etmektedir
22.08.2015 tarih ve 29453 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İki veya Üç Tekerlekli Motorlu Araçların ve Dört Tekerlekli Motosikletlerin Tip Onayı ve Piyasa Gözetimi ve Denetimi Hakkında Yönetmelik (AB/168/2013)” bu alandaki mevzuatı düzenlemektedir.
Sürücülerin sürüş yeteneklerinin artırılması
Motosikletlerin kullanılması ve güvenliği tamamıyla sürücüsünün yeteneklerine, eğitimine, tecrübesine ve sürüş davranışlarına bağlıdır. Bu bakımdan diğer araçlara göre daha riskli olduğu bilinen motosiklet sürücülerinin eğitim ve belgelendirilme aşamalarında hassasiyetle davranılması gerekmektedir. Bu amaçla temel eğitim ve tekrarlama/güncelleme eğitimlerinin motosiklet sürücüleri için uygulanması gerekmektedir. Eğitim içinde derecelendirmeler yapılarak belli bir seviyeye kadar olan eğitim ile sürülebilecek motosikletlerin motor hacmine sınırlandırma getirilmesi gibi uygulamalar tavsiye edilmektedir.
Motosikletlerin görünürlüklerinin yetersiz olması, diğer yol kullanıcılarının motosikletlerin hızı konusunda yeterli algı sahibi olmaması, motosikletlerin çok kısa mesafelerde üst düzeyde hıza ulaşabilmesi ve yüksek hızda yapılan en küçük hatanın ölümcül sonuçlarının olması gibi nedenlerden dolayı motosikletlerin özel usullere tabi tutulması normal karşılanmalıdır.
Eğitimin aşamalara ayrılması konusunda Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanan “Motosiklet Eğitimi Birinci Seviye Eğitim Kılavuzu” örnek alınarak benzer çalışmaların yapılması mümkündür.214
İki tekerlekli motorlu araçların kullanıcılarına güvenli bir çevrenin sunulması
İki tekerlekli motorlu araçların karıştığı birçok kazada altyapı iyileştirmelerinin gerekli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu konuda birçok kılavuz ve kaynak çalışması literatürde mevcuttur. Yolun dizaynı, yapımı ve bakımı aşamalarında özellikle kaydırmayan yol yüzeyi tasarımının ve yol kenarı elemanlarının ve yapılarının iki tekerlekli motorlu araçları koruyacak şekilde yapılması önem arz etmektedir.
Avrupa Yol Değerlendirme Programı (EuroRAP)’nın karayollarının değerlendirilmesinde iki tekerlekli motorlu araçlara ilişkin risk değerlendirmelerine ve performans izleme kriterlerine yer vermesi memnuniyetle karşılanmaktadır.215
Ülkemizde son yıllarda motosiklet ve motorlu bisiklet sayısı ile kullanımı hızla artmakta olup, bu araçlar tescilli araç sayısının %14.6’sını teşkil etmekte, kazaya karışan araçların ise %18.8’ini bu tür araçlar oluşturmaktadır.
Trafik kazalarının en aza indirilmesi, sürücülerinin trafik kurallarına uyma düzeylerinin daha üst seviyeye çıkarılması ve denetim faaliyetleri yoluyla yol kullanıcıları üzerindeki algılanan yakalanma risk duygusunun artırılması amacıyla; ülke genelinde Motosiklet ve Motorlu Bisikletlere yönelik yürütülen genel denetimlerin yanında özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir.
Denetimlerde;
Geçerli sigorta, fenni muayene, sürücü ve araç tescil belgeleri ile tescil plakalarının mevzuatta belirtilen standartlarda ve araç üzerinde uygunluğu ile çalıntı kaydı PolNet bilgisayar kayıtları,
Özellikle araç plakalarının görünürlüğü ile üzerinde (silinti, kazıntı, kirletme, kapatma, tahribat) yapılması ve ışık donanımı gibi hususlara,
Servis freni, lastikleri ve ışık donanımı başta olmak üzere teknik şartlara uygunluğu (çevreyi rahatsız edecek şekilde abarth egzoz, harici ses sistemi, vb.)
Sürücülerin koruma başlığı (kask) ve gözlüğü yolcuların koruma başlığı (kask) kullanımı, hususları kontrol edilmektedir.
MOTOSİKLETLER, MOTORLU BİSİKLETLER VE BİSİKLETLER
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Motosikletler, Motorlu Bisikletler ve Bisikletlerin Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Karayolu Altyapısı Güvenlik Yönetimi Hakkında Yönetmelik kapsamında yapılan karayolu altyapı güvenliği çalışmalarında, motosiklet dostu koruma bariyerlerinin yapılması gibi iki tekerlekli motorlu araçların trafik güvenliğine yönelik ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması,
2.Karayolu yüzeyinin mümkün olan en yüksek oranda tutuş sağlaması ve kaydırmaması için düzenli olarak bakımının yapılması,
3.Virajlar ve kavşaklar başta olmak üzere yol dizaynının motorlu iki tekerlekli kullanıcılarına uygun hale getirilmesi, görüş açısının geniş olmasına ve levhalandırmaya özen gösterilmesi,
4.Karayolu yapısı çevresinde bulunan ve yola taşan cisimlerin motorlu iki tekerleklilerin yolu güvenli olarak kullanımını engellemeyecek duruma getirilmesi,
5.Koruyucu kıyafetler ve donanım için ilgili uluslararası mevzuat çerçevesinde zorunlu asgari şartların getirilmesi,
6.Motosiklet satın alanlara koruyucu başlık takılmasının önemi ve doğru takma şekliyle ilgili bilgi verilmesi, kampanyalar düzenlenmesi,
7.Bu tür taşıtların satışlarında koruyucu başlık alımının zorunlu hale getirilmesi,
8.Motosikletli yol kullanıcıları tarafından koruyucu başlık kullanılmasının ve tescil plakalarının araç üzerinde usulüne uygun takılı olduğunun ve okunabilirliklerinin denetimi,
9.Motorlu iki tekerleklilerde kullanılmak üzere Akıllı Denge Sisteminin geliştirilmesi için gerekli araştırma çalışmaların yapılması,
10.Araç ve motosiklet sürücülerinin bu araçları sürme yeteneğinin geliştirilmesi için eğitim çalışmaları yapılması; bu çalışmaların kaza önleme, risk değerlendirme, araç kontrolü konularına, sürücü adaylarının eğitiminin korunmasız yol kullanıcılarının görecekleri zarara odaklanması ve sürüş esnasında “İncinebilir yol kullanıcılarına dikkat!” kuralını içselleştirmelerinin sağlanması,
11.Motosiklet sürücülerinin yapmış oldukları trafik ihlallerinde plakalarının arka kısımda takılı olması nedeniyle, bazı denetim türlerinde aracın tescil plakasının tespitindeki sorunların giderilmesi için tescil plakalarının denetleyiciler tarafından görünürlüğünün ve Elektronik Denetleme Sistemleri tarafından algılanarak okunabilmesinin sağlanması,
12.Trafik ekiplerinin; bu tür araçlar üzerinde denetimleri sabit olmakla beraber özellikle seyir halinde ve sivil ekiplerle ortak denetimler yapılması,
13.Kamu hizmetlerinde kullanılan bu tür araçların ve kullanıcılarının tüm kurallara uygun olmalarının sağlanması için kurumları tarafından denetlenerek sorumluluğu paylaşmaları,
14.Motosikletli kuryelerin trafikteki denetimlerinin yanı sıra, bünyelerinde çalıştıkları firmalar nezdinde de denetimlere tabi tutulmaları,
15.Motosikletli kuryelerin iş sağlığı ve güvenliği boyutunun ilgili kurumların mevzuatında düzenlenmesi ve yine ilgili kurumların denetim elemanları tarafından denetimlere tabi tutulması,
16.Motosikletli kuryelerin kullandıkları motosikletlerin alanda ani denetimlerinin çalıştırılmakta oldukları firmalar bünyesinde yapılması ve bu denetimlerde kurye taşımacılığı için sonradan ilave edildiği tespit edilen ve tip onayına uygun olmayan taşıma kutularının aynı zamanda trafik güvenliğine de risk oluşturmaları nedeniyle tedbirlerinin alınmasının sağlanması,
17.Motosiklet ve motorlu bisiklet kazalarıyla ilgili toplumsal bilincin oluşturulması için kamu spotu filmlerinin hazırlanması ve ulusal medyada paylaşılması,
18.Motorlu bisikletlere (moped) zorunlu mali sorumluluk sigortası şartı getirilmesi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan 2004 tarihli Dünya Trafik Güvenliği Raporu ile birlikte, trafik güvenliğinde dikkat çekmeyen birçok risk unsuru detaylı incelemeye tabi tutulmuştur. Trafik kazalarının meydana gelmesinde önemli unsurlardan birisi de mevsim ve bölge şartlarına göre değişen ağırlıkta trafik kazalarının nedenleri arasında bulunan tarım araçlarının ve traktörlerin karayolunu kullanımları sırasında meydana gelen trafik kazalarıdır.
Tarım araçları ve traktörlerin trafik kazasına karışmalarının ana nedenleri; araç, sürücü ve yolun altyapısı başlıklarında ele alınmıştır. Yapılan çalışmalara göre;216
Araçtan kaynaklanan unsurlar arasında; traktörlerin ve tarım araçlarının görüş açılarının sınırlı olması, görünürlüklerinin düşük olması, genişliklerinin diğer araçlardan farklı olması ve yapıları gereği yeterince koruyucu unsur bulunmaması ve metal aksamlarının yoğunluğu nedeniyle kaza şiddetinin artmasıdır.
Tarım araçlarının ve traktörlerin kazalara karışmalarının diğer bir nedeni olarak sürücü faktörü öne çıkmaktadır. Bu araçların sürücüleri genel olarak; risk algısı ve risklerin kabulü açısından diğer araç sürücüleri ile aynı durumda değillerdir. Bu araçların sınırlı hızları nedeniyle manevra kabiliyetleri düşük seviyede olup sürücülerinin korunması için yeterli tertibat da traktörlerde ve tarım araçlarında bulunmamaktadır. Ayrıca, bu araçların tasarım hızlarının düşük olması ve boyutları nedeniyle aynı yolu kullanan diğer yol kullanıcıları tarafından hızlarının tahmin edilmesi ve öngörülü sürüş yapılması imkanı azalmaktadır.
Tarım araçlarının ve traktörlerin yolun altyapısı bakımından incelenmesinde de; yol dizaynının bu araçlara uygun olmaması nedeniyle yolun yapısına zarar vermeleri sonucu diğer yol kullanıcıları açısından potansiyel risk doğurdukları değerlendirilmektedir.
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi (UNECE) ve Almanya Sigortalar Birliği’nin (GDV) yaptığı bir araştırmaya göre traktör kazalarının en fazla;
Traktörün dönüş manevrası yaptığı sırada (dönüş kazalarının %75’i sola dönüşlerde), akan trafikte hareket halindeyken, kavşaklarda, duran araçlara çarpma şeklinde, tek taraflı olarak ve yaya kazası sırası ile meydana geldiği değerlendirilmiştir.
Mevsimsel koşullara bağlı olarak, günün ilk saatleri ile akşam saatlerinde kırsal kesimlerde tarımsal faaliyetlerde kullanılan traktörlerin ve diğer tarım araçlarının yoğun bir şekilde karayolunda seyrettiği gözlenmektedir.217
Ülkemizdeki araç profiline bakıldığında toplam motorlu taşıtların %8,2’sini traktörlerin oluşturduğu, bunların büyük bir kısmının zorunlu sigortasının ve fenni muayenesinin bulunmadığı bilinen bir gerçektir.
Traktörlerin yılın sadece belirli dönemlerinde trafikte bulunmaları ve çoğunlukla köylerde/kırsal bölgelerde faaliyet yürütmelerine bağlı olarak araç sahiplerinin ve sürücülerinin önceliklerinin farklı olması nedeniyle trafik güvenliğine yeterince önem vermemeleri bu oranların yüksek olmasına neden olmaktadır.
Bu düşünceyi destekler nitelikte traktörlerle yürütülen zirai faaliyetler öncesi ve sonrasında ikamet yerlerine traktörler üzerinde günübirlik gidip gelindiği, traktör arkasına takılan gereçler ile şehirlerarası karayoluna kontrollü/kontrolsüz giriş-çıkış yapıldığı, başta ışık ve diğer teknik donanımları eksik veya bulunmayan traktörlerin gün bitiminde gece seyrettiği, sonuç olarak eksiklikleri veya yapıları itibariyla diğer sürücülerce fark edilme ve görülmelerinin sınırlı düzeyde olmaları nedeniyle karayolu trafik güvenliğini olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır.
Trafik kazalarının en aza indirilmesi, sürücülerinin trafik kurallarına uyma düzeylerinin daha üst seviyeye çıkarılması ve denetim faaliyetleri yoluyla yol kullanıcıları üzerindeki algılanan yakalanma risk duygusunun artırılması amacıyla; ülke genelinde mevsimsel olarak tarımsal faaliyetlerin arttığı dönemlerde özel denetimler planlanarak gerçekleştirilmektedir. Denetimlerde;
Sürücülerin sürücü belgelerinin yanı sıra araçların geçerli fenni muayene ve sigortalarının bulunup bulunmadığı,
Ön ve arka ışık donanımları ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin Ek 1 sayılı cetvelde yer alan römork arka işaret levhaları ile flaşörlü, yanıp sönen, sarı ışıklı, dönerli, uyarı lambasının belirtilen standartlarda olup olmadığı,
Traktör römorkları ve bağlantı ekipmanlarının mevzuatta yer aldığı üzere uygunsuz şekilde yükleme yapılıp yapılmadığı hususları başta olmak üzere titizlikle kontrol edilmektedir.
TRAKTÖR VE DİĞER TARIM ARAÇLARININ DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Traktörlerin, Diğer Tarım Araçlarının ve Makinelerin Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Tarımsal faaliyetlerin yapıldığı bölgelerden geçen karayolu kesimlerinde;
i. En sağ şeridin tarım makinelerine ayrılarak bu şeridin tarım makinelerine uygun genişlikte olması,
ii. Tarla, köy yolu, şantiye gibi sağa dönüş gerektiren yol kesimlerinde katılım ve ayrılım açılarının geniş olarak yapılması,
iii. Bu bölgelerdeki yol kesimlerinin orta refüjlerine traktörlerin kontrol dışı karşıya geçişlerinin önlenmesi için tedbirlerin alınması,
iv. Dönüş alanlarında görüşü engelleyen ağaç, çalı, yapı gibi unsurların kaldırılması
2.Turistik amaçlarla, gezi veya seyahat için traktörlerin ve tarım araçlarının yoğun olduğu bölgelerde seyreden yol kullanıcılarının uyarılmaları için gerekli yatay ve düşey işaretlemelerin yapılması,
3.Tarım araçlarının kullanımından kaynaklı zarar görmesi nedeniyle yol yapısının sık sık kontrol edilerek, diğer yol kullanıcılarının kaza yapmasına potansiyel oluşturanların bakım ve onarımının yapılması,
4.Tarım araçlarının ve traktörlerin yoğun olduğu bölgelerdeki karayollarının aydınlatmalarının güçlendirilmesi,
5.Traktörlerin görünürlüğünün artırılması amacıyla; traktörlere ve römorkla çekilir tip uygun elektrik tesisatının yapılması,
6.Traktörlerde ve traktörlere bağlanan römorklardaki ışıkların ve reflektif parçaları sayısının ve miktarının artırılması suretiyle görünürlüklerinin artırılması,
7.Diğer çekilebilir tipteki makinelerin traktörle birlikte kullanımı sırasında sürücüler tarafından görülmesini sağlayacak yansıtıcı işaretlerin veya levhaların kullanılması,
8.Çarpışma şeklinde meydana gelen kazalarda, çarpan otomobilin traktörün ve çekilen römorkun altına girmesinin önlenmesi için, ilgili uluslararası tip onay mevzuatı çerçevesinde traktörün arka kısmına ve römorkun yanlarına ve arka kısmına aparat takılması,
9.Geri gidiş esnasında meydana gelen kazaların önlenmesi için görüntülü veya sesli ikaz aparatlarının adapte edilmesi,
10.Yeni üretilen traktörlerin ciddi hızlara ulaşabilme kapasiteleri bulunduğundan, otomobillerde olduğu gibi bu araçlarda da ilgili uluslararası tip onay mevzuatı çerçevesinde Kilitleme Önleyici Fren Sisteminin (ABS) bulunması,
11.Traktörlerin tarım sezonunun başlamasından önce ve tarım sezonunun bitiminde ışık, reflektör gibi aksamları bakımından bulundukları yerlerde, kasabalarda, köylerde tarım müdürlükleriyle koordineli olarak trafik güvenliğine yönelik bilgilendirme faaliyetleri ile birlikte denetimlerinin yapılarak uygunsuzluklarının giderilmesi,
12.Traktör ve tarım araçlarının yoğun olduğu bölgelerde ve zamanlarda bu araçlara ve sürücülerine yönelik hedef odaklı denetimlerin yapılması,
13.Römorklar takıldığı traktörlerin plakasını taşıyabildiğinden dolayı takıldığı traktörle beraber periyodik muayeneye de tabi tutulmaları,
14.Traktörlerin rutin muayenelerinin yanı sıra, kullanıldıkları köy ve kasabalarda da yılda en az bir defa alanda ani muayenelerinin mahalli birimler, il ve ilçe tarım müdürlükleri, kooperatifler ile birlikte işbirliği halinde yapılması,
15.Özellikle genç traktör sürücülerinin traktör sürme yeteneklerinin geliştirilmesi için köylerde ve kasabalarda güvenli traktör sürme eğitiminin verilmesi.
Trafik denetimlerinin başlıca hedefi yol kullanıcılarında uyum davranışının geliştirilmesi olup, insanın maddi varlığına gelebilecek her türlü bedeni zararlar ile malvarlığına tehdit oluşturabilecek her türlü zararlı hareketlerin bertaraf edilmesi gerekmektedir.
Yıllara göre değişim göstermekle birlikte, 2020 yılı itibariyla Karayolları Genel Müdürlüğü envanterinde bulunan;
3.060 km otoyol,
31.006 km devlet yolu,
34.185 km il yolları olmak üzere 68.251 km yol ağı bulunmaktadır. Ayrıca; köy yollarının toplam uzunluğu 182.500 km’dir.
Bu yolların büyük bir kısmı Yıllık Ortalama Günlük Trafik Değerleri açısından önem arz etmekte olup, 01.01.2020 itibariyla devlet yollarının trafik hacim haritası aşağıda bulunmaktadır;218
Şekil: Devlet Yolları Trafik Hacim Haritası (2019)
Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol); özellikle transit trafiğe tahsis edilen, belirli yerler ve şartlar dışında giriş ve çıkışın yasaklandığı, yaya, hayvan ve motorsuz araçların giremediği, ancak izin verilen motorlu araçların yararlandığı ve trafiğin özel kontrole tabi tutulduğu karayoludur.
Otoyollar, yüksek standartlara sahip, trafik seyrinde asgari hız sınırlaması uygulanan, seyahat hızı yüksek ve üzerinde erişme kontrolünün uygulandığı karayolları olma özelliğini de taşımaktadır. Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda 01.01.2020 tarihi itibariyla 3.060 km otoyol bulunmakta olup, bu miktara Yap-İşlet-Devret ile yapılıp hizmete açılan otoyollar dâhildir.
Otoyolların temel özellikleri arasında altyapı ve yol çevresinin belli nitelikleri taşıması, hız alt ve üst limitlerinin bulunması, tüm araç cinslerinin bu yollara girişinin mümkün olmaması, bisiklet ve yayaların bu yol kesimlerine girişlerinin yasak olması sayılabilir. Ayrıca, en önemli özelliklerinden birisi de belli bir hızda akan trafik ile incinebilir yol kullanıcılarının bir arada bulunmamasıdır. Bu niteliği ile otoyollar trafik güvenliği açısından enterne bir alan oluşturarak azami güvenlik sağlayan yol kesimleridir.
Ülkemizde, yol kenarı trafik denetimleri ile beraber 1 Temmuz 2017 tarihinden itibaren Karayolları Genel Müdürlüğüne ait ücret toplama sistemlerinin kurulu bulunduğu 2.155 km uzunluktaki otoyollarda, araçların otoyollarda giriş yaptığı HGS/OGS noktası ile çıkış yaptığı HGS/OGS noktası arasında kat etmiş olduğu mesafe ve süre bilgilerinden araçların ortalama hızlarının tespit edilmesi suretiyle denetimlere başlanmıştır. Otoyol Ortalama Hız İhlal Tespit Sistemi ile hıza bağlı trafik kazalarında ciddi oranda düşüş sağlanmıştır.
Uluslararası kuruluşlar tarafından yürütülen projelerde, otoyolları yüksek hızda kullanan motosikletlerin yoldan çıkma şeklinde kazalara karışmaları durumunda motosiklette bulunanların kenar bariyerlerine çarparak zarar görmelerinin önlenmesi için çarpma durumunda motosiklette bulunanlara zarar vermeyecek “Motosiklet Dostu Bariyer” yapısının kullanımının tavsiye edildiği görülmektedir.
OTOYOLLARDA TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Otoyollarda Etkin, Sürekli ve Yoğun Olarak Trafik Denetimlerinin Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Otoyollar dahil olmak üzere tüm yollarda 2008/96/EC sayılı direktifin uygulamaya konulması,
2.Otoyolların yakın çevresinde, kaza durumunda insanlara zarar vermesi muhtemel tüm fiziki engellerin ortadan kaldırılması ve mümkün olmayan yerlerde ise bu cisimlere erişimi engelleyen bariyerlerin yerleştirilmesi,
3.Ortalama Hız İhlal Tespit Sistemine göre mevcut otoyollarda kurulu bulunan Elektronik Denetleme Sistemlerinin uygulamasının Yap İşlet Devret (YİD) sistemiyle yapılan diğer otoyollarda da faaliyete geçirilerek hız denetimlerinin yapılması,
4.İyi uygulama örnekleri çerçevesinde ortalama hız denetleme sistemlerinin tüm otoyollarda hizmete sokulması,
5.Motosiklet kazalarının yoğun olduğu bölgelerdeki otoyollarda motosiklet dostu bariyerlerin yapılması,
6.Takip mesafesi denetimlerinin otoyollar ile tünel içlerinde artırılması,
7.Yayaların ve yaban hayvanlarının otoyollara girmesini engellemek üzere gerekli mühendislik çözümlerinin devreye sokulması.
Devlet Yolları; belediyeler veya diğer kurumların sorumluluğunda bulunan yollar dışında kalan ve transit trafiği illere, limanlara, tersanelere, havaalanlarına, demiryolu istasyonlarına, sınır kapılarına kesintisiz olarak ulaştıran ana karayollarıdır.
Yapılan analizlere göre; ölümlü ve yaralanmalı kazaların yaz mevsiminde kış mevsimine göre önemli ölçüde artış gösterdiği, havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte tatil beldelerine yönelen insanların özellikle şehirlerarası yollarda bir trafik yoğunluğu meydana getirdiği, yine mevsim önemi olmaksızın bayramlar gibi uzun süreli tatillerin yapılmasına imkân veren zaman dilimlerinde de özellikle şehirlerarası devlet karayolları üzerinde trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm ve yaralanmalarda artışların meydana geldiği görülmektedir. Bu kazaların önlenmesi amacıyla özellikle denetim birimlerince gece ve gündüz aralıksız olarak hususi ve ticari araçların denetimleri yerine getirilmiş ve trafik kazalarının azaltılmasında ciddi bir mesafe kat edilmiştir.
01.01.2020 tarihi itibariyla devlet yollarının toplam uzunluğu 31.006 km olup bunun 17.991 km’si asfalt betonu, 12.654 km’si sathi kaplama, 56 km’si parke, 27 km’si stabilize ve 278 km’si de diğer yol durumundadır.219 Yine 2019 yılı Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki devlet yollarımızdaki Taşıt/km 90 milyar 177 milyon, Yolcu/km 223 milyar 487 milyon ve Ton/km 180 milyar 864 milyon’dur.220
2019 yılı itibariyla ülkemizdeki ağır taşıt ve toplam trafik hacim haritası da aşağıda gösterilmiştir;
Harita; Ağır Taşıt ve Toplam Trafik Hacim Haritası 2019
Türkiye’de karayolu trafik güvenliğinde öne çıkan sorunlardan biri de hız yönetimidir. Aşırı hız ve uygun olmayan hız, ülkemizde de birçok ülkede olduğu gibi karayolu güvenliği sorununun başında yer almaktadır. Aşırı hız (hız sınırının aşılması) ya da uygun olmayan hız (şartlara göre hız sınırının altındaki hız) tehlikelidir. Yerleşim yerinde meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarının sürücü kusurlarına göre dağılımı incelendiğinde; araç hızının yol, hava ve trafiğin gerektirdiği şartlara uymamasının ciddi bir oranla birinci kusur olduğu görülmektedir.
Bir diğer çarpıcı istatistik de yerleşim yerinde meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazalarının yolun geometrik özelliklerine göre dağılımı olup kazaların büyük bir oranı “Düz Yol” olarak tanımlanan geometrik özelliklere sahip yol kesimlerinde meydana gelmektedir. Bu istatistik, motorlu taşıt kullanıcılarının geometrik olarak hızlı seyahat etmeye imkân veren düz yol kesimlerinde hız sınırlarının üzerinde hareketlilik göstererek kazalara neden olduklarını ortaya koymaktadır.221
İllerimizi birbirine bağlayarak yük ve yolcu trafiğinin ciddi bir oranının işletimine imkan tanıyan Devlet Yollarımız üzerinde trafik güvenliğinin sağlanması önem arz etmektedir.
İLLER ARASI DEVLET KARAYOLLARINDA TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Devlet Yollarında Sabit/Seyyar Karayolları Denetim İstasyonlarının Teknik Yeterlilik ve Kapasitelerinin Artırılması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1. Yol üstü denetim planlarının hazırlık aşamasında en iyi denetim stratejisinin hangisinin olacağına önceden karar verilmesi, denetimlerle ilgili personel ve araç-gereç planlamasının yapılması, trafik denetimleri konusunda vatandaşların zaman zaman bilgilendirilmesi,
2. Denetimlerin, kazaların yoğunlukta olduğu noktalarda ve kaza sonuçlarının şiddetli olduğu yerler olan tünel içlerini ve yol yapım çalışmalarının bulunduğu yerleri de kapsayacak şekilde planlanması,
3. Trafiğin yoğun olduğu noktalarda yoğunluğu azaltıcı yapısal düzenlemeler yapılması.
4. Aşağıda belirtilen alanlarda denetimlerin yoğunlaştırılması;
i. Aşırı hız,
ii. Koruyucu tertibat kullanımı (emniyet kemeri, çocuk koltuğu/tertibatı, koruyucu başlık),
iii. Alkol ve/veya uyuşturucu madde tesiri altında araç kullanma,
iv. Takip mesafesine uymama,
v. Yük ve yolcu taşımacılığı yapan sürücüler için dinlenme sürelerine uymama,
5. Hız kontrollerinin;
i. Aşırı hıza bağlı kazaların yoğunlaştığı noktalarda radar ekipleri tarafından yapılması,
ii. Karayolu ağlarının; Kuzey-güney ve doğu-batı akslarını oluşturan devlet yollarında ise Ortalama Hız İhlal Tespit Sistemlerinin esas alındığı denetim yöntemlerinin uygulanması,
6. Radar ve diğer hız ölçümü yapan sistemlerin yerini tespit etmeye yarayan cihazlarla ilgili denetimlerin yapılması,
7. Takip mesafesi denetimlerinin özellikle ana yollar ile tünel içlerinde artırılması,
8. Tünel içlerindeki trafik güvenliğinin üst düzeyde sağlanabilmesi amacıyla, yol üzeri denetim noktalarında ve otomatik denetleme sistemleriyle gerekli denetimler yapılarak, yük ve yolcu taşıması yapan araçların tünel içlerinde tehlike oluşturmalarının önlenmesi,
9. Yük ve yolcu taşımacılığı yapan ticari araç sürücülerinin uluslararası ve ulusal kurallar çerçevesinde dinlenme sürelerinin denetiminin hem yollar üzerinde oluşturulan güvenli uygulama noktalarında ve hem de taşımacılık firmalarına ait tesislerde, takograf ve benzeri kayıt cihazlarının incelenmesi suretiyle yapılması,
10. Yük taşımacılığı yapan araçların aşırı yükleme yapmalarının önlenmesi amacıyla x-ray cihazlarının tünele girmeden önce yol üzerine yerleştirilerek bu araçların yol yapısına zarar vermelerinin önlenmesi, motor ve frenler için ısı tespit cihazlarının denetim noktalarında kullanılması için düzenleme yapılması, mevcut kaçış rampalarına ilave olarak ihtiyaç duyulan güzergahlarında tespit edilerek yenilerinin oluşturulması,
11. Koruyucu tertibatlar (emniyet kemeri, çocuk koruma tertibatları) ile koruyucu başlık denetimlerinin;
i. Özel bir denetim programına gerek olmaksızın durdurulan her araçta yapılması,
ii. Yıl içinde belli periyotlarla yaklaşık birer haftalık özel denetim programlarının düzenlenmesi, bu denetim programlarında diğer ihlallerin de kombine olarak kontrole tabi tutulması,
12. Alkol ve/veya uyuşturucu madde tesiri altında araç kullanımıyla ilgili denetimlerin;
i. Özellikle geceleri ve hafta sonları kritik yerlerde ve zamanlarda artırılması,
ii. Rastgele bir aracın çevrilmesi suretiyle denetimlerin yapılması ve geliştirilmesi.
İl Yolları; belediyeler veya diğer kurumların sorumluluğunda bulunan yollar dışında kalan, illeri birbirine, devlet yollarına, limanlara, tersanelere, demiryolu istasyonlarına, havaalanlarına ve kamu ihtiyacının gerektirdiği diğer yerlere bağlayan ve bir il sınırı içinde başlayıp biten karayollarını ifade etmektedir.
01.01.2020 tarihi itibariyla il yollarının toplam uzunluğu 67.330 km olup 2019 yılı Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda bulunan yol ağındaki il yollarının Taşıt/km 19 milyar 002 milyon, Yolcu/km 42 milyar 612 milyon, Ton/km 20 milyar 067 milyon’dur.223
İl yollarında trafik güvenliğinin sağlanması bağlamında bazı tedbirlerin alınmasının uygun olacağı değerlendirilmekte olup bu tedbirler arasında;224
İL YOLLARINDA TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde İl Yollarında Etkin, Sürekli ve Yoğun Denetimler ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.İl yollarında meydana gelen trafik kazalarının analiz edilerek mahalli denetim planlarının hazırlanması,
2.Denetim planları hazırlanırken “Sıfır Can Kaybı” hedefinin gözetilmesi,
3.Denetim planlamalarında yol kullanıcılarına, yaşadıkları bölgenin yol ve çevre özelliklerini öğretme, alışkanlık kazandırma ve kazaların önlenmesi düşüncesiyle hareket edilmesi,
4.Trafik denetimlerinin planlanmasında; hız, alkol, cep telefonu, yorgunluk ve diğer dikkat dağıtan unsurlar ile dikkatsiz ve tecrübesiz sürücüler konularına odaklanılması,
5.Yol güzergâhının uygun olan kesimlerinde Ortalama Hız Denetleme Koridorları oluşturularak hız denetimlerinin yapılması,
6.İl yollarının tamamını kapsayacak şekilde seyir halinde, kazaların yoğun olarak meydana geldiği yerlerde ise sabit olarak radarla hız denetimlerinin yapılması,
7.İl yollarında tescilsiz veya tescil plakasız motosiklet kullanma alışkanlığının ortadan kaldırılması için denetimlerin yapılması, tescil plakası takılı olanlarda ise plakanın standartlara uygunluğuna ve görünürlüğüne yönelik tarzda denetimin yapılması,
8.İl yollarında alkollü olarak araç kullanma alışkanlığının önlenmesi amacıyla şüphelenilen tüm araçların durdurulması suretiyle alkol testlerinin yapılması ve yıllık olarak o bölgede tescilli araçların en az 1/5’inin denetimden geçirilmesinin hedeflenmesi,
9.Asayiş uygulamalarında da sürücülerin alkol nefes testlerinin yapılması,
10.Uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisinde araç kullanma ile mücadele amacıyla denetimlerin görünür olarak yapılması,
11.Emniyet kemeri denetimlerinin 1-4 hafta sürecek şekilde ve yılda en az 2 defa yoğun bir şekilde yapılması,
12.Yol kesişimlerinin bulunduğu kavşak noktalarından hemen önce sürücülerin denetiminin yapılarak bu noktalarda kontrolsüz olarak yola çıkmamaları konusunda bilgilendirilmeleri ve uyarılmaları,
13.Kırsal alanda beslenen hayvanlar ile yaban hayvanlarının geçit olarak kullandığı yol kesimlerinin denetlenerek levha konulmasının, hız sınırlarının düşürülmesinin, çevre halkının bilgilendirilmesinin, yaban hayvanlarının geçiş yapmasına neden olan şartların ilgili birimlere bildirilerek yaşam alanlarının yola göre yeniden şekillendirilmesinin veya kontrolsüz olarak yola çıkmalarının engellenmesi amacıyla gerekli tedbirlerin alınması.
Köy Yolu; devlet ve il yolları ağı dışında kalan köyü, köye (belde belediyeleri dahil) ve bağlılarına, il, ilçe ve belde merkezleri ile devlet ve il yollarına bağlayan yollara denilmektedir.
Kırsal yollar ile köy yolları trafik güvenliği bakımından özel ilgi gösterilmesi gereken alanlardır. Bu bölgelerde, yol ve çevre yapısı her zaman optimum şartları yansıtmayabilmektedir. Doğal şartlar, iklim şartları, arazi yapısı ve benzeri nedenler dolayısıyla yol yapısında bozulmaların meydana gelme olasılığı da yüksektir.
Köy yolları, turistik yollar, orman yolları gibi yollar genel olarak kırsal alanda bulunan yollar olup, turistik yolların yapım ve bakımı, Kültür ve Turizm Bakanlığınca sağlanan finansmanla Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Köy yolları İl Özel İdare Müdürlüklerinin, orman yolları Orman Bakanlığı’nın sorumluluğundadır.225
Köy yollarının yapım, bakım ve onarımları 22.02.2005 tarihli 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu kapsamındaki idareler tarafından yerine getirilmektedir.
Köy Yollarında ve Kırsal Alanlarda Trafik Denetimi
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Köy Yollarında ve Kırsal Alanlarda Etkin, Sürekli ve Yoğun Denetimler ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Kırsal alanlarda ve köy yollarında meydana gelen trafik kazalarının analiz edilerek mahalli denetim planlarının hazırlanması,
2.Denetim planları hazırlanırken “Sıfır Can Kaybı” hedefinin gözetilmesi,
3.Denetim planlamalarında yol kullanıcılarına, yaşadıkları bölgenin yol ve çevre özelliklerini öğretme, alışkanlık kazandırma ve kaza önleme düşüncesiyle hareket edilmesi,
4.Kırsal alanlarda ve köy yollarında sürücü belgesiz, tescilsiz veya tescil plakasız olarak araç kullanımının trafik güvenliğine karşı oluşturduğu tehdidin ortadan kaldırılması amacıyla denetimlerin yapılması,
5.Köy yollarında alkollü olarak araç kullanma alışkanlığının önlenmesi amacıyla şüphelenilen tüm araçların durdurulması suretiyle alkol testlerinin yapılması ve yıllık olarak o bölgede tescilli araçların en az 1/5’inin denetimden geçirilmesinin hedeflenmesi,
6.Köy yollarında tescilsiz veya tescil plakasız motosiklet kullanma alışkanlığının ortadan kaldırılması için denetimlerin yapılması, tescil plakası takılı olanlarda ise plakanın standartlara uygunluğuna ve görünürlüğüne yönelik tarzda denetimin yapılması,
7.Traktör, iş makinesi gibi araçların karayolunu kullanmaları esnasında diğer yol kullanıcılarına azami dikkat ve özen göstermelerinin sağlanması amacıyla; sürücüler üzerinde sabit ve seyir halinde denetimlerin yapılması,
8.Traktör, iş makinesi gibi araçların karayolunu kullanmaları esnasında diğer sürücüler tarafından görünür olabilmeleri için gerekli denetimlerinin bulundukları mahalde yapılması,
9.Köy yollarının ve kırsal alandaki yolların rutin kontrollerinin yapılarak yol yapısında meydana gelen çökme, yarılma gibi fiziki olumsuzluklar ile yol çevresinde meydana gelen ve yol kullanıcılarını riske atan çevresel faktörlerin ortadan kaldırılmasının sağlanması.
BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri içerisinde kentsel yaşam kalitesini doğrudan ilgilendiren 11 no’lu hedefinde; “Sürdürülebilir şehirler ve topluluklar yaratarak kentleri ve yerleşim yerlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirmeyi hedefleyen bir sürdürülebilir kalkınma planı” oluşturulması önerilmektedir. Bu hedef doğrultusunda belirlenen alt hedeflerde özellikle kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler için güvenli, kapsayıcı ve ulaşılabilir, yeşil ve kamusal alanlara genel erişim, temel kamu hizmetlerine erişebilirlik, sürdürülebilir ulaşım, ödenebilir konut arzı, hava ve çevre kalitesinin iyileştirilmesi, doğal ve kültürel mirasın korunması gibi kentsel yaşam kalitesini oluşturmakta önemli olan öncelikler bulunmaktadır.
Ülkemizdeki nüfus artışı ile birlikte meydana gelen hızlı şehirleşme ve bunun sonucunda ortaya çıkan ulaşım sorunları ile taşıt ve sürücü sayısındaki artışlar trafik sorununu da beraberinde getirmiş olup, söz konusu şehiriçi trafik sorunlarına çözüm üretilmesi amacıyla;226
1. Toplu taşıma hizmetleri,
2. Engelli düzenlemeleri,
3. Yaya kaldırımları ve yaya geçitleri,
4. Bisiklet yolu,
5. Yayalaştırma,
6. Park-otoparklar,
7. Okul ve personel servis araçları,
8. Taşıma ve araç cinslerine ilişkin kısıtlamalar,
9. Karayolu yapısında ve kenarında yapılan yol çalışmaları,
10. Altyapı, karayolu ve trafik işaretlemeleri,
11. Semt pazarları, galeriler, seyyar satıcılar vb. ticari faaliyetler ile
12. Trafik kural ihlalleri,
alanlarında çalışmaların yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.227
İçişleri Bakanlığınca yapılan çalışmalarda, şehiriçinde meydana gelen incinebilir yol kullanıcılarının karıştığı trafik kazalarının sebepleri irdelendiğinde;
•Yayaların; yola birden çıkmak, duran taşıtların ön ve arkasından yola çıkmak, yolda oynamak ve kırmızı ışıkta geçmek gibi temel trafik kurallarını ihlal ettikleri,
•Sürücülerin ise; yayalara ilk geçiş hakkını vermemek,228 yaya geçitlerinde hız, kırmızı ışık ve şerit ihlali olmak üzere Karayolları Trafik Kanununda belirtilen kurallara uymadıkları, tespit edilmiştir.
ŞEHİRİÇİ CADDE VE SOKAKLARDA TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Güvenli Sistem Yaklaşımı Çerçevesinde Şehiriçi Cadde ve Sokaklarda Etkin, Sürekli ve Yoğun Denetimler ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Kentlerimizin yol ve trafik durumu ile trafik kazalarına ait sonuçları dikkatle değerlendirilerek; özellikle okul, hastane ve alışveriş merkezlerinin yoğun olduğu yerlerdeki yollarda, güvenli hız sınırlarına uyulmasını sağlamaya yönelik yatay ve düşey işaretlemeler ile standartlara uygun fiziki tedbirlerin (Yol Sathı Hız Kontrol Elemanları-Tümsekler-Kasisler) alınıp, etkin bir şekilde uygulanması,
2.Şehiriçi trafik kazalarının yoğun olduğu noktalarda kaza nedenlerinin analiz edilerek elektronik sistemler ile kazaların önlenmesi amaçlı denetimlerin yapılması,
3.Trafik kontrol programlarına uygun olarak, radar araçları ile şehiriçi hız kontrollerine ağırlık verilerek, belirlenen hız sınırlarına uyulması ve yayaların geçiş hakkına riayet etmeleri konularında sürücülere alışkanlık kazandırılmasının sağlanması,
4.Bulvar ve caddeler üzerinde sık aralıklarla yapılmış olan kontrolsüz yaya geçitlerinin yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşlar tarafından gözden geçirilmesi,
5.Kontrolsüz kavşaklardaki yaya geçitlerinde, sürücülerin dikkatini çekecek gerekli yatay ve düşey görsel işaretlemeler yapılması,
6.Yayaların karşıdan karşıya geçişlerinde yaya geçitlerini kullanmalarına yönelik eğitim ve denetim faaliyetlerinin etkinliğinin artırılması,
7.Önem arz eden ve yaya kazalarının yoğun olarak meydana geldiği güzergâh ve kavşaklarda yeteri kadar (yaya, motorize ve ekip) personel görevlendirilmesi,
8.Araçların; kavşak yaklaşımlarına ve içine, trafik işaret, levha ve ışıklarının önüne, yaya ve okul geçitlerine, kaldırımlara, engelli rampalarına ve toplu taşıma araçlarının duraklarına park etmelerinin önlenmesi,
9.Toplu taşıma araçlarının belirlenmiş güzergâh ve duraklar dışında yolcu indirme ve bindirme yapmalarına izin verilmemesi.
Trafik güvenliğinin sağlanmasında temel fonksiyonlardan birisi olan “Denetim” faaliyetlerinin Güvenli Sistem Yaklaşımı çerçevesinde uygulama alanlarından birini Elektronik Denetleme Sistemleri teşkil etmekte olup, bu sistemlerin kurulumu ile insan kaynaklı hatalarının ortadan kaldırılarak daha güvenilir sonuçlara ulaşılması, insan emeği gerektiren ve daha uzun zaman alan çalışmaların teknolojik yöntemlerle daha kısa sürede gerçekleşmesi sağlanmaktadır.
Elektronik Denetleme Sistemleri “Karayollarında trafik düzenini ve güvenliğini sağlamak ve trafik kural ihlallerini tespit etmek amacı ile kullanılan elektronik, dijital cihaz veya cihazlar bütününden oluşan, sabit veya taşınabilir denetim sistemleri”dir.229
Hız kameraları ile kırmızı ışık kameralarının sistemli olarak trafik denetimlerinde kullanılmaya başlandığı 1990’lardan sonra ortalama hızda ve hıza bağlı olarak meydana gelen yaralanma ve ölüm oranlarında ciddi düşüş elde edilmiş olup ölüm oranındaki düşüş %35 olarak gerçekleşmiştir. 1997 yılında yapılan bir çalışmada, hız denetim kameraları, tüm kazaları %19, yaralanmalı kazaları %17 ve ölümlü kazaları da %14 azalttığı sonucuna varılmış230daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda da aynı yüzdelik değişimlerle uyumlu sonuçlara ulaşılmıştır.
Tablo: Elektronik Denetleme Sistemlerinin Trafik Kazalarına Etkisi
Yaralanma Seviyesi |
Kazaların Yüzde Değişim Oranı |
||
Kaza Türü |
Ortalama Değişim Oranı |
Güven Aralığı (%95) |
|
Tümü |
Tümü |
-19 |
(-20; - 18) |
Can Kaybı |
Tümü |
-17 |
(-19; - 16) |
Tümü |
Yerleşim yeri kazaları |
-28 |
(-31; -26) |
Tümü |
Yerleşim yeri dışı kazaları |
-4 |
(-6; - 2) |
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü ve ilgili diğer uluslararası kuruluşlar tarafından trafik denetimlerinde kullanılmaları tavsiye edilen ve 2000’li yılların başından itibaren de gelişmiş ülkelerde yaygın olarak kullanılmaya başlanan elektronik denetleme sistemleri; son yıllarda ülkemizde de trafik denetimlerinde kullanılmaya başlanılmış olup, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından;
i. Otoyol Elektronik Denetleme Sistemleri,
ii. Kent Güvenlik Yönetim Sistemi üzerinden yürütülen PTS-EDS projesi,
iii. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 16’ncı maddesi kapsamında kurulan Elektronik
Denetleme Sistemleri ile denetim faaliyetleri yerine getirilmektedir.
Elektronik Denetleme Sistemleri insan kaynağını en az seviyede en fazla alanda kullanarak, tüm zaman dilimlerinde trafik kontrolünün yapılmasını sağlamak için geliştirilmiştir. Gelişmiş ülkelerde de kullanılan ve ülke trafik sorununa etkili bir çözüm sağlayan bu sistemler ülkemizin çeşitli yerlerinde de kurulmuş olup denetim yapmaktadır.
Trafik denetimlerinde Elektronik Denetleme Sistemlerinin (EDS) devreye alınması, yol kullanıcısı olan sürücülerin araçlarını yasal hız sınırlarında kullanmasını sağlayarak, trafiğin sakinleştirilmesinde ve trafik kazalarının önlenmesinde etkin bir yol olarak kabul edilmektedir.
Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) kamu düzeni ve güvenliği ile kişilerin can ve mal emniyetinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, trafik güvenliği ve kontrolünün sağlanması amaçlarıyla, meydan, karayolları, cadde, sokak ve park gibi kamuya açık alanlarda 5442 sayılı İl idaresi Kanunu’nun 11/h maddesi uyarınca kurulan ve işletilen sistemlerdir.
Kent Güvenlik Yönetim Sistemleri;
Görüntüleme sistemi ile
Plaka Tanıma Sistemleri’nden oluşmaktadır.
Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile ortak yürütülen Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) Projesi kapsamında 699 ilçemizde kurulumlar tamamlanmış olup 222 ilçedeki çalışmalara devam edilmektedir.232
2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programının Tedbir 512.5 numaralı “Elektronik Denetleme Sistemlerinde anlık hız denetimi yerine ortalama hız denetimleri esas alınacaktır” tedbirine göre; “Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğundaki devlet ve il yolları ağında ortalama hız denetimlerinin esas alındığı Elektronik Denetleme Sistemi kurulabilecek öncelikli güzergahlar tespit edilecek ve belirlenecek asgari iki güzergahta sistem hayata geçirilecektir” hedefi yer almaktadır. Bu hedef doğrultusunda devlet karayolları üzerinde Emniyet Genel Müdürlüğümüz tarafından kurulan Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) Plaka Tanıma Sistemlerine (PTS) ait mevcut yazılım ve donanımlar kullanılarak PTS noktaları arasında hız koridorları oluşturulması planlanmıştır.
KGYS Projesi kapsamında ana aksları oluşturan devlet karayolları üzerinde PTS-EDS Projesinin uygulamaya geçirilmesi, PTS noktaları arasının Ortalama Hız Koridorları haline getirilmesi ile;
Ülkemizin iller arası yük ve yolcu taşımacılığındaki ana güzergâhlarını oluşturan ve son yıllardaki altyapı düzenlemeleri ile büyük bir kısmı bölünmüş yol durumuna getirilen, doğu-batı ve kuzey-güney istikametlerindeki devlet karayollarının ana aksları üzerinde ortalama hız koridorları ile seyir hızının düşürülmesi,
can ve mal kayıplarının önlenmesi, trafik kazalarından kaynaklanan sosyo-ekonomik masrafların azaltılması, çevresel gürültünün ve zararlı emisyonun düşürülmesi ve altyapı sisteminin daha az zarar görmesinin sağlanacağı,
Halihazırda bütçe imkânlarımızla kurulmuş olan ve ülke çapında yaygınlık gösteren, milli güvenliğimiz ile emniyet ve asayiş hizmetlerimizin sağlıklı olarak yerine getirilmesi açısından hayati öneme sahip olan Kent Güvenlik Yönetim Sistemi altındaki Plaka Tanıma Sistemlerine ilave yetenek kazandırılacağından düşük masrafla ülkemize yüksek miktarda sosyo-ekonomik fayda ve katma değer getirisi sağlanacağı,
İnsan gücüne dayalı denetimlerin oransal olarak azaltılabileceği, teknolojik yöntemlerin denetimlerde artan oranda kullanılması ile insan unsurundan kaynaklanan uygulamadaki hataların ortadan kaldırılmasının sağlanacağı, değerlendirilmektedir.
Proje kapsamında öncelikli olarak Ankara ilinde yer tespit çalışmaları başlatılmış ve 12 adet Ortalama Hız Koridoru oluşturularak test çalışmaları akabinde ülke genelinde yaygınlaştırılması sağlanacaktır.
KENT GÜVENLİK YÖNETİM SİSTEMİ (KGYS) İLE TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) ile Trafik Denetimleri Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Ülkemizin iller arası yük ve yolcu taşımacılığındaki ana güzergâhlarını oluşturan ve son yıllardaki altyapı düzenlemeleri ile büyük bir kısmı bölünmüş yol durumuna getirilen, doğu-batı ve kuzey-güney istikametlerindeki devlet karayolları üzerinde KGYS alt bileşenlerinin kullanılarak “Ortalama Hız Koridorları”nın oluşturulması,
2.Şehirlerarası yollarda Elektronik Denetleme Sistemi ile Ortalama Hız Koridoru uygulamasının yaygınlaştırılması,
3.Yaya kazalarının yoğun olarak gerçekleştiği kontrolsüz kavşaklar ile yaya/okul geçitlerinde KGYS ve alt bileşenleri kullanılarak araç sürücüleri üzerinde denetimler yapılması.
31.07.2012 tarihli ve 2012/16 nolu Başbakanlık Genelgesi ile Ulusal Akıllı Ulaşım Sistemleri Strateji Belgesi (2014-2023) ve Eki Eylem Planı (2014-2016) kapsamında, “Otobanlarda ücret toplanması amacıyla kurulu bulunan sistemlerin kullanılarak veya bu sistemlere yazılım ilave edip, otoban giriş ve çıkış noktaları arasını bir hız koridoru şeklinde düşünerek, Hız=Yol(km)/Zaman hesabı ile araçların ilgili kanunda belirlenen hız sınırlarına uymasını sağlayıp, otoyollarda ek yatırım yapmadan EDS’lerin kurulumunun sağlanabileceği ve 2020 yılına kadar trafik kazalarındaki ölümleri en az %50 azaltma hedefinin yakalanabileceği değerlendirilmektedir.” denilmiştir.
2015 yılında yapılan fizibilite çalışmaları ve Karayolları Genel Müdürlüğü ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında 26/04/2016 tarihinde “Karayolları Genel Müdürlüğüne ait Ücret Toplama Sistemleri Veri Tabanlarının Emniyet Genel Müdürlüğü ile Paylaşılmasına İlişkin Protokol”ü imzalanmıştır. Protokolün imzalanmasıyla 2.155 km uzunluktaki Otoyollarda bulunan 97 adet ücret toplama istasyonunda yer alan OGS ve HGS gişeleri arası Ortalama Hız Koridoruna dönüştürülmüştür. Sistemlere ait doğrulama ve test aşaması gerçekleştirildikten sonra 1 Temmuz 2017 tarihi itibariyla otoyollarda üretilen hız ihlalleri yaptırıma dönüştürülmeye başlanmıştır.
Otoyollarımızda Ortalama Hız İhlal Tespit Sistemleri kapsamında 97 adet Ücret Toplama İstasyonu, 331 adet giriş gişesi ve 382 adet çıkış gişesinde toplam 1189 kamera bulunmaktadır. Ücret toplama sistemlerinden faydalanarak otoyollarda hız denetimleri etkin bir şekilde yürütülmektedir.
Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen bir proje kapsamında 2017 yılında hazırlanan raporda son yıllarda Avrupa ülkelerinde faaliyette bulunan Ortalama Hız Denetleme Sistemlerinin etkinliği incelenmiş olup, bu çalışmada elde edilen bilgiler aşağıdaki tabloda sunulmuştur;
Tablo: Ortalama Hız Koridorlarının Trafik Kazalarına Etkisi
Araştırmacı ve Ülke |
Değişkenin ve Çıktının Türü |
Güzergah Tanımı |
Tahmini Etki ( %95) |
Trafik Güvenliğine Etkisi |
Høye, 2014 (metaanaliz), Çok sayıda ülke (4 araştırma dahil edilmiştir) |
Yaralanmalı kazalar ve yaralanmanın derecesi belli olmayan kazalar |
- |
%- 30 |
+ |
Ölümlü ve Ciddi Yaralanmalı Kazalar |
- |
%- 56 |
+ |
|
Høye, 2015, Norveç |
Yaralanmalı Kazalar |
Uygulama güzergâhı |
%-12 |
- |
Hale Etkisinin taştığı güzergâh |
%-46 |
+ |
||
Ölümlü ve Ciddi Yaralanmalı Kazalar |
Uygulama güzergâhı |
%-49 |
+ |
|
Hale Etkisinin taştığı güzergâh |
%+30 |
- |
||
Lahrmann, Brassøe, Johansen, Madsen, 2016, Birleşik Krallık |
Yaralanmalı kazalar |
- |
%-33 |
+ |
Montella, Imbriani, Marzano, Mauriello, 2015, İtalya |
Tüm Kazalar |
Uygulama güzergâhı |
%-32 |
+ |
Maddi hasarlı kazalar |
%-21.6 |
+ |
||
Yaralanmalı kazalar |
%-36.8 |
+ |
||
Tüm Kazalar |
Hale Etkisinin taştığı güzergâh |
%-20.8 |
+ |
|
Maddi hasarlı kazalar |
%-12.0 |
+ |
||
Yaralanmalı kazalar |
%-25.7 |
+ |
Bu tabloya göre; ortalama hız koridorları kurulmak suretiyle yapılan hız denetimleri gerek sistemin kurulduğu güzergâhta, gerekse mesafe hale etkisinin görüldüğü bitişik güzergâhlarda tüm trafik kazaları üzerinde azalma yönünde %12 ile %56 arasında etkili bulunmuştur.
Trafik kazalarından kaynaklı ölüm ve yaralanmaların önüne geçebilmek için otoyollarda ortalama hız koridoru şeklinde kurulan Otoyol Elektronik Denetleme Sistemlerinin faaliyette bulunduğu; 2017 yılı ile 2019 tarihleri karşılaştırıldığında bu sistemin kullanıldığı otoyollarda ölümlü kazalarda %33, can kayıplarında ise %30 oranında azalma olduğu görülmüştür.
Aynı tarihler arasında otoyolu kullanan araç sayılarında ise %26 artış olduğu Karayolları Genel Müdürlüğü verilerinden tespit edilmiştir.
OTOYOL ELEKTRONİK DENETLEME SİSTEMLERİ İLE TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Otoyol Elektronik Trafik Denetleme Sistemleri ile Trafik Denetimleri Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Ortalama Hız İhlal Tespit Sistemine göre mevcut otoyollarda kurulu olan Elektronik Denetleme Sistemlerinin Yap İşlet Devret modeline göre yapımı tamamlanarak işletime açılan tüm otoyollarda kurulumunun sağlanması,
2.Otoyollarda kurulu bulunan Ortalama Hız İhlal Tespit sistemlerinin trafik güvenliğinin sağlanması noktasında sistemlerin sürekli, açık, çalışır vaziyette tutulabilmesi için yolun bakım ve onarımından sorumlu kurumla işbirliği içerisinde çalışmaların yürütülmesi.
25.02.2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 16’ncı maddesi kapsamında belediyelere “Elektronik Denetleme Sistemleri (EDS)” kurma yetkisi verilmiştir. Söz konusu yasal dayanağa istinaden, Elektronik Denetleme Sistemleri maddede belirtilen şartlara bağlı olarak belediyelerce kurulmaktadır.
Elektronik Denetleme Sistemleri; polis trafik sorumluluk bölgesinde, belediye teşkilatı bulunan ve belediyenin hizmet götürdüğü sınırlar içerisindeki yerlerde kurulmakta olup bu sistemlerin kurulacağı il, ilçe ve beldelerin belirlenmesinde kayıtlı sürücü ve araç sayıları, trafik kazaları ve sonuçları göz önünde bulundurularak, kazaların yoğunlaştığı yerlerde kurulması ve trafiğin düzenlenmesine katkı sunması ile karayollarından geçen yıllık ortalama araç sayıları esas alınmaktadır.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 16’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar ile eki Teknik Gereklilikler Dokümanına uygun olarak kurulan ve işletilen EDS’ler tarafından hukuka uygun olarak tespit edilen ihlaller, mahalli emniyet birimi tarafından yaptırıma dönüştürülerek trafik güvenliğine katkı sağlanmaktadır.
2918 KARAYOLU TRAFİK KANUNU EK 16’NCI MADDE KAPSAMINDA KURULAN ELEKTRONİK DENETLEME SİSTEMLERİ İLE TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Karayolları Trafik Kanunu Ek Madde 16 Kapsamındaki Elektronik Trafik Denetleme Sistemlerinin Etkinliğinin Artırılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Elektronik Denetleme Sistemleri ile etkili denetimler yapılarak “Algılanan Yakalanma Risk Duygusu”nun artırılması,
2.Elektronik Denetleme Sistemlerinde “anlık hız tespiti” yerine “ortalama hız tespit sistemiyle” yapılan denetimlerin esas alınması,
3.Yaralanmalı ve ölümlü trafik kazalarının yoğunlaştığı kesimlerde Elektronik Denetleme Sistemlerinin öncelikli olarak kurulması,
4.2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 16’ncı maddesi kapsamında oluşturulan usul ve esaslar ile teknik gereklilikler dokümanının gelişen teknolojilere ve şartlara göre güncellenmesi,
5.Elektronik Denetleme Sistemlerinin kurulu olduğu yollarda, sürücülerin ortalama hız denetimi yapıldığı konusunda önceden bilgilendirilmesi amacıyla yatay ve düşey işaret levhalarının konulması.
Teknik ve teknolojik gelişmelerin trafik denetimlerine adapte edilmesiyle öne çıkan denetleme yöntemlerinin başında havadan trafik denetimleri gelmektedir. Sürücülere yönelik algılanan yakalanma risk duygusunun güçlendirilmesi, uygunsuz şerit kullanımı, hatalı şerit değiştirme, araçla uygunsuz yerde bekleme, geçme kuralları, yanlış duraklama ve park etme gibi ihlallerin önlenmesi için özellikle trafiğin yoğun olduğu kavşak ve yollarda, kent trafiğinin en üst seviyelerde seyrettiği sabah, akşam mesai başlama, bitiş saatlerinde ve haftanın değişik günlerinde ağırlıklı olmak üzere helikopter ve drone kullanılarak “havadan trafik denetimleri” yapılmaktadır.
Havadan yapılan trafik denetimleriyle şehirlerarası karayollarında sağ şeritte veya bankette bekleme, ağır taşıtların uygunsuz şerit kullanımı, tehlikeli şerit değiştirme, şehiriçinde ardı ardına tehlikeli olarak şerit değiştirme, kırmızı ışık, cep telefonu kullanma, emniyet kemeri kullanmama, yakın takip, duraklamak/park etmek gibi ihlallerin önlenmesi amacıyla denetimler yapılmaktadır.
Havadan trafik denetimlerinin başladığı 5 Ekim 2018-26 Ekim 2020 tarihleri arasında; helikopterle 2.930 saat, drone ile 28 bin 025 saat uçuş yapılarak toplam 195 bin 598 ihlal tespit edilmiştir.
Helikopterlerin trafik denetimlerinde kullanılması, yeni bir uygulama olmamakla birlikte, hedef odaklı ve düzenli olarak son birkaç yıldır helikopterlerin trafik denetimlerinde kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Trafik denetimlerinde kullanılan helikopterler, trafik kazalarının azaltılmasında etkili oldukları kadar, acil durumlarda esnek müdahale yeteneği de sağlamaktadır.
ABD’de 2009 yılında yayınlanan bir raporda; 604’ü helikopter olmak üzere, kanun uygulama birimlerinde toplam 899 adet hava aracının bulunduğu ve bu hava araçlarının yaklaşık 2/3’ünü oluşturan helikopterlerin %47’sinin havadan trafik denetimlerinde kullanıldığı, uçuş süresinin de yaklaşık olarak %40’ında hız denetimlerinin yapıldığı belirtilmektedir.234
Başka bir rapordan da235 trafik denetimi amacıyla kullanılan helikopterlerin yıllık ortalama 1350 saat uçuş yaptıkları ve ortalama yıllık 200-250 trafik kazasına da müdahale ettikleri anlaşılmaktadır. Uluslararası kuruluşlar tarafından hazırlanan başka raporlarda da havadan helikopterle trafik denetimlerinin yaygınlaştırılması tavsiye edilmektedir.
HELİKOPTER İLE TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Etkin, Sürekli ve Yoğun Helikopter Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
AMAÇ VE HEDEFLER
1.Başta ağır tonajlı araçlar olmak üzere otoyollar ve şehirlerarası karayollarında zorunlu haller dışında emniyet şeridi/banketler, şerit üzerinde duraklama yapan, park eden, şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymayan araçların ihlallerini önlemeye yönelik havadan denetimlerin yapılması,
2.Helikopterler vasıtasıyla, otoyollar ve iller arası devlet karayolları başta olmak üzere yük ve yolcu taşımacılığının yoğun olarak yapıldığı güzergâhlarda yapılan trafik denetimlerinin artırılması,
3.Havadan trafik denetimi yapılan il sayılarının ve güzergahlarının genişletilerek yıllık uçuş süresinin artırılması.
Trafik denetimi yöntemlerinde her geçen yıl çok sayıda teknolojik yenilik devreye alınmaktadır. Trafik denetimleri için geliştirilen droneler böyle bir çözüme emsal teşkil etmektedir. Trafik droneleri yüksek riskli sürüş davranışı gösteren sürücülerin tespitinde, bu tespitin kayda alınıp cezaya dönüştürülmesinde ve hatta ilave teknolojik çözümlerle aşırı ve uygunsuz hız gibi tehlikeli kural ihlalleri durumunda sürücünün ışık veya sesli uyarısı yapılması suretiyle durdurularak riskli davranışından vazgeçirilmesinde etkin olarak kullanılabilmektedir.237
Droneler üzerine yerleştirilen radar ile hız denetimlerinin yapıldığı ülkeler olduğu gibi, radar tespit cihazlarının yasak olmadığı bazı ülkelerde de droneler ile güzergâh üzerine radar sinyalleri gönderilerek radar tespit cihazı olan araçların kazaların yoğun olarak meydana geldiği yol kesimlerinde kendiliklerinden yavaşlamaları sağlanmaktadır.238
Hız denetimleri haricinde kırmızı ışık, drift atma, cep telefonu kulanma, emniyet kemeri ve diğer koruyucu tertibatları kullanmama, motosiklette koruyucu başlık takmama gibi ihlaller de droneler ile tespit edilebilmektedir.
Dronelerin kullanılabileceği diğer bir alan ise, trafik denetimlerinin yapıldığı esnada denetim yapan personelin çevre emniyetinin alınması veya denetim noktasına doğru dikkatsiz veya aşırı hızlı olarak gelen araçların önceden tespit edilerek denetimde görevli personelin güvenliğinin sağlanmasıdır.
ii. Drone/İHA ile Trafik Denetimi
STRATEJİK AMAÇ: Etkin, Sürekli ve Yoğun Drone/İHA ile Trafik Denetimleri Yapılarak Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Şehirlerarası karayollarının kaza riski yüksek kesimlerinde; geçme ve şerit izleme kuralarının ihlali, zorunlu haller dışında duraklama ve park etme gibi ihlallerin tespiti başta olmak üzere drone ile denetimlerin artırılması,
2.Drone ile trafik denetimi yapılan il sayılarının ve güzergahlarının genişletilerek yıllık uçuş süresinin artırılması,
3.Drone/İHA ile kırmızı ışık, drift atma, cep telefonu kullanma, emniyet kemeri ve diğer koruyucu tertibatları kullanmama, motosiklette koruyucu başlık takmama gibi ihlallerin tespiti amacıyla trafik denetimlerinin yapılması.
Trafik denetim yöntemleri ile ilgili olarak uluslararası çalışmalar incelendiğinde, sürücü davranışlarının değiştirilmesini amaçlayan denetim yöntemleri arasında klasik denetim (trafik ekipleri tarafından yapılan denetim), elektronik sistemlerle denetim ve araç içi cihazlarla trafik denetimi olmak üzere üç farklı trafik kolluğu denetleme yönteminin mevcut olduğu görülmektedir.
Araç içi sistemler, araç sürücüsünün trafik kurallarına uyumunu kolaylaştıran veya artıran teknolojik uygulamalardır. Bazı araç içi sistemler, Akıllı Ulaşım Sistemlerine entegre olarak kullanılmaya uygun olarak tasarlanmışlardır. Bu sistemler, araç ve sürücüsüne çevresel koşullar hakkında bilgilendirmeler yaparak trafik kazası olasılığını azaltma amacına hizmet etmektedirler.
Takograf ve araç içi kamera sistemlerinin yanı sıra, araç içi akıllı sistemler arasında; Akıllı Hız Yardım (ISA) Sistemi, Takip Mesafesi Uyarı Sistemi, Emniyet Kemeri Uyarı Sistemi, Arkadan Çarpma Uyarı Sistemi ve Adaptif Cruise Kontrol (ACC) Sistemi gibi sistemler bulunmaktadır. Bu sistemlerin her biri riskli sürücü davranışlarından bir veya birkaçının önlenmesini amaçlamaktadır. Bu sistemlerin bazılarının ise trafik denetimlerinde kullanılabilmesi mümkün olup, teknik ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde geliştirilmeleri ve çeşitlendirilmeleri mümkündür.
Mekanik takograflar; belirli tipteki kâğıt formu üzerine aracın hızını, toplam seyahat mesafesini, durma ile duraklamaları ve dinlenme periyotlarını kaydetmekte olup, profesyonel sürücüler tarafından birçok ülkede halen kullanımdadırlar. Polis ve filo yönetimi firmaları tarafından, ortalama hızın, hız aşımı olup olmadığının ve dinlenme sürelerine riayet edilip edilmediğinin tespiti amaçlarıyla denetimi yapılmaktadır. Manipülasyon yapılması imkânı nedeniyle güvenilirlikleri tartışmaya açıktır.
Dijital takograflar ise; ticari araçlarda artan oranda kullanılmaya başlanılmıştır. Hızın tespiti, çalışma ve dinlenme sürelerine uyulup uyulmadığının kontrolü amaçlarıyla kullanılmaktadır. Güvenilirliklerinin daha yüksek olması, dijital olarak bilgi transferine ve denetime açık olması nedeniyle son zamanlarda tercih edilme oranı artmaktadır.
Dijital takograflar, AB ülkelerinde trafik kazalarının azaltılmasında %20-30 civarında etkili olduğuna ilişkin çalışmalar mevcut olup AB ülkelerinde elektronik takograf kullanımı 3.5 tondan fazla yük taşıyan araçlar ile 9 kişiden fazla yolcu taşıyan araçlar için zorunludur.239
30.06.2014 tarihinden itibaren yurt içinde taşımacılık yapan ve takograf kullanması zorunlu olan araçlardan ilk defa tescil edilerek trafiğe çıkacak araçlar ile 1996 model ve sonrası olup ilk defa takograf cihazı takılacak araçlarda dijital takograf cihazı bulundurulması zorunludur.
Yine, 30.06.2014 tarihinden itibaren 1996 model ve sonrası araçlarda kullanılan analog takograf cihazlarının aşağıda belirtilen takvim çerçevesinde ilk araç muayenesinden önce dijital takograf ile değiştirilmesi zorunludur. Buna göre;
1996-1998 model araçlar 31.12.2015,
1999-2001 model araçlar 31.12.2016,
2002-2004 model araçlar 31.12.2017,
2005-2007 model araçlar 31.12.2018,
2008 ve sonrası model araçlar 31.12.2019
tarihlerine kadar takograflarını dijital takograf ile yenilemeleri; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Takograf Cihazları Muayene ve Damgalama Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile 2008 ve sonrası model araçlarda kullanılan analog veya elektronik takograf cihazlarının 01.10.2020 tarihinden sonraki ilk araç muayenesinden önce dijital takograf ile değiştirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Takograf cihazları ile ilgili olarak Karayolları Trafik Kanununda 31’inci ve 49’uncu maddelerinden cezai işlem uygulanmaktadır;
31/1-b maddesi kapsamında kamyon, çekici ve otobüslerde takograf cihazı bulundurmayan, kullanmayan ve kullanılır şekilde bulundurmayan sürücülere,
31/2 maddesi kapsamında takograf cihazlarının bozulmasına vasıta olan ve bu cihazları araçlarında kullanan sorumlulara,
49/3 maddesi kapsamında taşıt kullanma sürelerine aykırı taşıt kullanılması veya kullandırılması durumunda da sürücüye, araç sahibine ve işleten veya teşebbüse,
ayrı ayrı idari yaptırım uygulanmaktadır.
TAKOGRAF DENETİMİ
TRATEJİK AMAÇ: Etkin, Sürekli ve Yoğun Takograf Denetimleri ile Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Yük ve yolcu taşımacılığı yapan araçların hızının, sürücünün hız aşımı yapıp yapmadığının, çalışma ve dinlenme sürelerine riayet edip etmediğinin tespiti amacıyla dijital takograf kullanımının gecikmeksizin ve araç ayrımı olmaksızın zorunlu hale getirilmesi,
2. Sorumlu birim tarafından kişi, firma ve araç bazlı olarak takip yapılmasına imkân veren sistemlerin kurulması sağlanarak;
i. Hız ve süre ihlalleri yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından trafik kolluğu,
ii. Çalışma ve dinlenme sürelerine uyulup uyulmadığının tespiti bakımından iş sağlığı ve güvenliği, sorumlu birimleriyle ilgili sosyal güvenlik birimleri,
iii. Güzergâh kullanımı ile yük ve yolcu hareketlerinin takibi bakımından ilgili ulaştırma birimlerinin,
iv. Vergi takibi açısından ilgili maliye birimleri ile ilişkili olabileceği değerlendirilen diğer birimlerin,
erişimine ve takibine açılmasıyla denetimlerin yapılması.
Günümüzde kamera ve görüntü sistemlerinin teknoloji eksenli olarak gelişmesi ve çok daha gelişmiş nitelikler kazanması ile birlikte hayatın her anına giren kameralar araç içi sistemler olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Araç içi kamera sistemlerini zorunlu hale getirerek trafik güvenliği başta olmak üzere birçok alanda değerlendirilmesini sağlayan ülke uygulamaları mevcuttur.
Hususi araçlarda kullanılan araç içi kameralar araç sahibinin talepleri doğrultusunda serbest piyasa şartlarına göre gelişim göstermektedir. Ancak ticari amaçla yük ve yolcu taşımacılığı yapan veya kamu hizmeti olarak taşımacılık faaliyeti yapan araçlarda araç içi kamera sistemleri ile GPS türü coğrafi konum sistemlerinin kullanılması bu araçların güvenliğini artırmakta, trafik güvenliği bakımından sürücünün ve bu araçlarda bulunan diğer kişilerin davranışlarının trafik kurallarına uygunluğunu temin etmekte, meydana gelen kazalarda delil toplanmasına ve kaza ile ilgili kusur tespitine yardımcı olmaktadır.
Söz konusu kamera sistemlerinin GPS türü coğrafi konunlandırma sistemleri ile birlikte kullanılmasının ise sayısız faydaları bulunmaktadır.Bunlar;
Trafik yoğunluk haritalarının çıkarılması,
Trafik kural ihlallerinin tespiti,
Zorunlu güzergâh uygulamasının takibinin sağlanması,
Yalnız başına trafikte hareket halinde olan sürücülerin planlama dışı durma ve duraklamalarının tespiti ile
Ağır kaza geçirerek haber alınamayan sürücülerin yerinin tespit edilmesi,
Araçların ortalama hızlarının tespiti,
Kamu taşımacılığı yapan araçlarda sürücü davranışlarının kurallara uygunluğunun sağlanması,
Sürücüye yönelik haksız isnatların önlenmesi gibi bir çok faydası bulunmaktadır.
Ayrıca, yürütülen bazı bilimsel çalışmalara göre,240 araç içi kamera sistemlerinin başka ekipmanlarla kombine halde kullanılması ile sürücünün yorgun, uykusuz, sinirli veya dikkati dağılmış olup olmadığının ve sürüşe uygunluğunun tespiti de mümkün hale gelmiştir.
İlerleyen dönemde geliştirileceği düşünülen “uyku dedektörü” türü uygulamaların alt yapısının oluşturulması bakımından araç içi kamera sistemlerinin kamu araçları ile ticari olarak yük ve yolcu taşımacılığı yapan araçlarda kullanımı önem arz etmektedir.
ARAÇ İÇİ KAMERA SİSTEMLERİ İLE TRAFİK DENETİMİ
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
STRATEJİK AMAÇ: Araç İçi Kamera Sistemleriyle Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
1.Ticari amaçla yük ve yolcu taşımacılığı yapan araçlara araç içi kamera sistemlerinin zorunlu hale getirilerek, kural ihlallerinin bu kameralar tarafından yapılan kayıtlardan tespit edilmesi,
2.Araç içi kameraların kullanımının yaygınlaştırılmasıyla tüm ticari araç sürücülerinin algılanan yakalanma risk duygusunun güçlendirilerek kural ihlali yapmalarının önlenmesi,
3.Oluşabilecek trafik kazası sonrası kaza analizinin ve kusur tespitinin daha sağlıklı yapılıp gerekli tedbirlerin alınabilmesine imkan sağlanması.
Araç içi akıllı sistemler arasında; Olay Veri Kaydedici, Akıllı Hız Yardım (ISA) Sistemi, Takip Mesafesi Uyarı Sistemi, Emniyet Kemeri Uyarı Sistemi, Arkadan Çarpma Uyarı Sistemi ve Adaptif Cruise Kontrol (ACC) Sistemi gibi sistemler bulunmaktadır. Bu sistemlerin her biri riskli sürücü davranışlarından bir veya birkaçının önlenmesini amaçlamaktadır.
Ancak bu sistemlerden bazıları, sürücü davranışlarının denetimi için kullanılabilmektedir. Denetim işlevi yapan araç içi sistemlerin en başında alkol kilitleri ve olay veri kaydediciler gelmektedir;
Alkol kilit sistemleri (Alcolock), aracın kontak anahtarına bağlı olan ve alkolölçerlerdekilere benzeyen bir üfleme aparatı ile nefesten alkol ölçümü yaparak, sürücü belirlenen alkol limitinin üzerinde alkol almışsa motorun çalışmasına engel olan sistemlerdir. Alkol etkisi altında sürücülüğün önlenmesi amacıyla yürütülen başlıca iki program mevcut olup, ilk program türünde; daha önce alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücülerin kural ihlali alışkanlığının ortadan kaldırılması amacıyla araç içi alkol kilit sistemlerinin kullanılmasıdır. Bu programlar daha önce geçici olarak sürücü belgesi geri alınmış olan sürücülerin araçlarına monte edilmekte ve alkollü olarak araç kullanılması teşebbüsünde sürücü belgesinin iptaline kadar gidebilmektedir. Bazı ülkelerde ise; ticari olarak yük ve yolcu taşımacılığı yapan araç sürücülerine yönelik olarak kulanılmaktadır. Bunlar arasında, profesyonel sürücüler ile toplu taşıma araçları, otobüsler, çocuk/okul servis araçlarının sürücüleri, kamyon sürücüleri, taksi sürücüleri, tehlikeli madde taşıyan araçların sürücüleri bulunmaktadır.241
Olay veri kaydedici (EDR) cihazlar, araç performansı ve hareketi hakkında güvenilir ve anlık bilgileri kaydeden cihazlar olup başka bir deyişle araçlarda “kara kutu” özelliği taşımaktadır.
Olay veri kaydediciler, olay bilgilerini kazadan belli bir süre önce (saniye), kaza esnasında ve kazadan belli bir süre sonra (saniye) kaydedebilen ve araçlara monte edilen cihazlardır. Olay veri kaydedicileriyle;
Kaza öncesi araç dinamiği ve sistem durumu,
Sürücü bilgileri,
Kaza oluş bilgileri,
Kaza öncesi koruma tedbirlerinin kullanımı,
Kaza sonrası verileri
kaydedilerek kazanının oluş şeklinin net olarak anlaşılmasını sağlamaktadır. Olay veri kaydedicileri, devamlı surette ses veya görüntü kaydı yapmamakta kazaya ilişkin alarm göstergeleri tetkik edilerek otomatik devreye girmektedir.
Yapılan bazı araştırmalara göre, olay veri kaydedicilerin trafik kazalarının önlenmesinde %20 etkili olduğu değerlendirilmekte olup, teknolojik gelişmeler çerçevesinde kullanımının artacağı değerlendirilmektedir.
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
ALKOL KİLİTLERİ (ALCOLOCK) VE OLAY VERİ KAYDEDİCİLERİ (EDR) İLE BENZERİ ARAÇ İÇİ SİSTEMLERLE TRAFİK DENETİMİ
STRATEJİK AMAÇ: Alkol Kilitleri (Alcolock) ve Olay Veri Kaydedicileri (EDR) gibi Araç İçi Sistemler ile Yapılan Trafik Denetimlerinde Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Katkı Sunulması
1.Alkol kilitleri (alcolock) ve olay veri kaydedicileri (EDR) ile benzeri araç içi sistemler vasıtasıyla trafik denetimi yapılabilmesi amacıyla gerekli çalışmaların yapılması,
2.Mükerrer olarak alkol etkisinde araç kullanan sürücüler için araç içi alkol kilitlerinin kullanımının zorunlu hale getirilmesi.
3.Alkol kilitlerinin ve olay veri kaydedicilerinin yasal zemininin oluşturulması ve teknik gereklilik standartlarının hazır hale getirilmesi,
4.Alkol kilitlerinin kısa vadede ticari araçlarda ve akabinde tüm araçlarda kullanılmaları için gerekli düzenlemelerin yapılması.
Trafik denetimleri, kazaya maruz kalma riskini azaltma, kazaları önleme, önlenemeyen kazalar sonucu ortaya çıkan zararın derecesini azaltmaya odaklanmaktadır. Denetim faaliyetleri; güvenlik düzenlemelerini, araç, altyapı ve çevre dizaynını, standartlarının belirlenerek kontrolünü ve bütüncül olarak trafik kurallarının denetimini kapsamaktadır. Belirtilen bu kurallara ve düzenlemelere uyumun kontrolü, denetleme faaliyetlerinin yanı sıra bilgilendirme ve kampanya çalışmaları ile de desteklenmektedir.
Trafiğin denetimi boyutunda güvenli sistem yaklaşımı çerçevesinde “denetime yardımcı unsurlar” ın trafik güvenliğine katkısı incelenirken şu hususlar başlıklar halinde ele alınmaktadır:
i. Fahri Trafik Müfettişleri,
ii. Genel Kolluk Görevlileri,
iii. Model Araçlar ve Diğer Model Denetleme Unsurları,
iv. Trafik Güvenliğine Yönelik İhbar ve Şikayetlerin Değerlendirilmesi.
Yapılan araştırmalara göre, yol kullanıcısı davranışlarının değiştirilmesi bağlamında, trafik kolluğuna yakalanma riski, denetimin etkililiğinin sağlanması bakımından en önemli denetim unsurudur. Sosyal yaptırım gücü olarak toplumda suç işleyenin yakalandığı konusundaki hissiyatın etkisi, bireyin yakalanmasından kaynaklanan etkisinden daha üst seviyededir.244
Fahri Trafik Müfettişliği; 6085 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve bağlı Tüzüğün 5’inci maddesinde görevleri sayılan trafik kolluğuna yardımcı olmak üzere, Merkez Trafik Komisyonunun 06.04.1966 tarihli kararı sonrasında, 09 Nisan 1966 tarihinde Bakanlık tasarrufu ile uygulamaya konulmuş, 21.06.1971 tarihine kadar belli şekil ve şartlara bağlı olmadan yürütülmüştür.
21 Haziran 1971 tarihinde Emniyet Genel Müdürü onayı ile görev ve yetkilerine dair şartları belirlenerek “Fahri Trafik Müfettişliği Talimatı” olarak yürürlüğe konulmuş ve 28 ilde 873 fahri trafik müfettişi görevlendirilmiştir. 20 Haziran 1972 tarihinde fahri trafik müfettişliği uygulaması İçişleri Bakanı telsiz emri ile Kanuni dayanağı olmadığı gerekçesiyle kaldırılmış, ancak polise yardımcı olarak kurulan bu müessesenin yararlı sonuçlarından bahisle Kanuni hale getirilmesi çalışmalarına başlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 6’ncı maddesi hükmüne istinaden; trafik güvenliğini sağlamak, denetim hizmetlerinde görevli personele yardımcı olmak, sürücülere her zaman ve her yerde denetlendikleri duygusunu yerleştirmek ve vatandaşlarımızın doğrudan denetime katılımını sağlamak amacıyla gönüllülük esasına dayalı fahri trafik müfettişliği müessesesi kurulmuş, 01.05.1997 tarih ve 22976 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Fahri Trafik Müfettişliği Görev ve Çalışma Yönetmeliği” ile de görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiştir. 1997 yılında tekrar hayata geçirilen uygulama kapsamında 34.296 fahri trafik müfettişi görev yapmaktadır.
Düzenli ve güvenli bir trafik ortamı sağlanarak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesinde denetimin bir parçası olan fahri trafik müfettişliği uygulaması ile sürücülerde trafik kolluğu dışında da her zaman ve her yerde denetlendiği algısı oluşturularak “Algılanan Yakalanma Risk Duygusunun” geliştirilmesi ve canlı tutulmasıyla trafik güvenliğine olan katkısı en üst düzeyde sağlanmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’na göre, sürücülerin trafik kurallarına uyup uymadığını denetlemekle sorumlu olan yetkililere (polis ve jandarma) yardımcı olmak üzere Emniyet Genel Müdürü’nün teklifi ve İçişleri Bakanı’nın onayı ile uygun görülen kişilere, valiliklerce Fahri Trafik Müfettişliği görevi verilebilmektedir.
Fahri trafik müfettişleri tamamen gönüllülük esasına göre bu görevi yerine getirmektedirler.
Tespit ettikleri kural ihlallerine karşı tutanak tutabilmekte, bu tutanakları elden trafik birimlerine ya da elektronik ortamda Emniyet Genel Müdürlüğüne 7 gün içerisinde teslim etmektedirler.
Fahri trafik müfettişleri yer ve zaman kısıtlaması olmadan sürücülerin trafik kurallarına uyup uymadığını denetlemekle sorumlu olan polis/jandarma trafik kolluğuna yardımcı olmak üzere görev yapabilmekte, trafik güvenliğiyle ilgili görüş ve önerilerde bulunabilmektedir. Ancak bu müfettişlerin araç durdurma, sürücülerle muhatap olma, belge ve evrak kontrolü yapma yetkileri bulunmamaktadır.
16 Temmuz 2019 tarihi itibariyle fahri trafik müfettişlerince tespit edilen trafik kural ihlallerinin elektronik ortamda mobil uygulama üzerinden düzenlenerek trafik kuruluşlarına gönderilmeye başlanmasıyla birlikte; iş gücü ve zaman kaybı ortadan kaldırılarak fahri trafik müfettişlerinin trafik güvenliğine katkılarında artış sağlanmıştır.
FAHRİ TRAFİK MÜFETTİŞLERİNİN TRAFİK GÜVENLİĞİNE KATKISI
STRATEJİK AMAÇ: Fahri Trafik Müfettişleri ve Genel Kolluğun Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Yönelik Katkısının Artırılması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Toplumun trafik kurallarına uyma konusunda algılanan yakalanma riskinin yükseltilerek trafik kültürünün oluşturulması,
2.Trafik kazalarına ilişkin istatistiki verilerin fahri trafik müfettişlerimize, sms, e-mail vb. iletişim kanalları yoluyla bildirilerek katkılarının artırılmasına çalışılması,
3.Fahri trafik müfettişlerinin hizmetiçi eğitimler yoluyla niteliklerinin artırılarak trafik güvenliğine daha fazla katkıda bulunmalarının sağlanması,
4.Fahri trafik müfettişleriyle ilgili trafik güvenliğine katkısının anlatılacağı ulusal düzeyde kamu spotunun hazırlanması.
ii. Genel Kolluk Görevlilerinin Trafik Güvenliğine Katkısı
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve İçişleri Bakanlığının Trafik Görevlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik uyarınca; vatandaşlar nezdinde kolluk gücünün etkinliğinin artırılması için trafik kolluğu dışında genel zabıtanın da karşılaşmış olduğu trafik kural ihlalleri ile ilgili tutanak düzenlemeleri ve ihlal yapan sürücüye müdahale etmesi hüküm altına alınmıştır.
Bu kapsamda, mevzuatın kolluğa verdiği yetki çerçevesinde 2012 yılı Bakanlık Genelgesi ile genel kolluk personeline tespit ettikleri trafik kural ihlalleri için kural ihlali tespit tutanağı düzenleme yetkisi verilmiş 22.08.2019 tarihli ve 142580 sayılı Bakanlık talimatıyla da trafik sorunuyla ve ihlalleriyle adeta bir seferberlik ruhuyla mücadele edilmesi noktasında tüm kolluk birimleri ile birlikte etkin bir mücadele içine girilmiştir.
Özellikle trafik güvenliğini tehlikeye düşürmenin yanı sıra kazaların ve can kayıplarının artmasının başlıca nedenlerinden olan seyir halinde cep telefonuyla görüşme, trafiği tehlikeye sokacak şekilde şerit değiştirme, emniyet kemeri kullanmama ve yayalara ilk geçiş hakkını vermeme ihlallerinin önüne geçilmesi ve sürücülerde algılanan yakalanma risk duygusu oluşturulması için kampanyalar ve denetimler gerçekleştirilmiştir.
Birçok ülkede uygulanan trafik, polis merkezi veya önleyici ekip ayrımı yapılmadan her ekibin kusurlu sürücülere veya yayalara trafik idari yaptırım tutanağı düzenleyebilme yetkisinin ülkemizde de tanınması kolluğun caydırıcılığını ve trafik güvenliğine olan katkısını artırmıştır.
STRATEJİK AMAÇ: Genel Kolluğun Trafik Güvenliğinin Sağlanmasına Yönelik Katkısının Artırılması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Kolluk temel eğitim kurumlarında verilen temel trafik eğitim müfredatına genel kolluğa verilen trafik kural ihlal tespit eğitiminin eklenmesi ve bu derslerin trafik eğiticileri tarafından verilmesi,
2.Genel kolluk personelinin “Trafik Kural İhlal Tespit Tutanağı” düzenleme yetkisinin trafik güvenliğine olan katkısının artırılması amacıyla eğitimlerinin düzenli olarak yapılması,
3.Fahri trafik müfettişleri için geliştirilen mobil uygulamanın genel kolluk görevlileri için de geliştirilmesi.
Etkili bir polis denetiminin altında yatan temel düşünce algılanan yakalanma riskini yükseltmek olmalıdır. Bunun da birçok yöntemi mevcut olup bunlar arasında;245
Trafik kolluğu denetimlerinin yeterince halka duyurulması (kampanyalar, basın, medya vb),
Trafik denetimlerinin görünürlüğünün yüksek olması,
Rastgele yapılan uygulamaların yaygınlaştırılarak, polisin her zaman her yerde olduğu düşüncesinin yaratılması,
Kural ihlali yapanların yakalanma ihtimalinin yüksek olduğu yer, zaman ve durumlar ile belli bir tip kural ihlalinin belli tür kazalara neden olduğu yerlerde hedef odaklı (belli bir ihlal türü, örnek; alkol, hız denetimi vb) denetimlerin yapılması,
Denetimden yol kullanıcılarının kaçamaması için gerekli tedbirlerin alınması ve denetimin sürekli yapılması başta gelmektedir.
Trafik ekiplerinin görünürlüğünü artırmak ve sürücülerde bir algı oluşturmak amacıyla ülke genelinde kazaların yoğun olarak meydana geldiği tespit edilen güzergahlara maket/model trafik ekip araçlarının yerleştirilmesi ile trafik kazalarının önlenmesi bağlamında ciddi bir mesafe kat edilmiştir.
Görünürlüğün ve farkındalığın artırılması için geliştirilen yeni yöntemlerden birisi de maket/model trafik ekip araçları olmuştur. Bu maket/model araçlar beklentileri karşılamış ve 2018 yılına göre 2019 yılında bulundukları yerlerin 3 km yarıçapındaki alanlarda kaza sayısında %11, ölümlü kaza sayısında %17.5, bu kazalardaki can kayıplarında ise %26.4 azalış elde edilmiştir.
Polis ve Jandarma tarafından çok sayıda maket/model trafik ekip aracı ve maket/model trafik kolluğu güzergahlara yerleştirilmiş olup, bu sayının kaza noktalarına göre yer değiştirmesi ve sayılarının güncellenmesine devam edilmektedir.
Ayrıca, maket/model trafik ekip araçlarının yanı sıra, benzeri diğer uygulamalar ile algılanan yakalanma riskinin artırılması yönünde çalışmalar devam etmektedir. Bu uygulamanın güzel örneklerinden birisi, başka ülkelerde de kullanılmakta olan özel caydırıcılık eksenli maket/model kamera (boş kamera kutusu) uygulamasıdır.
MAKET /MODEL TRAFİK EKİP ARAÇLARI VE DİĞER MODEL DENETLEME UNSURLARININ TRAFİK GÜVENLİĞİNE KATKISI
STRATEJİK AMAÇ: Maket/Model Trafik Ekip Araçları/Personeli gibi Model Denetleme Unsurlarının Kullanımı ile Trafik Güvenliğine Katkı Sunulması
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Maket/model trafik araçlarının yerlerinin kaza istatistikleri çerçevesinde ve algılanan yakalanma riskini artıracak şekilde güncellenmesi,
2.Maket/model araçlarla birlikte diğer maket/model denetleme unsurlarının kullanımının yaygınlaştırılması,
3.Maket/model trafik araçlarına hız kameraları konularak radar aracı görünümü verilmesi.
Trafik denetimiyle görevli personelin her zaman ve her yerde denetleme yapmasının imkanı yoktur. Trafik kurallarına uyum yönünde yol kullanıcılarında davranış değişikliği oluşturulmasının temel koşullarından birisi Algılanan Yakalanma Risk duygusunun güçlendirilerek trafik kurallarının devlet tarafından her zaman ve her yerde denetlendiği izleniminin verilmesidir. Bu şekilde etkili, yoğun ve sürekli denetleme çalışmaları sonucunda trafik kültürünün olumlu yönde değişimi sağlanabilmektedir.
Yol kullanıcısı davranışlarının uyum yönünde etkilenmesinin önemli unsurlarından birisi de vatandaşların şahit oldukları trafik kuralı ihlalini ilgili birimlere ihbar etmelerinin sağlanmasıdır.
Ancak trafik ihlallerinin geçmişe dönük araştırılmasında;
Çoğunlukla ani fiillerden meydana gelmeleri,
Kısa süreli olarak belli bir yerde başlayarak bitmeleri,
Art niyetli ihbar girişimlerine açık olmaları,
Mevzuat kısıtlamaları ve nihayetinde trafik kural ihlallerinin kabahat nevinden fiilleri oluşturması,
Geçmişe dönük araştırmaya konu edilmelerinin kişisel verilerin korunması, hak ve hürriyetlerin muhafazası gibi nedenlerle adli soruşturmalar kapsamında verilen yetkilerden farklılıklar göstermesi ile benzeri nedenlerle zorluklar yaşanmaktadır.
Herhangi bir trafik ihlaline şahit olan vatandaşların bu konuda ihbarda bulunabilmelerini ve bu ihbarların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının araştırıldıktan sonra doğruluğu teyit edilenler hakkında idari yaptırım uygulanması önem arz etmektedir.
TRAFİK GÜVENLİĞİNE YÖNELİK İHBAR VE ŞİKÂYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE İHLAL TESPİTİ
STRATEJİK AMAÇ: Trafik Kuralı İhbar ve Şikayetlerine İlişkin Trafik Kolluğunun Araştırma Kapasitesinin Güçlendirilmesi
KILAVUZ STRATEJİLER VE ÖNERİLER
1.Herhangi bir trafik ihlaline şahit olan vatandaşların bu konuda ihbarda bulunabilmelerini ve bu ihbarların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının araştırıldıktan sonra doğruluğu teyit edilenler hakkında idari yaptırım uygulanabilmesi amacıyla gerekli mevzuat düzenlemelerinin yapılması.
Sosyal Medyada Takip Edin